ABD Ordusu topçu birlikleri geçtiğimiz aylarda ABD Hava Kuvvetlerine ait F-35A Müşterek Taarruz Uçağı’ndan gelen bilgileri kullanarak tatbikat amaçlı sahte bir hava savunma sistemini tahrip etti. F-35 savaş uçağı görevini sürdürürken hedef bilgilerini karadaki topçu birliklerine aktararak topçuların hedefi imha etmesini sağladı. Bu ağ merkezli harp yapısı; entegre hava savunma ağı, insansız hava araçları, uzun menzilli topçu roketleri ve taktik füze sistemleri dahil olmak üzere diğer bileşenleri içerecek şekilde kolayca genişleyebilen bir sistem olarak son derece kritik bir operasyon kavramıdır.
Bu özel senaryo Teksas’ta bulunan Fort Bliss Eğitim Merkezi’nin bir parçası olarak New Mexico’daki Doña bölgesinin birinde gerçekleştirilen daha büyük Müşterek Taarruz Uçağı Entegrasyonu deneyinin bir parçası. 1. Zırhlı Topçu Tümeni’nden M109A6 Paladin 155mm obüsü ve Hava Kuvvetleri 59. Test ve Değerlendirme Filosundan bir F-35A ile birlikte bir dizi destek birimi teste katıldı. F-35’ler ABD Deniz Piyadeleri, Hava Kuvvetleri ve Donanma genelinde operasyonel hizmete girdiği için ABD Ordusu bir bütün olarak “stealth” (gizgin) savaş uçaklarının operasyonlara düzenli entegre edilmesi için çeşitli yeni operasyon kavramlarını araştırıyor.
M109A6 Paladin
“F-35, çok sayıda hedefe karşı çalışan çok yetenekli bir uçak. Sensörlerini çoklu hedefleri belirlemek için ve orduyu da tehditleri saf dışı bırakmak için kullanabiliriz.” diyen test için tatbikat direktörü olarak görev yaparken Hava Komutanlığına atanan ABD Hava Kuvvetleri Kaptanı Charles Humphrey açıklamanın devamında şunları da söyledi:
“Savaş alanını daha hızlı şekillendirmeye başlayabiliriz, çünkü daha büyük rakiplerle savaşmaya başladığımızda, bunu yapabilmemiz gerekiyor.”
Genel anlamda F-35 uçaklarının yerdeki topçu birlikleri için ön gözcü olarak kullanılmasının en son gelişimi, neredeyse uçakların kendisi kadar eski olan bir kavram ve Müşterek Taarruz Uçağı’nın geniş sensör paketi, özellikle bu tür bir görev için oldukça uygun.
Jetler halihazırda inanılmaz miktarda elektronik sinyal verisi emiyor. Bu da hava savunma sistemleri, topçu sistemleri ve iletişim ağlarıyla ilişkili radarlar dahil olmak üzere çeşitli yayıcıları tespit etmelerine, kategorilere ayırmalarına ve konumlandırmalarına olanak tanıyor. Uçak bu bilgileri daha sonra diğer kuvvetlere, etrafındaki savaş alanlarının ve potansiyel tehditlerin eksiksiz bir resmini vermek için diğer uçaklara, yerdeki birimlere veya arka bölgelerdeki komuta merkezlerine gönderebilir. F-35 ayrıca; AN / APG-81 radar, Elektro-Optik Hedefleme Sistemi (EOTS) ve AN / AAQ-37 Dağıtılmış Açıklık Sistemi (DAS) kullanarak topladığı görüntüleri ve diğer verileri birleştirebilir ve bu bilgileri paylaşabilir.
Bu nedenle, bilgisayarlı hedefleme sistemleri, GPS destekli ve diğer güdümlü mühimmatları giderek artan yer topçu birliklerinin bu verileri, özellikle coğrafi konum bilgilerini nasıl alabileceğini ve daha sonra bu tehditleri nasıl hızlı bir şekilde hedefleyebileceğini görmesi büyük bir sıçrama değil. ABD Deniz Kuvvetleri, bunu zaten 2018’de yapılan ayrı bir tatbikatta gerçekleştirmişti. Kamyona monte edilmiş bir M142 Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi (HIMARS), servisin F-35 Müşterek Taarruz Uçaklarından biri ile hedefleme verilerini aldıktan sonra, 226 mm güdümlü topçu roketi ile bir nakliye konteynerini imha etmişti.
Ordu ve Hava Kuvvetlerinin şimdi New Mexico’da yaptıkları, bir adım öne atıldı ve bir hava sahası ekibinin düşman hava savunmasını bastırma / düşman hava savunmasını imha etme (SEAD / DEAD) görevini yerine getirme konusunda nasıl birlikte çalışabileceğini gösterdi. Bu, ABD ordusuna, bu tehditlerle başa çıkmada son derece önemli yeni bir yetenek sunabilir.
F-35’in kendisi genellikle, bu savunmalara karşı aciz olacak non-stealth (gizgin olmayan) hava taşıtları da dahil olmak üzere, takip tehditlerinden kurtulmak için düşman entegre hava savunmalarını tahrip eden bir araç olarak tanımlanmaktadır. Ancak, her zaman olduğu gibi, “stealth”in çıplak göz veya düşman algılayıcılar için “görünmez” anlamına gelmediğine dikkat etmek önemlidir. F-35, tespit edilse bile daha fazla korunmasına yardımcı olmak için, güçlü bir elektronik harp paketi, harcanabilir ”decoy”lar (sahte hedefler) ve dahili radar karıştırma reflektörü fırlatıcısı da dahil olmak üzere çok çeşitli önlemlere sahiptir.
Yeni Mühimmatlar
Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri ayrıca hava savunma radarlarını imha etmeyi hedefleyen, çok amaçlı bir silah olan yeni AGM-88G Arttırılmış Menzilli Gelişmiş Anti–Radyasyon Füzesi (AARGM-ER) füzesini entegre etme sürecindedir. Uçaklar bu hedeflere kitlenirken uzaktan saldırı aralığını artırdı. Hava Kuvvetleri, bu silahın daha genel amaçlı bir türevi olan ve F-35A’ların pop-up/ansızın tehditlerle başa çıkması için daha fazla seçenek verecek olan Stand-in Attack Weapon (SiAW) üzerinde çalışıyor.
Donanma F-35C’leri zaten AGM-154 uzaktan bırakılan kanatlı hassas bomba ve bir başka SEAD / DEAD silahını taşıyabilir. Raytheon bu silahın F-35A’ya entegrasyonunun yakın zamanda bitmesini beklediğini söyledi. Deniz Kuvvetleri de güçlendirilmiş bir seyir füzesi seçeneğini finanse ediyor. F-35’lerde başka bir seyir füzesi olan ABD-Norveç Müşterek Taarruz Füzesi (JSM), gelecekte GBU-39 / B Küçük Çaplı Bombalar (SDB) ve daha önce SDB II olarak bilinen daha yetenekli GBU-53 / B Stormbreaker gibi mühimmat seçenekleri de olacak.
Ne yazık ki, bu yüksek tehditli ortamlarda etkin bir şekilde çalışabilmek için, F-35’lerin en gizgin konfigürasyonlarında uçmaları, yalnızca sınırlı sayıda silah taşımaları ve kendi sensörlerini pasif modda tutmaları gerekir.
Burası hem gizgin hem de gizgin olmayan uçaklar için tehdit yolunu temizlemeye yardımcı olmak için kara topçusunun gelebileceği başka bir yol. F-35’in New Mexico’daki bu özel deneyinde yaptığı gibi, gelecekteki gerçek bir savaş alanında, Müşterek Taarruz Uçakları, tehditten mümkün olan en uzak mesafeden çalışırken, hedeflerini konumlandırmak için sensörlerini, özellikle pasif olanlarını kullanabilir ve daha sonra bu bilgileri ordu birimlerine verir. Böylece Müşterek Taarruz Uçakları kendi sınırlı mühimmatını kullanmak zorunda kalmayacak ve bu silahları daha acil tehditler için saklayabilecek.
Uçak, kendi bombalarını ve füzelerini harcadıktan ve dolaylı da olsa sınırsız bir şarjör ile etkili bir şekilde hedefleri yok etmeye devam ettikten sonra istasyonda kalabilir. Ordu topçu birlikleri de, oldukça esnek olma ve odağını menzilleri dahilinde tuttuğu sürece bir hedef alandan diğerine hızlı bir şekilde geçme, uçağın karaya inebilme veya başka türlü kabiliyetlerini sınırlandırabilecek kötü hava koşullarında çalışabilme yeteneğine sahiptir.
Belirgin faydalara rağmen, Hava Kuvvetleri ve Ordu’nun New Mexico’da gösterdiği konsept henüz hazır değil. İyileştirmelere ve daha fazla teste ihtiyaç duyacak. Bütün imha zinciri, F-35’in hedefi tespit ettiği andan M109A6’ların hedefi yok ettiği zamana kadar 10 dakika sürdü ve birden fazla farklı ağ ve veri bağlantısı kullanılmasını gerektirdi. Tatbikat sırasında, müşterek kuvvet, gizgin jet ve kara birlikleri arasında bilgi paylaşımı için sekiz farklı ağı değerlendirdi.
Testte Çok İşlevli Gelişmiş Veri Bağlantısı (MADL – Multifunction Advanced Data Link)’nın kullanılıp kullanılmadığı net değil. MADL düşmanın iletişimi algılama olasılığını azaltmak için tasarlanmıştır. MADL şu anda yalnızca F-35’lerde kullanılıyor. ABD hava kuvvetleri gelecekte F-35’in B-21 Raider ”stealth” bombardıman uçağı ve F-22 Raptor savaş uçakları ile MADL donanımı üzerinden iletişim kurmasını sağlayacak hâlde çok sayıda proje yürütüyor.
Ayrıca F-35’lerin, daisy chain/papatya zinciri yüksek tehdit alanının kenarına ulaşana kadar birbirleri arasında bilgi ilettiği yerleşik bir taktik de var; burada son uçak daha sonra kolayca erişilebilen diğer dalga biçimleriyle güvenli bir şekilde yayın yapabilir. Uçak, Hava Kuvvetlerinin Battlefield Airborne Communications Node (BACN) gibi bir tür iletişim ve veri paylaşım ağ geçidinden de faydalanabilir.
Hava Kuvvetleri ve Ordu da bunu açıkça F-35’lerin ve havan toplarının ötesine genişletmenin yollarını arıyor. Yeni, genişletilmiş menzilli 155mm’lik toplar, topçu birliklerine, Joint Strike Fighters’ın düşman topraklarına daha derine girerken hedeflediği tehditleri nişan alma yeteneği sunacak.
Bununla birlikte, ramjet destekli topçu mermileri, daha uzun menzilli roket topçuları ve yeni yere fırlatılmış füzeler – ABD ile Rusya arasında şimdi feshedilmiş bir antlaşmanın daha önce yasakladığı, gelecekte karaya fırlatılmış olası seyir füzeleri ve orta menzilli füzeler dahil hipersonik silahların yanı sıra, yerdeki birliklerin bu tehditlere maruz kalma menzilini de çarpıcı biçimde artıracak. Northrop Grumman ayrıca, AARGM-ER füzesi için, bu konsepte de uygun görünecek şekilde konteynerli bir zemin başlatıcısı önerdi.
“Bugün Hava Kuvvetleri ile çalışıyoruz ve ABD Ordusunun saha topçularının olası bir yangın misyonu için 5. nesil savaş uçağı olan bir F-35’ten mesaj alma yeteneğini test ediyoruz,” diyen ABD Ordusu Binbaşı William O’Neil, sonrasında New Mexico’da yapılan son testte 1. Piyade Tümeni’nin kuvvetlerinin ateş destek görevlisi olduğunu söyledi.
“Bugün M109A6 Paladinleri kullanırken amaç, Tomahawk seyir füzesi ve diğer füze birimlerini Müşterek Taarruz Uçağı’na nasıl entegre edeceğimiz.”
Neil sadece genel konuşmadı. Bu yılın başlarında, ABD ve Rusya arasındaki Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması çöktü ve ABD’nin karaya fırlatılan seyir füzelerinin ve balistik füzelerinin 310 – 3.420 mil mesafeye geliştirilmesi için yol açtı. Şimdi feshedilmiş olan ikili anlaşma, her iki ülkenin de bu tür füzeler geliştirip kullanmalarını yasaklamıştı.
Ağustos 2019’da, ABD ordusu, Mk 41 dikey fırlatma sisteminin treyler monteli bir türevini kullanarak kara tabanlı bir Tomahawk gösterdi.
Balistik füzeler ve hipersonik silahlar, zeminden fırlatılan ses altı seyir füzelerine göre hızın yanı sıra menzilde de önemli avantajlar sunuyor. F-35’in ilk saptamasından sonra bir rakibini hızlı bir şekilde vurabilmesi pop-up/ansızın tehditleri ve gelen bir tehdidi tespit ettikleri takdirde potansiyel olarak kapanıp yer değiştirebilecek mobil hava savunma sistemleri gibi zamana duyarlı hedefler için gerekli olacaktır.
F-35’ler, ABD Donanması yüzey gemileri ve denizaltıları ile çalışırken bu taktikten potansiyel olarak fayda sağlayabildiler, özellikle de ikinci kuvvetin 154 Tomahawk’a kadar taşıma kabiliyetlerine ek olarak, dalgıç komuta merkezleri ve istihbarat füzyon hücreleri olacak şekilde yapılandırılmış ve gelecekte ses üstü silahları ateşleyebilecek olan Ohio sınıfı güdümlü füze denizaltıları ile.
Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri, ikinci hizmetin Kooperatif Bağlılık Kabiliyeti (CEC) ve Donanma Entegre Karşı Hava Atış Kontrolü (NIFC-CA) çabalarıyla bu konuda önemli adımlar attığı bir alan olan çeşitli ağlarını bütünleştirme yeteneğini geliştirmeye çalışmayı çoktan kabul etti.
Gelecekteki taarruzlarda da mutlaka geleneksel topçu mermilerine veya füzelerine güvenmek gerekmeyecek ve cephane mühimmatları ve ağlı drone sürüleri gibi daha yeni seçenekler olabilecek. Küçük insansız hava araçları gibi kinetik olmayan seçenekler, hava savunmasını nötrleştirmek için kullanılabilecek seçenekler ve F-35’lerin bulabileceği diğer hedefler arasında olabilir.
Gelecekte, gizgin uçaklar ve otonom insansız hava savaş araçları (UCAV), ordu topçu birliklerinin tahrip etmesi için hava savunma tehditlerini avlayabilirler. F-35 veya B-21 gibi insanlı bir uçak, geniş bir alanda hedef belirleme yeteneklerini genişleten bir grup insansız “sadık kanatlı” ile de çalışıyor olabilir. İlgilenilen nesneleri daha hızlı tanımlayan ve daha sonra kategorilere ayırabilen yapay zeka güdümlü hedefleme sistemleri ile birlikte, bu dağıtılmış ağ, bir tehdidin tespit edilmesi ve müdahale edilmesi arasındaki toplam sürenin azaltılmasına yardımcı olabilir.
Hava Kuvvetlerinin kendisi, E-8C Müşterek Gözetim ve Hedef Taarruz Radar Sistemi veya JSTARS, insansız uçaklar da dahil olmak üzere bir savaş sistemleri yönetim uçağı olan JSTARS’ı değiştirmeyi planlayan birçok yönden hareket ediyor gibi görünüyor.
E-8C
New Mexico testine öncülük eden Hava Kuvvetleri pilotu Humphrey, “Bu, çok alanlı operasyonların ardından yeni teknolojiler kullandığımız için hizmetler arasındaki ortak entegrasyonumuzu daha da iyileştirmeye yardımcı olan taktiksel bir olay,” dedi. “Bu, ileriye doğru gittiğimizde, hangi özelliklerin işe yaradığını ve bu yetenekleri gerçekten nasıl kullanabileceğimizi belirleyen küçük bir parça.”
Humphrey bir bütünde, hava savunma düğümünde bir topçu saldırısına çağrıda bulunan F-35’leri havadaki ön gözcüler olarak kullanmanın en son evriminin önemli bir kanıt olduğunu söyledi. Aynı zamanda bu deneme ve gelişmeler, yepyeni bir yetenekler kümesine taş atmak gibi görünüyor. Böylece karadaki ve potansiyel olarak denizdeki yüzey bazlı kuvvetlerin, düşman hava savunma ağlarını takip saldırılarının önünü açmasına yardımcı olabilir.