Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ABD’yi, yeni bir silahlanma mücadelesinin “hızlı ve etkili” bir Rus müdahalesini kışkırtacağı ve NATO’nun üyelerini tehdit edeceği konusunda uyardı. ABD Temsilciler Meclisi’ndeki Demokrat liderler tarafından, “sınırsız nükleer silahlanma” riskinin arttığı belirtildi.
Peki bu doğru mu? Amerikan Başkanı Trump, Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması’ndan (INF) çekilerek Soğuk Savaş tarzı nükleer silah yarışında ilk atışı başlattı mı? Soğuk Savaş’tan elde edilen kanıtlara göre cevap şu şekilde: Muhtemelen değil ve hayır. Amerika ve Rusya arasındaki nükleer silahlanma yarışları gerçekten yorucu ve anlamsız olacaktır. Başkan Trump’ın cumartesi günü bir Soğuk Savaş dönemi silah kontrol anlaşmasından çekilme kararının yankıları sonrası eleştirileri tahmin etmek zor olmayacaktır: Trump, tek başına Birleşik Devletler’i sınırsız sayıda ve şekilde nükleer silahların kol gezdiği bir dünyaya, Rusya ile sürekli aksiyon reaksiyon halinde bir yarış içinde olduğu distopik bir geleceğe doğru sürüklüyor.
Dönemin Rusya Cumhurbaşkanı Gorbaçov ve Birleşik Devletler Başkanı Reagon tarafından 1987 yılında imzalanan INF anlaşması, özünde bir dizi orta menzilli mühimmatları ve bunların üretimini, testlerini ve dağıtımını yasaklamıştı. (Havadan ve denizden fırlatılan mühimmatlar veya kısa menzilli taktik mühimmatlar ile çok uzun mezilli taktik mühimmatlar bu anlaşmadan etkilenmemişti. Ayrıca Çin, bu anlaşmaya asla taraf olmamıştır.) Ne yazık ki, Rusya ve Amerika’nın izin vermiş olduğu uygun araçlarla yerinde yapılan denetimler, 2001 yılında parlak, genç bir liderin, Putin’in Kremlin’i ele geçirmesiyle sonra ermiştir.
Endişe edeceği bir denetim olmayınca Rusya, yaklaşık 10 yıl önce karadan fırlatılan bir mühimmatı denedi ve o zamandan beri arkasına bakmadı. Rusya’nın şu an ABD’nin eşdeğeri veya eşdeğeri olamayacağı birçok nükleer programla yoluna devam ettiği belirtiliyor (On adete kadar nükleer harp başlığı). Buna yeni bir ağır ICBM (Kıtalararası Balistik Füze) ve nükleer güçle çalışan, kıtalararası, otonom bir sualtı torpido da dahil.

Peki dünyanın en büyük silah üreticisi boş duruyor mu? Tabi ki hayır fakat işler pek iyi gidiyor gibi görünmüyor. 2014 yılında, Amerikan Hava Kuvvetleri hızla yaşlanan mevcut sistemin yerini almak için yeni bir kıtalararası balistik füze satın alma sürecine başladı. Raporda, 2029 yılına kadar 15 yıl öncesine kadar bildirilen yeni bir füze görülmeyecek. Ayrıca, yeni Uzun Menzilli Stand Off mühimmatının (LRSO), herhangi bir üretimden ve ilgili zaman çizelgesinden önce tam olarak gelişmesinin dokuz yıl süreceği bildiriliyor. Herhalde, Başkan Trump bugün yeni bir nükleer silah sistemi kurulmasını emretmişse, yeniden seçilmiş olsa bile, ofiste çalışırken mühimmatın ilk çalışma kapasitesine ulaşabilmesi ihtimal dışı görünüyor.

Kaynak: Breaking Defense Çeviri: defenceturk.net
İlginizi çekebilir: