Türkiye silahlı insansız hava araçlarını kullanmaya başladığı günden bugüne ulusal ve uluslararası çok sayıda haber ve yazıya konu oldu. Özellikle Bahar Kalkanı Harekatı’nda yüksek koordinasyon ile çok sayıda İHA’nın aynı bölgede görece nizami bir orduya karşı operasyon yapması oldukça dikkat çekti.
Bahar Kalkanı Harekatı sonrası Türkiye’nin İHA kabiliyetleri üzerine The National Interest’te yayımlanan ve çok konuşulan bir yazıyı sizler için Türkçeleştirdik:
İsrail’i unutun, Türkiye Ortadoğu’nun Büyük Drone Gücü Olmak İstiyor
“MAM-L, Türk L-UMTAS tanksavar füzesinden türetilmiştir.”
Hatırlamanız Gerekenler: MAM-L, Türkiye’nin silah endüstrisini geliştirmek için yaptığı yatırımın karşılığını verdiğinin bir kanıtı. Mevcut teknolojiyi ve önceki tasarımları adapte ederek diğer modern sistemlere hızlı ve etkili bir şekilde üretebildiği ispatlanmıştır.
Türk silahlı dronelarının başarısı, Şubat ve Mart 2020’de Suriye’ye saldırısı, Türkiye’nin yerli drone ve silahlanma endüstrisine dikkat çekti. Türk dronelarının, Rus kaynakları doğruluğuna itiraz etse de Rus yapımı fakat Suriye tarafından işletilen hava savunma araçlarını yok ettiği bildiriliyor. Her halükârda diğer hedefleri vurmadaki etkinliği tartışılmaz.
Amerikan MQ-1 Predator dronelarının karakteristik silahının, küresel terör savaşı sırasında AGM-114 Hellfire füzesi olması gibi, Türkiye de MAM-L füzesi drone-ideal bir silah geliştirildi. Ancak, drone ve helikopter çeşitlerinde benzer kalan Hellfire’ın aksine, MAM-L, ana füzesinden drone’a özgü bir silah olacak şekilde önemli ölçüde yeniden tasarlandı.

MAM-L, Türk L-UMTAS tanksavar füzesinden türetilmiştir. Ancak dronelarda kullanılmak üzere tasarlandığından MAM-L, L-UMTAS’ın roket motorunun kaldırılarak L-UMTAS’ın yaklaşık yarısı kadar uzun ve daha hafif olmasını beraberinde getirdi. Bununla birlikte, güdüm bölümü, kontrol yüzeyi ve harp başlığı teknolojisi L-UMTAS’tan alınmıştır. MAM-L, sadece tandem HEAT (Yüksek Patlayıcılı Tanksavar Mermisi) savaş başlığına sahip olan L-UMTAS’tan daha fazla savaş başlık türüyle de mevcut. MAM-L, yüksek patlayıcı parçalanma, termobarik ve ikili HEAT savaş başlıklarıyla, muhtemelen daha çeşitli hedeflere karşı kullanılabileceği beklentisiyle sunulmaktadır. Bu, savaş başlığı eğer parçalanma halkasıyla tasarlanmışsa hem parçalanmada hem de HEAT etkisinde iyi olabilen daha büyük savaş başlıklarının aksine, belirli hedef tipleri için optimize edilmiş özel varyantlar sunarak savaş başlığının küçük boyutunu oluşturan diğer mikro drone mühimmatlarıyla uyumludur.
Ancak, MAM-L bazı dezavantajlara sahip. Genel olarak, füze, hem 25 kilogramdan daha hafif hem de yaklaşık 1 metre uzunluğunda olması ile Amerikan AGM-176 Griffin ile karşılaştırılabilir. Fakat MAM-L’nin sabit kanatçıkları, drone silahı olarak kullanımını sınırlandırır. Griffin, tüplerden taşınmasına ve fırlatılmasına izin veren atılabilen açılır-kapanır kanatlara sahiptir. Bu, belirli bir ünitede daha fazla Griffin’in taşınmasına olanak sağlar ve kargo uçağının rampalarından ateşlenmesine izin veren yenilikçi montajlara geçit verir.
Zamanla bu özelliklerin MAM-L’ye eklenmesi mümkündür fakat MAM-L’nin üreticisi Roketsan, daha ince ama daha uzun bir mühimmata olup sabit kanatları devam ettiren MAM-C üzerine daha çok odaklanıyor gibi görünüyor. Ne olursa olsun, MAM-L, Türkiye’nin silah endüstrisine yaptığı yatırımının karşılığını verdiğini ispatlıyor. Mevcut teknolojiyi ve önceki tasarımları adapte ederek diğer modern sistemlere hızlı ve etkili bir şekilde analog üretebildiği kanıtlanmıştır.
Yazı Kaynağı: The National Interest | Forget Israel, Turkey Wants To Be The Middle East’s Great Drone Power – Charlie Gao
Değerlendirme
“Türkiye, Orta Doğu’nun büyük Drone gücü olmak istiyor” gibi iddialı bir başlık ile yayımlanan yazı asli olarak Türkiye’nin İHA kabiliyetinden ziyade İHA’ların kullandığı silaha yani MAM-L mühimmatına odaklanıyor. Bu duruma neden arandığında mantıklı gelen yegane seçenek Türkiye’nin geliştirdiği ve ürettiği İHA’ların birçok platformda tartışılmasına rağmen asıl önemli olan bu İHA’lar için özgün ve maliyet etkin bir mühimmat olan MAM-L’nin yeterince öne çıkmadığı görüşü olabilir.
ABD’nin benzer mühimmatlarından örnek verilen yazıda dikkat çekilmeye çalışılan asıl husus “Türkiye’nin İHA’lara atfettiği önem ve planlamama ile özel mühimmatlar geliştirerek kendi doktrinini hazırlaması” olarak görülebilir.
İlgili Olarak: