İran, nükleer tesislerini korumak için hava savunma sistemlerini güçlendiriyor
İran, özellikle Natanz tesisi gibi kritik nükleer altyapısını koruma amacıyla hava savunma kapasitesini artırdığını duyurdu. Khatam al-Anbia Hava Savunma Üssü Komutanı Tuğgeneral Ghader Rahimzadeh, 7 Ocak 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, İslam Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) Havacılık Gücü’ne bağlı hava savunma birimlerinin Natanz ve diğer stratejik bölgelerde konuşlandırıldığını belirtti. Army Recognition tarafından yapılan habere göre bu hamle, İran’ın savunma duruşunu İsrail’le artan gerilim ve nükleer programı etrafındaki tartışmalar bağlamında güçlendirdiğini gösteriyor.
Rahimzadeh, hem İran Ordusu hem de IRGC hava savunma birimlerinin gelişmiş teknolojilerle donatılmış sistemler konuşlandırdığını açıkladı. Ek olarak İran’ın bu önlemler kapsamında yeni askeri tatbikatlar planladığı ve entegre hava savunma ağı aracılığıyla savunma kapasitesini daha da artırmayı hedeflediği duyuruldu.
İsrail, İran’ın nükleer programını uzun süredir bir tehdit olarak görüyor ve İran’ın nükleer tesislerine yönelik askeri müdahale ihtimalini gündemde tutuyor. 2024 yılının Ekim ayında İsrail, Tahran çevresindeki füze üretim tesislerine hava saldırıları düzenlemişti. Parchin motor tesisi, Khojir Üssü, Shahrud Füze Tesisi ve Shamsabad Sanayi Bölgesi bu saldırıların hedefleri arasında yer almıştı. Bu operasyonlar, İsrail’in İran’ın füze ve nükleer programlarını sekteye uğratma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
İran’ın nükleer programı, son 20 yıldır uluslararası tartışmaların odak noktası oldu. İran, nükleer faaliyetlerinin enerji üretimi gibi barışçıl amaçlar taşıdığını savunurken, Batılı ülkeler ve İsrail, bu programın nükleer silah geliştirme riski taşıdığını düşünüyor. 2015 yılında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA), İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlaması karşılığında yaptırımların hafifletilmesini öngörüyordu. Ancak ABD’nin 2018’de anlaşmadan çekilmesiyle gerilim yeniden arttı. İran, JCPOA’da belirtilen uranyum zenginleştirme sınırlarını aşarak uluslararası endişeleri artırdı.
İran’ın nükleer altyapısını koruma çabaları, İsrail’in askeri müdahale tehditleri ve ABD’nin yaklaşımı arasında şekilleniyor. Başkan Donald Trump’ın 2025 başında göreve başlamasıyla birlikte, ABD’nin İran’a yönelik politikasında diplomasiye öncelik verip vermeyeceği merak konusu. İsrail, bu belirsizlik ortamında İran’ın nükleer kapasitesini önleyici askeri müdahalelerle sınırlandırmayı hedefliyor.
Bu süreç, yalnızca Orta Doğu’da değil, küresel güvenlik açısından da ciddi sonuçlar doğurabilecek bir çatışma riskini artırıyor. Uluslararası toplumun, İran’ın nükleer faaliyetlerini ve askeri hamlelerini yakından izlemeye devam etmesi ve gerilimin daha da tırmanmasını önlemek için diplomatik çabaları yoğunlaştırması gerekiyor.
İlgili Olarak
Gaziantep Makine Mühendisliği Bölümü öğrencisi. Savunma Sanayii ve Uluslararası İlişkiler Meraklısı