Birleşik Krallık, Estonya’da bulunan NATO üssüne ek asker göndererek Doğu Avrupa’nın Rusya tehdidine karşı daha etkin savunulmasını hedeflemekte
Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’yı işgal etmeye başlamasının ardından, Doğu Avrupa bölgesi için önlemler alınmaya devam ediyor. Çeşitli ülkelerden Ukrayna’ya politik, ekonomik ve askerî ekipman desteği sağlanırken bir yandan da uluslararası ortaklıkların kurulduğu NATO’nun doğu askerî kanadı, Rusya tehdidine karşı güçlendirilmeye çalışılıyor.
İşgalin başlamasının ardından Rusya’nın uluslararası hukuk ihlallerine ve NATO-Rusya Kurucu Yasası’nda yer alan ilkeleri reddetmesine atıfta bulunan NATO, Başkan Putin’in Ukrayna’ya saldırma kararının “Rusya’nın yıllarca ekonomik ve siyasi olarak ağır bir bedel ödeyeceği korkunç bir stratejik hata” olarak tanımladı. Ayrıca yapılan açıklamalarda şimdi ve gelecekte NATO bünyesinde güçlü, güvenilir ve caydırıcı bir savunma sağlanması için gerekli tüm konuşlandırmaların yapılacağına değinilmişti.
NATO bünyesindeki kuvvetlerin güçlendirilmesi için yapılan operasyonlar sürecinde Birleşik Krallık da bir dizi önlem aldı. Yaşanan kriz ortamının başlangıcında Birleşik Krallık Parlamentosu Üyesi James Heappey’in Forces.Net’te yer alan “Bu noktada hepimiz, İngiliz ve NATO birliklerinin Ukrayna’da aktif bir rol oynamaması gerektiği konusunda net olmalıyız.” ifadesi ile İngiliz desteğinin ne ölçüde olacağının sinyali verilmişti. Ancak Rusya’nın bölgedeki etkinliğini arttırmasının ardından çevre coğrafyada işgale tarafsız kalan devletlerin önemi bir hayli artmakta.
Son gelişmelerde Birleşik Krallık da diğer devletler gibi resmi olarak Ukrayna’ya asker konuşlandırmamakta ancak Birleşik Krallık, İngiliz ve NATO güçlerinin Ukrayna’ya girmeyeceklerinde ısrar ederken, Estonya’ya askerî yığınak yaparak oradaki varlığını ikiye katlıyor. Ukrayna’nın kuzeyinde yer alan ve Baltık bölgesinde bulunan Estonya’daki bu hareketlilik, gerek Birleşik Krallık gerek NATO için Baltık bölgesinin daha kapsamlı bir şekilde güvence altına alınmasını hedeflemekte.
Yapılan askerî sevkiyatlar içerisinde Royal Welsh savaş grubunun Challenger 2 tankları ve zırhlı araçları Almanya’dan Estonya’ya ulaştı. Ayrıca Birleşik Krallık resmi sitesinden biri olan GOV.UK’un aktardığı üzere donanmaya ait olan HMS Trent gemisinin Doğu Akdeniz’de RAF (Kraliyet Hava Kuvvetleri) uçaklarıyla tatbikatlar yürüttüğü ve tatbikat bölgesine ek olarak Portsmouth şehrinden çıkan bir Type 45 HMS Diamond gemisinin de onlara katılacağı aktarılmıştı. İngiltere, ülkeye savunma silahları gönderen ilk Avrupa ülkesi oldu. Bu silahlar bugün Rus tanklarını durdurmak ve Ukrayna kasabalarını ve şehirlerini savunmak için kullanılıyor.
Yapılan askerî sevkiyatlar üzerine açıklamada bulunan Birleşik Krallık avunma Bakanı Ben Wallace;
“Silahlı kuvvetlerimiz bir kez daha ulusumuzun hizmetine çağrılıyor ve NATO’yu desteklemek için görevlendirilen tüm personelimizin paylaştığı cesaret ve görev duygusunu selamlıyorum. NATO Müttefiklerimizin yanı sıra, bu konuşlandırmalar, üye devletlerin toprak egemenliğini tehdit eden Rus saldırganlığını durdurmak için güvenilir bir caydırıcılık oluşturuyor.”
ifadelerine yer verdi.
NATO önlem olarak işgalin başladığı süreçte 40.000 kişilik Mukabele Kuvveti’nin unsurlarını harekete geçirecek savunma planlarını devreye sokarak, askerî komutanlara istedikleri yerde silahlı kuvvetleri konuşlandırma konusunda daha fazla yetkisini vermişti.
İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, uluslararası hukuku ve birçok uluslararası taahhüdü ihlal eden bu işgalin başarılı olamayacağının altını çizerken;
“Putin kaybetmeli. Onu durdurmak ve Ukrayna’nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü yeniden sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Bunu, Ukrayna’yı haksız saldırganlığa karşı destekleyerek yapacağız; Rus ekonomisini küçülterek ve Putin’in savaş makinesini finanse etmeyi durdurarak; ve Putin’i dünya sahnesinde izole ederek. Her şeyden önce Ukrayna’ya savunma silahları, insani yardım ve ekonomik destekle destekliyoruz. Ayrıca insani yardım konusunda da öncülük yapıyoruz. Rusya’yı, sivillerin şiddetten kaçmaları için insani yardım erişimi ve güvenli geçişi sağlamaya çağırıyoruz.”
ifadelerine yer verdi.
Ukrayna’ya yapılan insani yardım, temel ihtiyaçlara ve hayati tıbbi malzemelere erişim sağlayacaktır. Birleşik Krallık ayrıca, 100 milyon sterlinlik resmi kalkınma yardımı ve 500 milyon dolara kadar kalkınma bankası kredisi garantisi de dahil olmak üzere Ukrayna ekonomisini destekliyor. Şu ana kadarki en büyük yaptırım paketini uygulamaya koyan İngiltere, Rusya’nın savunma sanayiisi ve ekonomisini çökertmede kararlı duruyor ayrıca Rus havayollarını ve özel jetleri hava sahasında da yasaklandı.
Rusya, Ukrayna arasındaki krizin bir diğer ortaya çıkardığı sorun ise mültecilik. Birleşik Krallık tarafından şu anda yeni tasarılar planlanıyor. Devlet yetkilileri tarafından savaş sebebi ile yurtlarını terk etmek zorunda kalan Ukrayna vatandaşları için birçok rahatlık sunacak bir plan açıklandı. Planda vize kolaylığı, çalışma izni, sağlık, para ve barınma yardımı dahil olmak üzere ek 100.000 Ukraynalı İngiltere’ye gelip iş ve kamu hizmetlerine erişim hakkına sahip olabilecek. Ayrıca İngiltere ile aile bağları olmayan ancak bireylerin, hayır kurumları, işletmeler ve topluluk grupları ile eşleşebilen Ukraynalılar için İngiltere’ye bir rota açacak bir insani sponsorluk yolunun da oluşturulacağı aktarıldı.
Reuters’in aktardığı üzere 1 Mart günü açıklama yapan Başbakan Boris Johnson, Ukrayna’ya büyüyen insani krizle başa çıkmasına yardımcı olmak için 80 milyon sterlin (106,5 milyon dolar) daha yardım sözü verdi. Hükümet verileri ekstra finansmanın Ukrayna’ya verdiği İngiliz desteğini 220 milyon sterline getirdiğini göstermekte. Bunun 120 milyon sterlini yardım için ayrıldı ve geçen ay açıklanan diğer 100 milyon sterlin ise ekonomiyi desteklemek ve Ukrayna’nın Rus doğalgaz ithalatına olan bağımlılığını azaltmak için ayrıldı.
İlgili Olarak:
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler bölümü öğrencisi. Savunma politikaları ve savunma sanayii meraklısı.