Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM’ye gelişinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin Suriye’nin kuzeyinde son dönem rejimin artan taciz ve saldırılarına ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine Bakan Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye’nin kuzeyinde çeşitli faaliyetlerinin olduğunu anımsattı. Bunların çerçevesinin yapılan mutabakat muhtıraları ile belirlendiğini ifade eden Bakan Akar, bu konuda tarafların üzerlerine düşen görevleri yaptıklarını söyledi.
“1 Mart’tan bugüne kadar teröristlerin yaptıkları girişimler, saldırılar var. Bunlara karşı verilen karşılık sonucunda çoğunluğu Suriye’nin kuzeyi olmak üzere Irak’ın kuzeyi ile birlikte 200’den fazla terörist etkisiz hale getirildi.” şeklinde konuşan Bakan Akar, faaliyetlerinin devam ettiğini belirterek mutabakat muhtırasının önemine vurgu yaptı.
Rus Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile telefon görüşmesi gerçekleştiren Bakan Akar, gayet yapıcı bir görüşme olduğunu belirtti. Akar, Rus tarafının gerekli önlemleri alacağını belirtti. İhlallerin nedenlerine yönelik soru üzerine Bakan Akar, “Terörist grupların bir an önce kontrol altına alınması lazım. Onlara karşı bir takım tedbirlerin yürürlüğe girmesi lazım. Bu konuda karşılıklı çalışmak konusunda mutabık kaldık” diye konuştu.
“Çözüme giden yolda katkı bekliyoruz”
AB Liderler Zirvesi hatırlatılarak Türkiye-AB ilişkilerine yönelik zirveden beklentisinin sorulması üzerine Bakan Akar, şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından birçok kez dile getirildiği gibi AB bizim için stratejik hedef. Dolayısıyla bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. AB ile olan münasebetlerimizi yapıcı bir şekilde ve somut adımlarla götürmeye çalışıyoruz. Bu konuda çeşitli görüşmeler yapıldı, yapılıyor. Türkiye – Yunanistan münasebetleri üzerinden bizim AB ile bazı ilişkili sorunlar çıkabiliyor. Bizim her zaman muhataplarımıza söylediğimiz husus, Yunanistan’ın Türkiye ile olan münasebetlerinin hiçbir şekilde AB ile problem haline dönüştürmemesi ve AB’nin de buna müsaade etmemesi, tarafsız, objektif olması, sorunların çözümüne tarafsız katkı sağlamasını bekliyoruz.”
Kıbrıs konusunun da önemine değinen Bakan Akar, “Kıbrıs ile yıllardan beri devam eden görüşmeleri biliyorsunuz. Buradan bir sonuca varılamadı. Artık geldiğimiz noktada bağımsız iki devletten bahsetmenin zamanı geldiğini herkesin anlaması lazım. Herkesin bu manada çözüme giden yolda katkı sağlamasını bekliyoruz.” diye konuştu.
Kara Harp Okulu ile Astsubay Meslek Yüksek Okullarına öğrenci alımına ilişkin yapılan yönetmelik değişikliğiyle koşullarda irticai faaliyete karışmamış olmak şartının kaldırıldığı iddiaları ve buna ilişkin eleştirilere ilişkin değerlendirmesi sorulan Bakan Akar, şu yanıtı verdi:
“Bu, kesinlikle doğru bir şey değil. Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yasalar çerçevesinde yapılması gereken ne varsa bunları yaptık. Bilakis geçtiğimiz dönemde meydana gelen olaylardan aldığımız dersler çerçevesinde oradaki yönetmeliği daha etkin bir hale getirme gayretinden ibarettir. Herkesin iyi okuması, anlaması lazım. Orada bir sorun yok.”
“ABD arşivlerini incelemeleri, bunları görmeleri lazım”
ABD’li bir grup senatörün, Başkan Joe Biden’a, 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımasına yönelik çağrısının ve ABD’nin de buna ilişkin bazı yasa hazırlıklarında olduğuna ilişkin sorusu üzerine Bakan Akar, şu yanıtı verdi:
“Bu konuda birçok kez konuştuk, görüştük, anlattık, anlatmaya devam ediyoruz. Başta ABD’li siyasiler olmak üzere tüm akademisyenlerin, diğer medya mensuplarının da zahmet edip ABD’nin milli arşivinde yazılan bilgiler var. Bunların hikayesi eski. 1919’de ABD’li Tümgeneral James G. Harbord, Başkan Wilson’un talimatıyla Türkiye’ye geldi ve Türkiye’de 58 gün incelemelerde bulundu. Takriben 50 kişilik asker ve sivillerin olduğu bir heyetle. Bunun sonucunda ‘burada herhangi bir şekilde bir soykırım olmadığını, her iki tarafın da çok ciddi üzüntüler yaşadığını’ raporunda belirttiler. 1603 sayfalık bir rapordan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu konuyla ilgilenenlerin ABD arşivlerini incelemesi, özellikle ABD’lilerin bunu görmeleri lazım. Çünkü o raporun özünde ve özetinde Türklerle-Ermenilerin o güne kadar 500 yıl beraber, barış içinde yaşadıklarını, herhangi bir şekilde dış etki olmadığı taktirde 500 yıl daha yaşayabileceklerini açıkça raporda görebilirler.”