Angela Merkel’in Doğu Almanya’daki yetiştirilme tarzına dayanan nedenler, Bundeswehr (Alman Ordusu)’i müttefiklere ve ortaklara bağımlı kılıyor.
Almanya Şansölyesi Angela Dorothea Merkel’in koalisyon hükûmetinde küçük ortağı olarak ülkeyi yöneten Sosyal Demokrat Partisi (SPD), silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) satın alınmasını desteklemeyeceklerini açıkladı. Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer’in satın almak istediği ve Alman Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacı olduğunu söylediği silahlı İHA’ların, Sosyal Demokratların koalisyon anlaşmasını ihlal etmesine ve son birkaç yıldır tartışılmasına rağmen alınacağı kesin görünüyordu. Ancak, bir koalisyon hükûmetinde büyük politika kararları fikir birliği gerektirir ve bazı sosyal Demokratlar SİHA’ları desteklese de parti bir bütün olarak bunu başaramadı.
Defence One yazarı Elisabeth Braw tarafından aktarıldığına göre, sorunun büyümesinin nedeni Merkel’in kendisi ile başlıyor. Son derece yetenekli bir politikacı ve şansölye olarak yaptığı uzun görev süresi boyunca Alman ve uluslararası politikacıların çoğundan daha çevik ve inatçı olmasına rağmen ulusal ve uluslararası güvenlik konusuna hiç ısınmadı.
Merkel ve Doğu Almanya
Merkel’in büyüdüğü Doğu Almanya Hıristiyanlığı ortamına bir göz atalım. Doğu Almanya, ordu gücünün aşırı derecede ağır bastığı (militarizm) bir toplumdu. 1980’lerde, Ulusal Halk Ordusu (Nationale Volksarmee/NVA) emrinde 2.500 tank, 6.000 zırhlı personel taşıyıcı, 300 savaş uçağı, yaklaşık 100 gemi ve yarım milyon askerden oluşan müthiş bir muharebe gücü vardı. Bu büyük asker sayısı, tüm erkekler için Doğu Almanya’nın zorunlu askerlik sistemine (genellikle 18 ay ile üç yıl arasında) dayanıyordu.
Doğu Almanya Hıristiyanları bu askerî sisteme şiddetle karşı çıktılar. Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin ilk yıllarından sonra birçok genç Hıristiyan askerlik hizmetini reddettiğinde ve hapishaneye gönderildiğinde, hükûmet bu genç erkekler için silahsız askerlik hizmeti yarattı. Silahtan ziyade “kürek taşıyan inşaat askerleri” olarak görev yaptılar. Merkel’in Lutheran papazının kızı olarak büyüdüğü ortam, demokrasiye inanmanın askerî güce karşı çıkmak anlamına geldiği bir ortamdı. Hıristiyanların hükûmete karşı muhalefeti o kadar önemliydi ki görevi Hıristiyan gruplara sızmak, izlemek ve yönlendirmek olan Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı’nın (kısaltmayla Stasi diye anılır çokça) ilgili bir dairesi vardı.

Militarizm ve Pasifizm
Hükûmet önderliğindeki militarizm, o zamanki Almanya sınırlarının bir tarafında endemik olsa da Batı Almanya, amacı ne olursa olsun savaşın her türüne karşı çıkan (pasifizm) bireylerden oluşuyordu. Bu ortam, Sosyal Demokratların eş lideri ve silahlı İHA karşıtı olan Norbert Walter-Borjans’ın günümüzün önde gelen Sosyal Demokratlarının pek çok üyesi gibi büyüdüğü bir dünyadır.
“Belli bir yaştakiler, NATO’nun ikili kararına karşı Alman protestolarını ve zamanın şansölyesi Helmut Schmidt’in ABD nükleer silahlarının Almanya’da konuşlandırılmasını da içeren düzenlemedeki rolünü hatırlayacaktır. Siyasi liderlerin biyografisinin karar vermede önemli olmaması gerektiğini iddia edebiliriz ama her insanın karar verme süreci yaşam deneyimleriyle renklenir.” – Elisabeth Braw
Koalisyon, silahlı İHA’ların satın alınması konusunda bir anlaşmaya vardığında, bu anlaşma yalnızca Mali ve Afganistan gibi çatışma bölgelerindeki birlikleri korumak için kullanılması şartıyla olmuştu. Şu anda Afganistan’da Alman Ordusu, silahsız insansız hava araçlarını askerlerine ateş desteği sağlamak için kullanabilir ama karşılık vermek için ABD silahlı kuvvetlerinden el almak zorunda. Amerikalılar yardım etmeye çalışsalar da Almanlar için SİHA’ların hazır olduğunun garantisi yok.
”Geçmişte, Afganistan’da Bundeswehr askerlerini kaybettik çünkü silahlı İHA’larımız yoktu. Koalisyonun sona erdirmek istediği, bu boşa harcanmış hayatlardı. SPD‘nin tamamen şaşırtıcı kararının bir sonucu olarak, koalisyon şimdi dünyaya Parlamenter ordumuzun askerlerinin korunması ve bakımının artık önemli olmadığını işaret ediyor.” – Emekli Albay Roderich Kiesewetter
Bundeswehr/Alman Silahlı Kuvvetleri, “Parlamenter Ordu” olarak bilinir. Çünkü sadece Deutscher Bundestag (Alman Federal Meclisi), yurt dışında konuşlanma hakkında kararlar verebilir.
Almanya’nın müttefikleri karşısındaki durumu
SPD’nin endişesi -silahlı İHA’ların kendini korumaktan daha fazlası için kullanılabileceği yani uluslararası hukuku ihlal eden cinayetler için- anlaşılabilir bir durumdur. Bununla birlikte, Sosyal Demokratlar için SİHA’ların Almanya’nın en yakın müttefikleri ve Almanya kadar uluslararası hukuka bağlı olan müttefikler tarafından kullanılması önemli görünmüyor. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana, Almanya konuşlandırmalarla ilgili son derece dikkatli bir politika izlemiştir ancak Bundestag, Alman Ordusunun konuşlandırmasını onayladığında birlikleri de en iyi şekilde donatması gerektiğini düşünüyor.
Ancak, karar sadece yurtdışında konuşlandırılan Alman Ordusu askerlerini etkilemeyecek: Almanya’nın güvenilir ortak itibarını da etkileyecek. Almanya’nın uluslararası güvenlikte daha aktif bir rol üstlenmesinin arzu edildiği anda ülkenin bu konudaki rolü zaten küçük seviyedeyken daha da küçülecek.
“Karar Bundeswehr’i izole ediyor. Hangi müttefik silahlı kuvvetleri, Almanya’nın bırakın müttefikleri kendi askerleri için bile yeterli koruma sağlayamayacağını bilerek, Bundeswehr ile birlikte savaşmak ister?” – Emekli Albay Roderich Kiesewetter
Almanya’nın Soğuk Savaş tarihi, Alman tarafların taban tabana zıt görüşleriyle açığa çıkan ve pek çok kişinin mantıksız göründüğü durumu açıklamaya yardımcı olmaktadır.
Defence Turk Dergisinin 2. sayısı çıktı. Dergiye ulaşmak için tıklayınız.
İlgili Olarak