“Darbeci Hafter’e yardım eden; Abu Dabi dâhil, Suudi Arabistan dâhil, Mısır dâhil, Rusya dâhil, Fransa dâhil ve diğer bazı ülkeler var…”
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Al Jazeera Arapça Kanalı’na mülakat verdi. Bakan Akar gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Akar’ın açıklaması;
Libya ile olan ilişkilerimizin çerçevesini iyi çizmemiz lazım. Birincisi Libya bizim denizden komşumuz. İkincisi, Libya ile bizim 500 yıldan fazla bir ortak tarihimiz var, ortak kültürümüz var. Dolayısıyla oradaki kardeşlerimizin kederlerini ve kıvançlarını biz yakından takip etmek durumundayız. Nitekim bu gelişmeleri de son gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Bununla ilgili alınması gereken ne tedbir varsa, oradaki kardeşlerimize nasıl yardımcı olabilirsek bunun arayışı içindeyiz ve bunları da karşılıklı görüşmek ve konuşmak suretiyle ilerlemeye devam ediyoruz. Bildiğiniz gibi Libya’da şu andaki duruma baktığımızda, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Milli Mutabakat Hükümeti var. Bu hükümet gerçekten meşru bir hükümettir, Libya’yı temsil eden hükümettir ve bizim muhatap olduğumuz hükümettir. Başkanı tarafından, Sayın Fayiz Serrac tarafından bir davet mektubu gönderildi 5 ülkeye. Bunlardan biri de Türkiye. Sadece Türkiye bu davet mektubuna, Sayın Serrac’ın davet mektubuna müspet cevap verdi, o da Sayın Cumhurbaşkanımız. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu davet mektubuna verdiği olumlu cevaptan sonra çalışmalarımızı biraz daha hızlandırdık ve askeri eğitim işbirliği ve yardım konusunda, danışmanlık konusunda Libyalı kardeşlerimizle münasebetlerimizi geliştirdik ve onlara yardım etmeye başladık.
Burada biz sadece bu askeri konularda, askeri eğitim ve işbirliği konusunda değil, aynı zamanda oradaki sağlık konusunda da yardımlarımızı oraya ulaştırmaya çalışıyoruz. Özellikle bu Covid’den sonra yapılabilecek ne yardım varsa onların hepsini de yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Daha sonra bu Hafter, darbeci Hafter grubunun terk ettiği topraklarda ciddi şekilde patlayıcı maddeler, el yapımı patlayıcı maddeler ve mayınların terk edildiğini gördük ve burada da bunların temizlenmesi konusunda da biz elimizden geldiğince oradaki kardeşlerimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Hepinizin yakından takip ettiği gibi bu yapılan yardımlarla, bu yapılan desteklerle Libyalı kardeşlerimizle yaptığımız işbirliği sonucunda doğal olarak ciddi bir şekilde dengeler değişti. Bu dengelerin değişmesiyle birlikte oradaki istikrara çok ciddi katkılar sağlandığını değerlendiriyoruz ve bu çerçevede faaliyetlerin gelişmesi ve Trablus’un güvenliğini, Misurata’nın güvenliğinin sağlanması mümkün hale geldi. Şimdi burada başlangıçtan itibaren böyle bazı şeyleri kestirip atmak mümkün değil.
Orada tabi çok dinamik bir yapıdan bahsediyoruz, hem askeri anlamda hem siyasi anlamda hem de sosyal yapısı itibariyle.Bu konuda bizim asıl çıkış noktamız meşru hükümet, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan meşru hükümet, Serrac hükümeti. Dolayısıyla Serrac hükümetinin etrafında toplanmamız lazım. Bunun dışında bu darbeci Hafter’e yardım eden unsurların da bir şekilde, bu Abu Dabi Hükümetinin dâhil, Abu Dabi dâhil, Suudi Arabistan dâhil, Mısır dâhil, Rusya dâhil, Fransa dâhil ve diğer bazı ülkeler var, bunların bu yardımı mutlaka kesmesi lazım ki orada bir istikrar sağlanabilsin, ateşkes sağlanabilsin ve darbeci Hafter’i bir takım hedeflerinden vazgeçirebilsinler. Bu mümkün olduktan sonra, bu sağlandıktan sonra oradaki ateşkesin sağlanmasının ve ateşkesin devamının daha mümkün olacağını değerlendiriyoruz ve Sirte sorunu mutlaka çözülmeli, Cufra çözülmeli ve 2015 Suheyrat Anlaşması’nı da mutlaka biz göz önünde bulundurmamız lazım çözüm üretirken. Aksi halde faaliyetlerle alakalı, konuların çözümüyle alakalı çok çeşitli görüşler ortaya çıkıyor.
Bildiğiniz gibi bu senenin başında İstanbul’da, daha sonra Moskova’da, daha sonra da Berlin’de yapılan çalışmalar var. Buradaki yapılan bütün çalışmalara Milli Mutabakat Hükümetinin başı olan Sayın Serrac katılmıştır, oradaki alınan kararları saygıyla karşılamıştır fakat Hafter her seferinde buradaki çalışmalardan uzaklaşmış, bunlara itibar etmemiştir ve Hafter’in desteklenmesi gerçekten çok ciddi sorunlara sebebiyet veriyor. Bir an önce az önce isimlerini saydığım devletlerin ve diğer kurum ve kuruluşların bu desteklerinden vazgeçmesi lazım. Çünkü darbeci Hafter desteklenecek bir hükümet veyahut da Libya’yı temsil eden bir kişi veya kurum değil. Niye? Çünkü bunların orada terk ettikten sonra Cufra bölgesini, Sirte bölgesini, Tarhuna bölgesini, ortaya olmadık şeyler çıktı.
Bunlardan en önemlisi de toplu mezarlar çıktı. Şu ana kadar 19 mezardan toplam 200 kişinin katledildiğini gördük, bunları gördük. Oraya bıraktıkları el yapımı patlayıcıları ve mayınları gördük. Bunlardan çocuklar dâhil etkilendiler, onların ölümüne sebebiyet verdiler. Mısır tarafından da bazı açıklamalar yapılıyor, Mısır da bazı tahriklerde bulunuyor. Bunların da Mısır’ın da yaptıkları açıklamalarda çok dikkatli olması lazım. Barışa, ateşkese hizmet etmeyen açıklamalardan kaçınmaları lazım. Aksi halde buradaki sıkıntıların daha da büyüyeceğini hepimizin görmesi lazım.
Mektuba istinaden orada bulunuyoruz
Biz orada tamamen Birleşmiş Milletler tarafından tanınan meşru Milli Mutabakat Hükümeti’nin Başkanı olan Sayın Fayiz Serrac’ın Sayın Cumhurbaşkanımıza yazdığı davet mektubuna istinaden orada bulunuyoruz. Bizim orada bugüne kadar yaptığımız çalışmalar çok açık ve seçik her şeyi ortaya koyuyor. Her zaman her yerde biz Libya’nın toprak bütünlüğünden yanayız, her zaman siyasi birliğin sağlanmasından yanayız ve her zaman her yerde Libya Libyalılarındır diyoruz. Biz orada 500 yıllık kardeşliğimizin, vefamızın bir gereği olarak bu ihtiyaç halinde olan Libyalı kardeşlerimize yardım için bulunuyoruz. Yaptığımız da askeri eğitim işbirliği ve dayanışmadan ibarettir, danışmanlıktan ibarettir.Bunu öncelikle Abu Dabi tarafına sormak lazım, onların bu düşmanlık, bu kasıtları nereden geliyor, bu haset nereden geliyor, bu fitne fesat nereden geliyor, onu onların kendilerine sormak lazım, birincisi. İkincisi, bunlar ateş olsalar cürmü kadar yer yakarlar. Dolayısıyla bunların ister Suriye’de olsun, ister Irak’ta olsun bazı terörist grupları, teröristleri, PKK’yı, DEAŞ’ı, YPG’yi desteklemelerinin hiçbir kıymeti harbiyesi yok.
Bu konuda bizim Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Silahlı Kuvvetlerimizi, siyasi veya diplomatik gücümüzle yapılması gereken neyse bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapacağız. Ve fakat bu Abu Dabi’nin Libya’da yaptıkları var, Suriye’de yaptıkları var. Bunların hepsinin kayıtları tutuluyor. Yeri ve zamanı geldiğinde bunların hepsinin hesabı görülür. Doğru, şimdi buradaki dünyada bildiğiniz gibi çok değişik akımlar var, çok değişik uygulamalar var. Bazı gruplar, bazı kişiler, bazı gruplar, bazı devletler, bazı devletlerin maşası olabiliyor, aracı olabiliyor. Politik anlamda, askeri anlamda onlar araç olarak kullanılabiliyor. Dolayısıyla bu Abu Dabi konusuna da bu şekilde bakmak lazım, kimlere hizmet ettiklerini anlamak lazım, onu değerlendirmek lazım. Aksi halde bizim herhangi bir şekilde fiziki temasımız yok, herhangi bir böyle bir tarihi geçmişimiz yok, olumsuz bir münasebetimiz yok. Bunların kimler adına iş yapıyorlar, onu araştırmak lazım, bakmak lazım. Onların niyetleri olumsuz olabilir, kötü olabilir ama bunların bize etkisinin son derece sınırlı ve kısıtlı olduğunu da hepimizin bilmesi lazım.
İlgili Olarak
Savunma Sanayii ile ilgileniyor.