Birleşik Krallık merkezli bir havacılık devi olan BAE System altıncı nesil jet uçağı projesi olan Tempest’e başladı. Birleşik Krallık Farnborough Air Show’da insansız olarak uçma özelliğine de sahip olacak altıncı nesil jet uçağı projesi Tempest’i ilk kez tanıtmıştı. Team Tempest tarafından yapılan duyuruda TEMPEST programı kapsamında üretilecek altıncı nesil jet savaş uçağının üç boyutlu modeli online olarak paylaşıldı.
Uçak Gövdesi
Yeni Nesil Uçuş Kontrol Sistemi: Herhangi bir operatörün ihtiyaçlarına uyarlanacak şekilde kolay ve hızlı değişikliklere imkan sağlayan esnek, yazılım odaklı sistemler.
Uyumlu Fiziksel Mimari: Silahlar, sensörler ve yakıt depoları gibi değiştirilebilir faydalı yükler ile yazılım ve donanımlarla çok çeşitli operasyonlara uyum sağlar.
Dengeli Gözetleme Tasarımı: Tasarım yapısı ile uçağın tehditlerden sakınması sağlanırken faydalı yükler ile savaş alanının resmini çekmesine/gözetleme, keşif, istihbarat faaliyetlerini yapması mümkün olmakta.
Otonomi Düzeyi: Jet savaş uçağı platformu insanlı ve isteğe bağlı insansız olmak üzere çeşitli çalışma modlarına, otonomi düzeylerine sahip.
Güç
Verimli Güç sistemi: Daha yüksek itme / ağırlık oranı ile daha fazla menzil ve dayanıklılık sağlayan daha verimli bir güç sistemi.
Elektrik Gücü: Her zamankinden daha fazla elektrik gücü sağlamak ve uçaktaki sistemlerin elektrik güç ihtiyacını yüksek teknoloji ile sistemlere dağıtmak.
Termal Yönetim: Uçağın termal imzasını en aza indirmek için hava sistemini verimli bir şekilde soğutur.
İtme: Hava aracının aerodinamik olarak mükemmeliyetini sağlamak ve genel performans, menzil ve taşıma kapasitesi kapasitesinin optimize edilmesi için tasarlanmıştır.
Kokpit
Pilot Bakımı: Hareket kontrolü ile göz izleme, pilotun iş yükünü ölçer ve yorgunluğu ve zihinsel stresi tanımlar.
Yeniden Yapılandırılabilir İletişim Sistemi: Hava, deniz ve karadaki unsurlara bağlı ağ üzerinden güvenli ve kesintisiz iletişim ile savaş alanında tam gözetim ve farkındalık.
Dokunma: Sanal kokpitteki dokunmatik yüzeyler pilota AR ve VR ortamında gibi dokunma hissi verir.
Sanal Kokpit: Tek bir fiziksel kadranı veya ekranı olmayan bir kokpit. AR ve VR interaktif kokpit görüntüleri ile kontroller pilotun gözlerinin önünde sergilenir.
Üretim
Geleceğin Fabrikası: ‘Geleceğin Fabrikası’ tesisi halihazırda artırılmış gerçeklik ile ilave üretim ve endüstriyel robotların gelişmiş üretim yeteneklerini sergiliyor.
Otomatik Destek Seçenekleri: İşletme yerlerine yerleştirilebilen bakım ve destek teknolojileri.
Endüstriyel Robotlar: Gerektiğinde küçük ayarlamalar yapmak için hassas teknoloji ile izleme ve geribildirimi.
Sensörler
Gelişmiş Entegre Sensörler: Entegre sensörler, rakiplerden daha hızlı kararlar almak için doğru bilgilerin doğru zamanda kıymetlendirilmesini sağlar.
Entegre Etkiler: Tempest’in EW (Elektronik Harp) ve yönlendirilmiş enerji silahları gibi bir dizi kinetik olmayan efektörle etkileşime girmesini sağlar.
Tümleşik İletişim: Bir savaş bulutuyla hızlı, güvenli ve esnek iletişim.
Effektörler
Koruma: Yeni teknolojiler, gelen füzeleri izleme, hedefleme ve durdurma yeteneğine sahip bir savunma yardım sistemi sağlar.
Kinetik Olmayan Etkiler: Tempest’in yönlendirilmiş enerji silahları ve EW (Elektronik Harp) kabiliyeti gibi bir dizi kinetik olmayan efektörle etkileşime girmesini sağlar. Bunlar Tempest’in sensörleriyle son derece entegredir.
Yeni Nesil Silahlar: Geleceğin silahları; yönlendirilmiş enerji, hipersonik füzeler ve Yapay Zeka ve makine öğreniminin desteklediği sürü teknolojisini içerebilir.
Esnek Yük Taşıma: Esnek yük bölmeleri, uçağın süpersonik hızlarda düşük gözlenebilirliği korurken, gelişmiş silah yüküne de imkan sağlar.
TEMPEST Programı
Birleşik Krallık merkezli bir havacılık devi olan BAE System altıncı nesil jet uçağı projesi olan Tempest’e başladı. Birleşik Krallık Farnborough Air Show’da insansız olarak uçma özelliğine de sahip olacak altıncı nesil jet uçağı projesi Tempest’i ilk kez tanıttı. Yine Farnborough Air Show’da Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada programa ilk etapta USD 2.65 milyar ayrıldığı açıklandı. Birleşik Krallık Savunma Bakanlığın açıklamasına göre Tempest, mekanik yapı tasarımından ziyade sistem ve sensör tasarımına daha fazla eğilinerek inşa ediliyor. Tempest programı Savunma Bakanlığının Hava Muharebe Stratejisinin temel taşı.
Tempest programı yapısı itibariyle ulusal bir proje değildir. Birleşik Krallık öncülüğünde ve BAE Systems ana yükleniciliğinde başlatılan, yeni katılımcılara açık uzun dönem ihtiyaçlarına yöneliktir. Bu kapsamda JSF F-35 Lighting II ve FCAS programları ile benzerlik göstermektedir. Tempest programına katılan ilk ortak İsveç oldu. Programa İsveç’in ardından İtalya da dahil oldu. Mayıs 2020 itibariyle de Japonya’nın projeye ortak olarak katılacağı yönünde ifadeler mevcuttur. TGRT Haber canlı yayınına konuk olan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir; MMU Projesinde hayalperest olunmadığını ve BAE Systems ile danışmanlığın devam ettiğini belirtirken İngiliz TEMPEST projesinde alt sistemler alanında ortaklık olabileceğini açıklamıştı.
Tempest adı verilen altıncı nesil savaş uçağının, insanlı ve/ veya insansız olarak operasyonel görev icra edebileceği belirtilmektedir. Hipersonik seyir füzeleri ve yönlendirilmiş enerji silahları ile donatılacağı belirtilen jet uçaklarının sürü halindeki insansız hava araçlarının da havadaki komuta kontrol merkezi görevini icra edebileceği de belirtilmektedir. Tempest projesi kapsamında üretilecek altıncı nesil jet uçağının operasyonel hale gelmesinin 2035 yılını bulabileceği belirtilmektedir.

BAE Systems; daha önce Tempest’in esnek faydalı yük konfigürasyonları, uzun menzilli algılama, yönlendirilmiş enerji silahları, gelişmiş malzeme, akıllı bakım-tutum-onarım, siber güvenlik, MUM-T mimarisi ve ileri nesil “giyilebilir kokpite” sahip olacağını açıkladı. Ayrıca ileri nesil güç grupları da geliştirilme aşamasında. Tempest programı kapsamında üretilecek altıncı nesil jet uçakların test uçuşlarını ise 2Excel Aviation firması üstlenecek.
Birleşik Krallık firması BAE Systems, geleceğin savaş uçakları için kokpiti pilotların uçağı gözleriyle kontrol edebileceği şekilde yeniden tasarladı. BAE Systems’ın İnsan Faktörleri adını verdiği mühendis ekibi pilotların kokpiti yeni yollarla kontrol etmesini sağlayan teknolojilere odaklanmış durumda. Grubun Baş Teknoloji Uzmanı Jean Page, bunu “giyilebilir kokpit” olarak nitelendirdi. Kokpitin fiziksel elemanlarının çoğu, kask aracılığıyla yansıtılan sanal bir ekran ile yer değiştiriyor. Böylece ortaya yazılıma dayalı bir kokpit çıkıyor. Bu kokpit daha yeni yazılımla yükseltilebilir, yeniden uyarlanabilir ve yeniden yapılandırılabilir.

Tempest sisteminin bir diğer önemli noktası ise platformun sahip olacağı esnek taşıma yük bölmesinden fırlatılabilen ‘sürü’ insansız hava araçlarıdır. Bu kabiliyet sayesinde sistemin insansız platformlar eşliğinde özellikle geleceğin yoğun A2/AD ortamında, düşman hava savunmalarının baskıda tutulması görevlerinde (suppression of enemy air defenses-SEAD) fark oluşturabileceği, risk potansiyelinin yüksek olduğu alanlarda faaliyet gösterilebilme imkânına sahip olabileceği ifade ediliyor.
İlgili Olarak
Avrupa’nın altıncı nesil savaş uçağı projeleri: FCAS ve TEMPEST
Defence Turk Yayın Koordinatörü. Türk Savunma Sanayii özelinde; savunma teknolojileri, stratejileri ve politikaları araştırmacısı ve takipçisi.