Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov yıllık basın toplantısında Doğu Akdeniz konusunda önemli açıklamalarda bulundu
Özellikle Libya ve Türkiye arasında imzalanan ve BM tarafından da tanınan deniz yetki alanları antlaşmasından sonra, Doğu Akdeniz üzerinde daha çok Yunanistan ve Türkiye özelinde gerginlikler sürmekte. Bugünlerde ise iki ülke arasında istikşafi görüşmeler söz konusu. Lakin Yunanistan, hava sahası, karasuları ve EGEAYDAK gibi konulara en baştan takoz koymaktadır.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov yıllık büyük basın toplantısında Doğu Akdeniz ve Adalar (Ege) Denizi ile ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu. İstikşafi görüşmeleri memnuniyetle karşıladığını belirten Lavrov konu ile ilgili olarak,
“Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ocak sonunda görüşmek için anlaştığını duydum. Bunun, bunun gibi sorunları tartışmak ve çözüme ulaştırmak için çok doğru bir format olduğunu düşünüyorum. Hiç kimse Doğu Akdeniz’de güç kullanılmasını istemiyor. Bize gelecek olursam, eğer herhangi bir şekilde yararlı olabileceksek, eğer söz konusu anlaşmazlıkların tarafları olan ülkelerle iyi ilişkilerimizi kullanabileceksek, istenmesi halinde yardımcı olmaya hazır olacağız.“
ifadelerine yer verdi.
Karasularının sınırlandırılması konusunda, Yunanistan’ın 12 deniz mili hakkını tanıyan tek büyük ülkenin Rusya olduğu belirten Lavrov açıklamasında,
“Bunun Rusya’nın tanımasıyla ilgisi yok. Bu, 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nden gelen bir hak. ABD dışında hepimizin altına imzasını attığı bu sözleşme, devletlerin, karasularını 12 deniz mili genişliğindeki alanda belirleyebileceğini söylüyor. Yunanistan bunu duyurduğunda da bunun tamamen meşru bir karar olduğunu söyledik. Bir ülke tarafından ilan edilen karasuları komşu ülkenin çıkarlarına ters düşüyorsa bu ayrı bir mesele. Bu çıkarların da Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca meşru olduğu belirlenirse bu durumda diyalog üstünden bir çözüm ve çıkarlar dengesine ulaşmak gerek. Biz de hem Yunanistan hem Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgelerine ilişkin sorunların diyalog ile çözülmesi yönünde çağrı yapıyoruz.”
ifadelerine yer verdi.
Konu İle İlgili Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Tahkim Kararları
1969 Kuzey Denizi Davası
Hollanda ve Danimarka’nın eşit uzaklık yöntemini savunduğu davada Almanya bu yöntemin anlaşmazlığa dair çözüm sunamadığı gerekçesiyle anlaşmazlığın hakkaniyet ilkesinin uygulanmasıyla çözülmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Almanya’nın haklı bulunduğu mahkeme kararı sonucu Almanya, Hollanda ve Danimarka’dan daha fazla deniz yetki alanına sahip olmuştur.
1977 İngiltere-Fransa Davası
Fransa’nın Manş Denizi bölgesi ile Atlantik bölgesine dair iddialarını savunduğu davada Birleşik Krallık ise sınırlandırma için eşit uzaklık yönteminin kullanılması gerektiğini savunmuştur. Dava sonucunda alınan kararlardan birinde de ortay hattın ters tarafında kalan Birleşik Krallığa ait adalar sınırlandırma sonucunda sadece karasuları genişliğinde kıta sahanlığına sahip olabildi.
1982 Libya – Tunus Davası
Her iki devletin de doğal uzantı metodunun uygulanması gerektiğini savunduğu davada Libya kara kütlesinin temel alınması gerektiğini, Tunus ise kıyının temel alınması gerektiğini iddia etti. Mahkeme kararı sonucunda Tunus’a ait olan adalardan Libya’ya yakın olan Cerbe adasına hiç etki vermezken Tunus kıyılarına yakın olan Kerkennah adasına ise yarım etki verilmiştir.
1985 Libya – Malta Davası
Libya – Malta uyuşmazlığının temeli kıta sahanlığı olmasına rağmen MEB’in kıta sahanlığıyla 200 mil dahilinde çakışması nedeniyle, MEB kavramı kıta sahanlığı sınırlandırmasını doğrudan etkileyen bir duruma gelmiştir. Divan bu davada, hakkaniyet ve nısfet uygunluğa göre kararını oluşturduğunu vurguladıktan sonra, 200 milden dar olan kıta sahanlığında fiziksel anlamdaki doğal uzantının bir ölçüt olamayacağı kanısını belirtmiştir. Sonuçta, tarafların kıyı uzunlukları arasındaki oranı da dikkate alarak Malta ve Libya arasındaki sınırı tespit etmiştir.
1992 Kanada – Fransa Davası
Mahkeme kararında devletlerin ana karasının bir parçası olan deniz yetki alanlarının diğer devletlerin deniz alanları tarafından kesilmesinin hakkaniyet ilkesine aykırı olduğu vurgulanmıştır. Bu bağlamda mahkeme, Kanada kıyılarındaki deniz alanlarının kesilmesini önlemek için Kanada sahillerine yakın Fransız adalarına ana karalara tanınan deniz yetki alanları kadar yetki tanımamıştır.
1999 Eritre – Yemen Davası
Eritre ve Yemen, Kızıldeniz’deki bazı adaların, adacıkların ve kayaların egemenliği konusundaki anlaşmazlık üzerine Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu. UAD kararında, söz konusu adaların sınırlamada karasularının genişliğinin ötesinde deniz bölgeleri oluşturamayacağına ve bu adaların iki devlet arasındaki eşit uzaklık çizgisinin çizilmesinde göz ardı edildiğine karar verdi.
2009 Romanya – Ukrayna Davası
Romanya ve Ukrayna, iki devlet arasındaki deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşmazlığı sona erdirmek için Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvurdu. UAD kararında Yılan adasının kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırılmasında karasularının genişliğinin ötesinde deniz bölgeleri oluşturamayacağına karar verdi.(2)
Defence Turk Dergisinin 2. sayısı çıktı. Dergiye ulaşmak için tıklayınız.
İlgili Olarak:
Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’nde gerginliği artırıcı adımları
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki tezlerini destekleyen uluslararası kararlar

Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkilerinden mezun oldum. Anadolu Üniversitesinde Yönetim ve Bilişim Sistemleri bölümünü okumaktayım. Havacılık, deniz ve otonom sistemler üzerinde araştırma yapmaktayım