Dün İdlib’te ateşkesi sağlamak üzere bulunan Türk askerlerine yönelik hava saldırısında şu ana kadar 33 kahraman askerimiz şehit oldu. 32 kahraman askerimiz yaralı. Rusya’nın desteklediği ve bizzat kontrol ettiği bu saldırılar ile ilgili sosyal medya da birçok dezenformasyon yapıldı.
Rusya yaptığı yazılı açıklamada bölgede TSK birliklerinin olduğu hakkında bilgi sahibi olmadıklarını belirtti. Rusya Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Türk makamları tarafından verilen bilgiye göre, Türk askerlerinin söz konusu bölgede olmamaları gerekiyordu” ifadeleri kullanıldı.
Kremlin daha sonra hava saldırısını Rusya’nın yapmadığını açıkladı. Rusya yaptığı açıklamalar ile Ankara’yı suçlamaya ve kendini aklamaya çalışıyor. Ancak bölgedeki hava sahasının kontrolünün ve Esed rejimi ordusunun planlarının dahi Rusya ile birlikte belirlendiği, Esed rejimine bağlı birliklerin sahada Rusya tarafından yönlendirildiği biliniyor.
Sabah saatlerinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yaptığı açıklamada ise Yaralı Türk askerlerini tahliye etmeye gelen ambulansların dahi vurulduğu belirtildi. Hulusi Akar’ın açıklaması şu şekilde:
“Önceden Rusya Federasyonu’nun sahadaki yetkilileriyle koordine edilmesine rağmen bu saldırı gerçekleştirilmiş; ilk atışa müteakip bir kez daha uyarı yapılmasına rağmen bir saldırı daha gerçekleştirilmiştir. Bu saldırılarda ambulanslar dahi vurulmuştur.“
Cenevre Sözleşmesine Aykırı
Hulusi Akar’ın belirttiği üzere müdahaleye gelen sağlık ekiplerinin vurulması alenen Cenevre sözleşmesi hükümlerine aykırı biçimde savaş hukukuna aykırıdır. Rusya’nın iki yüzlü politika ve açıklamaları ışığında Rusya ve Esed Rejimi tarafından alenen savaş suçu işlenmiştir.
1949 Cenevre Sözleşmelerinin I. Protokolünde ve uluslararası örf ve adet hukukunda;
Doğrudan sivil nüfusa, sivil eşyalarına, insani yardıma ya da barış koruyucu misyonların yanı sıra sağlayacağı önceden tahmin edilen somut ve doğrudan doğruya askeri avantaja oranla aşırı bir şekilde sivil hedeflere zarar vereceği ya da sivilleri yaralayacağı ya da rastlantısal olarak can kaybına yol açacağı bilinen saldırılar da dahil olmak üzere sivillere yönelik yasaklanmış saldırılar; Kızılhaç ve Kızılay amblemlerini taşıyan binalara, malzemelere, tıp birimlerine, ulaşım araçlarına ve kişilere karşı saldırılar; ve askeri hedef olmayan din, eğitim, sanat, bilim ya da hayır amaçlarıyla kullanılan binalara, tarihi anıtlara ve hastanelere saldırılar yasaklanmıştır.
“Kızılay” ve “Kızılhaç” amblemlerinin birlikte kullanıldığı ilk savaş Osmanlı – Rus Savaşı
11 Haziran 1868’de bir grup idealist doktor “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti”ni kurdu. Hilal-i Ahmed Cemiyeti ilk olarak 1876 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Mehmetçiğin yaralarını sarmıştır. 1876 Osmanlı – Rus savaşında ilk kez aynı savaş sahasında “Kızılay” ve “Kızılhaç” amblemleri birlikte kullanılmıştı.
Defence Turk Yazarı Ahmet Keleş:
“O savaşta Kızılay sembolüne karşı saygılı olan Rusya günümüzde bu tür konularda uluslararası hukuk açısından sınıfta kalmıştır.
Rus savaş uçakları Ocak 2019’da yaklaşık 50 bin sivile sağlık hizmeti veren Serce köyündeki İman Hastanesini vurmuştu. Günümüz Rusya’sı hukuk ve insanlık dinlemeyen bir ‘muhatap’ olarak karşımıza çıkıyor.”

Defence Turk Genel Yayın Yönetmeni. Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı mezunu ve amatör fotoğrafçı. Teknoloji, otomotiv ve uluslararası ilişkiler meraklısı. Savunma sanayii araştırmacısı.