ABD Başkanı Donald Trump (geçmişte) ve Pentagon, Türkiye’yi S-400 tedariği sebebiyle F-35 JSF (Müşterek Taarruz Uçağı) programından çıkarmakla tehdit etse de Defense-Aerospace’e göre ABD’nin elinde bunu gerçekleştirmek için hukuki dayanağı yok.
ABD JSF programında mali yükün büyük bir kısmını üstleniyor ve uçakların çoğunu satın alacak. Buna rağmen JSF programı bütün tarafların eşit iş birliğine dayanan ve hiçbir tarafın bir diğerinden güçlü olmadığı bir yapıya sahip.
Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, 21 Haziran 2019’da yaptığı açıklamada taraflar arasında imzalanan mutabakatın izin vermemesi sebebiyle ABD’nin Türkiye’yi tek taraflı olarak JSF programından çıkaramayacağını ifade etmişti.
Ancak ABD, Türkiye üzerindeki baskısını sürdürüyor. ABD’nin NATO elçisi Kay Bailey Hutchison ise “Eğer Ankara S-400 tedariğinden vazgeçmezse ABD, Türk kuvvetlerinin F-35 savaş uçağını uçurmasına ve geliştirmesine müsaade etmeyecek. Tedarik F-35 ile ayrışmaya sebep olacak, ittifakın içerisinde yer edinmiş bir Rus sistemi sebebiyle uçağın olumsuz etkilenmesine ve destabilize olmasını istemiyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.[3]
Program Türk tarafının konumunu destekliyor
7 Şubat 2007’de üye ülkelerin neredeyse hepsi tarafından imzalanan ve JSF programının yönetiminin dayanağı olan Üretim, İdame ve Geliştirmeye Dair Mutabakat Muhtırası Türkiye’nin konumunu destekler gibi görünüyor.
Mutabakatın 19. kısmı “Değiştirme, Çekilme, Feshetme, Yürürlüğe Girme ve Geçerlilik Süresi” maddelerini mevzuata bağlarken, katılımcı ülkenin kovulmasına dair bir hüküm bulundurmuyor. Ondokuzuncu maddenin ikinci bendinde ” Burada aksi belirtilmedikçe, işbu Mutabakat Muhtırası (MM), Katılımcıların yazılı mutabakatı ile değiştirilebilir” ifadesini barındırırken, 19.3’te ” İşbu MM, Katılımcıların yazılı muvafakati ile herhangi bir zamanda feshedilebilir” deniyor.[3]
19.4 numaralı maddede “Katılımcılardan herhangi biri, diğer Katılımcılara Sözleşmeden çekilme isteğini 90 gün önceden yazılı olarak bildirmek suretiyle işbu MM’dan çekilebilir.” deniyor, ancak katılımcıların programdan çıkarılmasına veya kovulmasına dair bir hüküm yine bulunmuyor.[3]
Muhtıranın 17. kısmı “Anlaşmazlıkların Çözümü” üzerine. Madde açık ve net: “Katılımcılar arasında işbu MM bünyesinde yada bununla ilişkili olarak ortaya çıkan anlaşmazlıklar, yalnızca Katılımcılar arasında görüş alışverişi yoluyla çözülecek ve sorunun çözümü için bir kişiye, bir ulusal mahkemeye, bir uluslar arası mahkemeye, yada başka [herhangi bir kişi yada kuruluşa başvurulmayacaktır.]”[3]
Madde, alenen ABD Başkanı Donald Trump’ın [kişi] veya Amerikan hükümetininin [kuruluş] Türkiye’nin S-400 tedariğinden kaynaklanan anlaşmazlığı çözmek için tek taraflı kararlarla hareket etmesi seçeneğini ortadan kaldırıyor.
Bahsi geçen usuller mutabakat muhtırasına yapılan Aralık 2019 ve Nisan 2010 tarihli düzeltmelerde değişmediği için JSF iç tüzüğünün sözü geçen anlaşmazlıkta Türkiye’nin konumunu açıkça desteklediği söylenebilir. Sonuç olarak, ABD’nin Türkiyeyi programdan tek taraflı hareketle çıkarması hukuken imkansız.[3]
ABD, katılımcı ülkeleri ikna edebilir
Amerika Birleşik Devletleri’nin önünde katılımcı ulusları Türkiye’nin programdan çıkarılması için ikna etmesinin önünde bir engel yok. Ancak JSF iç tüzüğü kesinlikle Trump’ın -aylardır tehdit ettiği gibi- Türkiye’yi programdan kovması için tek taraflı hareket etme ve karar verme seçeneğini kısıtlıyor.[3]
Ancak bütün katılımcılar, Yunanistan’ın daha önce dolaylı yoldan da olsa S-300 tedarik ettiğini [Not I] göz önüne alınca, ABD gibi Türkiye’nin S-400 tedariğini JSF programından çıkarılması için yeterli bir sebep olarak görmeyebilir. Bir NATO üyesinin Rus hava savunma sistemi kullanabilmesi ancak bir diğerine müsaade edilmemesini savunmak açıklaması zor bir bakış açısı olabilir.

Türkiye’nin konumunu güçlendiren bir başka faktör: ABD her ne kadar T-LORADMIS ihalesi [Not II] sürecinde Patriot satışı için onay vermişse de [1] ihale sonrası Obama döneminde Türkiye’ye Patriot sistemlerini satmayı reddetmişti. Türkiye 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında Rusya üretimi S-400’e yöneldi.
Mevlüt Çavuşoğlu 24 Haziran 2019’da yaptığı basın açıklamasında katılımcı ülkelerin ABD’nin Türk pilotlarının eğitimini durdurmasını desteklemediğini ifade etti. Çavuşoğlu ilaveten ABD’nin Türkiye’yi F-35 yoluyla baskılamasının kendisini izole etmesine sebep olduğunu söyledi ama iddiasını destekleyen bir kanıt sunmadı. Çavuşoğlu ayrıca Türkiye’nin JSF programına önemli katkılarda bulunduğunu ve programın bir üyesi olduğunu vurgulayarak bütün kararların fikir birliği ile alınması gerektiğini söyledi.
Eski Vekil Savunma Sekreteri Patrick Shanahan, Türk mevkidaşı Hulusi Akar’a Türkiye’nin S-400’leri konuşlandırdığı takdirde F-35 programına katılımının 31 Temmuz 2019’da askıya alınacağı bilgisini vermişti. Pentagon’un bu ultimatomu Tedarik ve İdame Sekreteri Ellen M. Lord ile Avrupa ve NATO Politikası Asistan Sekreteri Andrew Winternitz tarafından kameralara kapalı basın toplantısında özetlenmişti.
Trump Obama’yı suçladı, Pentagon duruşunu değiştirmedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 29 Haziran 2019’da bu sorunu Başkan Donald Trump ile Japonya’da gerçekleşecek olan G-20 zirvesinde istişare etti. Ardından gazetecilerin sorularına cevap veren Trump, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemi konusunda yaptırım getirilip getirilmeyeceği sorusunu yanıtladı, selefi Barack Obama’yı suçladı.
Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu hatırlatıp Erdoğan’la da dostane ilişkiler içinde olduğunu vurgulayan Trump şunları söyledi: “S-400 konusuna bakıyoruz. Bu çift taraflı bir konu. Farklı çözümler arıyoruz. Patriot’ları almasına izin vermediler, Obama yönetimi izin vermedi. Bu sebeple başka füze almak zorunda kaldılar. Başka biriyle anlaşınca da ‘Tamam size satarız’ dediler. Bence Türkiye’ye adil davranılmadı.”
Trump’ın bu açıklamaları sonrasında Pentagon cephesinde ise bir değişim olmadı. 11 Temmuz’da ortaya çıkan bilgilere göre Pentagon Kongre’den Türkiye’nin F-35 üretim zincirinden çıkarılması için gerekli işlemlerde kullanılmak üzere $206 milyon ödenek talep etti. [4]
ABD’de iç sorunlara neden oldu
S-400’lerin Türkiye’ye ilk teslimatı sonrası Pentagon’dan yapılması beklenen açıklamanın defalarca ertelenmesi ardından iki defa iptali ve Richard Spencer’in apar topar Savunma Bakanlığı’na getirilmesi Trump’ın müdahalesi ile ABD iç siyasetinin çeşitli çatışmalar yaşadığını gösteriyor. Sonuç kısmında geldiğimizde önümüzdeki süreçte F-35’lerin Türkiye’ye yönelik teslimi ile ilgili gelişmeleri kestirmek zor ancak Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması Mutabakat Muhtırasına göre hukuki olarak mümkün değildir. ABD’nin baskı ve çeşitli etik dışı yöntemler ile bunu başarması muhtemel olsa bile bu programdaki diğer ülkelerden de tepki çekecektir.
Not I: S-300 sistemi ilk olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından satın alınmış, Türkiye’nin itiraz ve tehdidi sonrası mecburen Yunanistan’a devredilmiştir. Ayrıca sistemler yıllarca kullanılmamış ve atıl kalmıştır. Yıllar sonra sistemler Yunanistan’ın mevcut ağına bağlanmadan telsiz ile komut verilerek ateşlenmiştir. Ayrıca İsrail-Yunanistan tatbikatlarında kullanılmıştır.
Not II: T-LORAMIDS (Turkish Long Range Air and Missile Defence System) ihalesinde Çin üretimi HQ-9, ABD üretimi Patriot, Rusya üretimi S-300VM (Antey-2500) ve İtalyan-Fransız ortaklığı EUROSAM ürünü SAMP/T hava savunma sistemleri yarışıyordu. İhale kapsamında ABD Patriot satışı için onay vermişti ancak ihaleyi en düşük teklif olan 3,4 milyar dolarlık teklif ile Çinli HQ-9 sistemi alırken SAMP/T sistemi 4,4 milyar dolarlık teklif ile ikinci, Patriot 4,5 milyar dolar ile üçüncü ve Antey-2500 5,2 milyar dolarlık teklif ile dördüncü olmuştur.[2] Daha sonra Çin ile gerçekleştirilen müzakerelerde teknoloji transferi konusunda anlaşılamamış ve görüşmeler sonlandırılmıştır. Ardından T-LORAMIDS ihalesi iptal edildi.
[1]: ABD Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı (DSCA)
[2]: Türkiye’nin Füze Savunma Sistemi: İhale Süreci, Temel Dinamikler ve Aktörler-Merve Seren | SETA;
[3]: Defense-Aerospace
[4] İnside Defense
Fatih Mehmet Küçük & Sebati Koç
Defence Turk

Defence Turk Genel Yayın Yönetmeni. Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı mezunu ve amatör fotoğrafçı. Teknoloji, otomotiv ve uluslararası ilişkiler meraklısı. Savunma sanayii araştırmacısı.