Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye’nin kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge (MEB) ilan etme hakkı bulunmaktadır.
Clash Report tarafından aktarıldığı üzere, BM Deniz Hukuku Sözleşmesinde, bölgeye kıyısı bulanan ülkelerin, diğerleri üzerinde bölgedeki haklarını sınırlandırma yetkisinin olmayacağı belirtilmiştir. Ülkelerin yalnızca 200 mil haklarının kullanıldığı bu bölgelere Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) denirken, bahsedilen rezervlerin olduğu alanda çakışma yaşanması dolayısıyla ülkeler BM’ye sundukları MEB anlaşmaları yanında, kendi aralarında da ikili anlaşmalar yapma yoluna gitmişlerdir.
Bu bağlamda ilk olarak 1986 yılında Karadeniz’de 200 millik MEB ilan edilmiştir. Türkiye, Doğu Akdeniz’de en uzun ana kara kıyı hattına sahip ülkedir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı ve MEB sınırları belirleyen üç unsur bulunmaktadır; 2011 tarihli Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet MEB anlaşması, Türkiye-Mısır ana karalar arası ortay hattı, 2019 tarihi Türkiye-Libya MEB anlaşması.
Yunanistan’ın, Türkiye’yi Anadolu’nun güneyinde ufak bir deniz yetki alanına hapsetmeyi hedefleyen tek taraflı tezleri deniz hukukuna göre şu nedenlerle hükümsüzdür;
- Ana karalara ait kıyı projeksiyonu adalarla kesilememektedir.
- İki ana kara arasındaki ortay hattın ters tarafında kalan adalar, kara suları dışında deniz yetki alanı yaratamamaktadır.
- Türkiye’nin ana karası karşısında Meis Adası’na kendi ölçüsünün 4 bin katına varan deniz yetki alanı kazandırılabilmesi mümkün değildir.
- Türkiye, Yunan Hükümetinin tek taraflı maksimalist tezleri karşısında bile diplomasiyi ve karşılıklı diyaloğu ön plana çıkaran bir politika izlemektedir.(1)
Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Tahkim Kararları
1969 Kuzey Denizi Davası
Hollanda ve Danimarka’nın eşit uzaklık yöntemini savunduğu davada Almanya bu yöntemin anlaşmazlığa dair çözüm sunamadığı gerekçesiyle anlaşmazlığın hakkaniyet ilkesinin uygulanmasıyla çözülmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Almanya’nın haklı bulunduğu mahkeme kararı sonucu Almanya, Hollanda ve Danimarka’dan daha fazla deniz yetki alanına sahip olmuştur.
1977 İngiltere-Fransa Davası
Fransa’nın Manş Denizi bölgesi ile Atlantik bölgesine dair iddialarını savunduğu davada Birleşik Krallık ise sınırlandırma için eşit uzaklık yönteminin kullanılması gerektiğini savunmuştur. Dava sonucunda alınan kararlardan birinde de ortay hattın ters tarafında kalan Birleşik Krallığa ait adalar sınırlandırma sonucunda sadece karasuları genişliğinde kıta sahanlığına sahip olabildi.
1982 Libya – Tunus Davası
Her iki devletin de doğal uzantı metodunun uygulanması gerektiğini savunduğu davada Libya kara kütlesinin temel alınması gerektiğini, Tunus ise kıyının temel alınması gerektiğini iddia etti. Mahkeme kararı sonucunda Tunus’a ait olan adalardan Libya’ya yakın olan Cerbe adasına hiç etki vermezken Tunus kıyılarına yakın olan Kerkennah adasına ise yarım etki verilmiştir.
1985 Libya – Malta Davası
Libya – Malta uyuşmazlığının temeli kıta sahanlığı olmasına rağmen MEB’in kıta sahanlığıyla 200 mil dahilinde çakışması nedeniyle, MEB kavramı kıta sahanlığı sınırlandırmasını doğrudan etkileyen bir duruma gelmiştir. Divan bu davada, hakkaniyet ve nısfet uygunluğa göre kararını oluşturduğunu vurguladıktan sonra, 200 milden dar olan kıta sahanlığında fiziksel anlamdaki doğal uzantının bir ölçüt olamayacağı kanısını belirtmiştir. Sonuçta, tarafların kıyı uzunlukları arasındaki oranı da dikkate alarak Malta ve Libya arasındaki sınırı tespit etmiştir.
1992 Kanada – Fransa Davası
Mahkeme kararında devletlerin ana karasının bir parçası olan deniz yetki alanlarının diğer devletlerin deniz alanları tarafından kesilmesinin hakkaniyet ilkesine aykırı olduğu vurgulanmıştır. Bu bağlamda mahkeme, Kanada kıyılarındaki deniz alanlarının kesilmesini önlemek için Kanada sahillerine yakın Fransız adalarına ana karalara tanınan deniz yetki alanları kadar yetki tanımamıştır.
1999 Eritre – Yemen Davası
Eritre ve Yemen, Kızıldeniz’deki bazı adaların, adacıkların ve kayaların egemenliği konusundaki anlaşmazlık üzerine Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu. UAD kararında, söz konusu adaların sınırlamada karasularının genişliğinin ötesinde deniz bölgeleri oluşturamayacağına ve bu adaların iki devlet arasındaki eşit uzaklık çizgisinin çizilmesinde göz ardı edildiğine karar verdi.
2009 Romanya – Ukrayna Davası
Romanya ve Ukrayna, iki devlet arasındaki deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşmazlığı sona erdirmek için Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvurdu. UAD kararında Yılan adasının kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırılmasında karasularının genişliğinin ötesinde deniz bölgeleri oluşturamayacağına karar verdi.(2)
İlgili Olarak
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesi

Savunma Sanayii ile ilgileniyor.