time = Time(“2023-04-15T06:48:25.990”, scale=“utc”)
central_body = EARTH
İMECE
2013’te bir altyapı projesi olarak Kalkınma Bakanlığı fonuyla başlayan İMECE, 2017 yılında TÜBİTAK 1007 Programı kapsamında “İMECE Uydu Projesi” olarak destekleniyor ve çalışmalara TÜBİTAK UZAY’da başlanıyor. 6 yıl gibi bir sürede sona yaklaşılan projenin çıktılarından İMECE uydusu, 15 Nisan 2023 tarihinde fırlatıldı. Bu kapsamda 12.23’te fırlatma aracından (Falcon 9) ayrılan İMECE, dakikalar içinde ilk sinyalleri de gönderdi.
15 Nisan 2023’te TÜBİTAK UZAY ODTÜ Yerleşkesi’nde düzenlenen İMECE Uydusu Fırlatma Programı Milli Savunma Bakanı Hulusi AKAR, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa VARANK ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan MANDAL’ın katılımıyla gerçekleşti. Programda yapılan açıklamaya göre TÜBİTAK UZAY ekipleri şu anda uyduyu devre almak için çalışmalara devam ediyor.
Alçalan / Yükselen Nokta
İMECE Uydu Sistemleri Altyapı Geliştirme Projesinin çıktısı olarak İMECE Uydu Projesinde kullanılacağı bilinen deneysel ekipmanlardan güneş paneline yönelik yer kabul testlerinin gerçekleştiği ve TÜBİTAK UZAY’a teslim edildiği kamuoyuna yansımıştı fakat entegrasyon ve uyumlandırmaya dair bir bilgi kamuoyuna yansımadı. İlaveten TÜBİTAK tarafından yapılan paylaşımlarda da sabit güneş paneli ifadesi yer almıyor. Bu nedenle güneş panelinin akıbeti hakkında bir şeyler söylemek zor olsa da basına yansıyan haberleri referans alarak konuya biraz daha yakından bakalım.
Deneysel güneş panelinde kullanılacak güneş hücrelerinin Gazi Üniversitesi Fotonik Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin geliştirileceği ve devamında radyasyon testlerinin ODTÜ İVMER’de gerçekleştirileceği bilgisi edinilmişti. Fakat deneysel güneş panelinin TÜBİTAK UZAY’a teslim edilmesiyle birlikte öğrenildiği üzere; Gazi Üniversitesi tarafından geliştirilecek güneş hücrelerinin teknik aksaklıklar dolayısıyla proje takvimine yetişemediği, haliyle testler için ODTÜ İVMER’in kullanılmadığı ve güneş hücreleri yurt dışı tedarikle edinildiği biliniyor.
2016 TÜBİTAK Başkanı aracılığıyla haberdar olduğumuz deneysel bataryanın da bugün uyduda yer alıp almadığını bilmiyoruz. TÜBİTAK RUTE 2020’de deneysel bir batarya için çalışmalara başlıyor fakat akıbetini paylaşmıyorlar.
İMECE’de dikkatleri çeken bir diğer ekipman da şüphesiz hiperspektral kameraydı. İlk yıllarda faaliyet raporlarında isminin geçmesi dışında kamuoyuyla paylaşılan pek bir bilgi yok. Türkiye’de geliştirilseydi kimlerle nasıl geliştirilecekti? İhale sürecine girildi mi? Cevabını alamadığımız sorular. Hiperspektral kameranın İMECE kapsamında geliştiril/e/memesi bir yana, hiperspektral görüntüyle neler yapılıyor sorusuna burada bir parantez açarak önemli bir projeye değinmekte fayda var.
TÜBİTAK UZAY bünyesinde alt sistem projesi olarak yer alan GAP Bölgesinde Hassas Tarım ve Sürdürülebilirlik Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi kapsamında; İHA ve uydu görüntülerinin kullanımıyla değişken oranlı gübreleme uygulamaları, anomali tespiti, ürün deseni haritalama, yabancı ot tespiti vs. gibi alanlara yönelik çalışmalar yapılıyor.
Burada görüntülerin bir kısmı Göktürk-2 ile bir kısmı da hiperspektral kameraya sahip İHA (lar) ile alınıyor. Bu çalışmaların hiperspektral görüntülerin anlaşılması, kullanılması, hiperspektral imzanın oluşturulması adına deneyim elde ederek öğrenmek ve / veya altyapı kazandırmak amacıyla faydalı olduğunu söyleyebiliriz.
Bahsedilen GAP Projesinin uygulandığı pilot alanlarda, değişken oranlı gübreleme uygulamaları ile en yüksek maliyetli girdi olan gübre kullanımında %25’e kadar tasarruf sağlandığı ve çalışmaların GAP Hassas Tarım Füzyonu adı altında kullanılması için çaba gösterildiği açık kaynaklara yansıyan bilgiler arasında.
Özetle görece çok daha maliyetli ve bilimsel araştırma kaygısı bulunduran talepler doğrultusunda ilerlemesi mümkün görünen hiperspektral kamera gelişmeleri, -kamuoyuna yansıdığı kadarıyla- verinin işlenmesi ve çeşitli algoritmaların çalışması gibi altyapı kabiliyetlerinin edinildiği aşamadan sonra ete kemiğe bürünmesi daha mümkün duruyor diyebiliriz. Yine uyduların amaç değil araç olmalarıyla ilgili bir başka konuya değinelim.
Uydu envantere alındıktan sonra MSB’nin keşif ve istihbarat çalışmalarında kullanılacağı biliniyor fakat metre altı PAN ve 3,96 m MSI çözünürlükte görüntü alma kabiliyetlerinin üniversitelerde bilimsel çalışmalarda, çeşitli afet risk planlama kademelerinde, Tarım ve Orman Bakanlığı’nda vb. kullanıma yönelik bir talep olup olmadığı bilinmiyor. Eğer ki talep varsa bu veriler kime, nasıl dağıtılacak? Yine cevabını pek alamadığımız sorulardan.
Geçmiş yılların TÜBİTAK faaliyet raporları incelendiğinde kamuoyuna yansımayan fakat fırlatmayla birlikte haberdar olduğumuz gelişme ise İMECE’ye TÜBİTAK UME imzası diyebiliriz.
Uydunun yörüngeye oturtulması için ihtiyaç duyulan manyetometre ve manyetik tork çubuğu TÜBİTAK UME tarafından geliştirildi. Yüksek ihtimalle deneysel olarak yer verilen bu ekipman arkeoloji, tıp, maden arama ve savunma gibi farklı alanlarda da kullanılabilecek. Sıralanan noktaların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan yörüngenin en belirgin özelliği, ismiyle istenen ölçüde müstesna olup olmadığı konusundaki belirsizlik diyebiliriz.
Üniversitelerin, araştırma merkezlerinin, kamu/özel kuruluşların farklı iş paketlerini tamamlamasıyla ortaya çıkan bir uydu olması beklenen İMECE, görünürde üniversite ve araştırma merkezleriyle ne ölçüde ortak paydaya ulaştı yanıtlamak zor. Eğer ki uzayda izimiz, dünyada sözümüz olacaksa bunu ülkenin mevcut potansiyellerini göz ardı ederek başarmaya çalışmanın pek gerçekçi olmadığını söylemek yanlış olmaz.
İMECE 2013’te altyapı projesi olarak başlayan, sürdürülebilir olduğu ölçüde başarıya ulaşmış bir proje diyebiliriz. Fırlatmanın ardından sinyali almak oldukça önemli ve heyecan verici fakat asıl meselenin şimdi başladığını söylemekte yanlış olmaz.
İMECE, GÖKTÜRK – 2’den 11 yıl sonra Türkiye’nin görüntü ihtiyacını karşılamak için fırlatıldı. Uydu projesi olarakta GK – 2 fırlatmasından 5 yıl sonra 2017’de başlamıştı. 2012’de fırlatılan GK – 2’nin görev ömrünün 5 yıl olarak belirlendiğini hatırlayınca “Niçin görev ömrünün bitişine yetişecek bir uydu projesi çıkmadı?” sorusu gayet meşru bir hal alıyor. Durum böyleyken İMECE’den sonra görüntü ihtiyacımızı karşılamak için nasıl bir planımız olduğu da önemli bir soru. Bu sorunun cevabı önce GK – 2 sonra İMECE’de yetişen insan kaynağının nereye, nasıl yönlendirileceğiyle oldukça ilintili.
Kurulan altyapıları, edinilen bilgi birikimlerini ve geliştirilen insan kaynağını Türk uzay sanayiine katma değer sağlayacak şekilde değerlendirmek, uydunun fırlatılmasından çok daha önemli (Fırlatma yerli imkanlarla gerçekleşmediyse). Örneğin yakın zamanda duyurulan “Pakistan’a elektro-optik sistem ihracatı” geçmişte görüntüleme sistemlerinde edinilen tecrübe ve yapılan yatırımların bir sonucu olarak bugün bir gurur kaynağı olarak önümüzde.
GK – 2’den 11 yıl sonra fırlatılan, metre altı yer gözlem uydusu İMECE’nin bugünkü başarısı Türkiye’nin kabiliyetlerini sergilemesi açısından büyük bir öneme sahip. Sergilenen bu kabiliyetlerden yüksek kazanç sağlamak/sağlayabilmek projenin asıl başarısını ve var oluşunu ortaya koyan bir kriter.
Son olarak İMECE’nin biz gençlerin iştirak etme şevkini kuvvetlendiren, seyir zevki yüksek bir gelişme olarak geçirdiğimiz bu zor günlerde başarıyla devam etmesi göz ardı edilemeyecek bir anlam ve öneme sahip.
Defence Turk; güvenlik güçleri personeline, savunma sanayii kurum ve kuruluşları ile araştırmacılara savunma ve güvenlik alanında bilgi ve haber takibi hizmeti sağlamaya adanmış bir platformdur.