“Lozan Anlaşması, Ege Denizi’ni silahsız ve iki devletin paydaş kullanımına açık, barışçıl bir deniz haline getirmişti. Dolayısıyla Yunanistan’ın Lozan’ı delen ve statükoyu bozan tutumu Türkiye’ye, Ege’deki adalar üzerindeki egemenliğini sorgulama hakkı vermektedir.”
Müberra Hudoğlu
Ege Denizi’ndeki temel hava sahası problemi Yunanistan’ın hava sahasının 10 mil genişliğinde olduğu iddiaları ile başlar. Uluslararası hukuka göre hava sahası egemenliği karasuları sınırlarında son bulur. Dolayısıyla iki devlet arasındaki hava sahası problemi karasuları problemi ile ilişkilidir.
Bu açıdan iki ülke arasındaki hava sahası probleminin anlaşılması amacıyla, öncelikle Türkiye’nin egemen olduğu hava sahasının anlaşılması sağlanacaktır. İkinci olarak hava sahası probleminin karasuları ile ilişkisinin irdelenmesi, dolayısıyla Türkiye için tüm bunların ne anlama geldiğinin ortaya konması amacıyla problem bu başlıklar altında incelenecektir. Nihayetinde Türkiye’nin son dönemde Mavi Vatan doktrini ile denizlerde kurduğu politik üstünlüğün Yunan taraflarınca hava üstünlüğü kurma amacı üzerinden dengeleme çabası ortaya konarak, Yunanistan’ın hava sahası politikası ve tüm bunların Türkiye için anlamı bütüncül olarak irdelenmiş olunacaktır.
Türkiye’nin Egemen Olduğu Hava Sahasının Anlaşılması
Devletlerin egemen olduğu hava sahası ile egemen olduğu deniz bölgeleri ilişkilidir. Bir devletin egemen olduğu hava sahası; karasularını ve ana karasını kapsar. Havacılık ile ilgili uluslararası düzenlemeleri yapan Chicago Sözleşmesi’nin 1 ve 2. maddelerine göre, devletlerin hava sahası egemenliği, karasularının sınırlarında son bulur.
Ege Denizi’nde Hava Sahası Anlaşmazlığı ve Türkiye için Anlamı çalışmasının tamamı Defence Turk Dergi 16′ncı sayısında.
Çalışmanın tamamını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Ancak bu noktada kavram karmaşası yaşamamakta fayda var. Karasuları; deniz yetki alanları, kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölge gibi son dönemde sıkça söz edilen kavramları karşılamıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin hafızalarda yer eden Mavi Vatan haritası, denizlerdeki kullanım haklarını gösterirken, deniz ve hava sahasındaki egemenlik alanlarını belirtmemekte. Denizlerde devletlerin tıpkı anakara gibi egemenlik hakkının bulunduğu alan yalnızca karasularıdır. Karasuları sınırları ise, uluslararası hukuka göre 12 deniz milini aşmaz. Dolayısıyla karasuları dışında kalan ve kıta sahanlığına dahil olabilen deniz bölgeleri “uluslararası sular” olarak geçer. Uluslararası sular, herhangi bir devletin egemenliği veya yargı yetkisine bağlı bulunmaksızın tüm devletlerin kullanımına açıktır.[I] Buna binaen diğer ülke devletleri gemileri bu bölgelerden geçebilir, askeri tatbikatlar yapabilir.
“Uluslararası sular” aynı zamanda “uluslararası hava sahası” anlamına gelmektedir. Uluslararası hava sahaları da herhangi bir devletin yargı yetkisi altında bulunmaksızın tüm devletlerin kullanımına açıktır. Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere Türkiye ve Yunanistan’ın ulusal hava sahası, karasularında son bulur. Öyleyse, Türkiye ve Yunanistan arasında hava sahası sorunu nedir? Buradaki temel sorun Ege denizinde ada yoğunluğunun Yunanistan lehine olması ve bu adaların birbirlerine ve Türkiye’ye çok yakın olmasından başlar.
İki Ülkenin Karasuları ile İlişkili Hava Sahası Probleminin Anlaşılması
Yunanistan’ın tartışmaya açtığı karasuları problemi, deniz egemenliği belirtmesi ve hava sahasını ilgilendirmesi açısından önemli. Lozan Antlaşması ile Türkiye ve Yunanistan, karasularını 3 mil olarak kabul etti. Böylelikle Ege Denizi’nin yüzde 75’i uluslararası sular; dolayısıyla uluslararası hava sahası oldu. Neticede denizin sıkışık jeolojik yapısı ve adaların savaş sonrası anlaşmalar ile Yunanistan’a bırakılmasının yarattığı dezavantajı indirgemek adına, Lozan ile Ege Denizi’nde bir dengenin kurulmuş olduğunu söylemek mümkündür.
Ancak 1931 yılına gelindiğinde Yunanistan, Lozan ile belirlenmiş 3 deniz mili olan karasularına rağmen, hava sahasını kendi iç hukukunda tek taraflı olarak 10 deniz miline çıkarttı. 1936 yılında ise 3 mil olan karasularını 6 mile yükseltti. Yukarıda da belirtildiği üzere, karasuları “egemenlik alanı” demektir. Dolayısıyla Yunanistan, ulusal kanunu aracılığı ile tek taraflı olarak Ege Denizi’nin yüzde 25’ini egemenliğine katmış oldu.[IIV] Türkiye, Yunanistan’ın hava sahasının 10 mile çıkarılmasının uluslararası ortamda ICAO’ya 1974’te resmi ilanından hemen ertesi yıl itiraz etmiş olmasına karşın, karasularına ancak 28 yıl sonra 6 mile çıkararak tepki vermiştir
Gaziantep Makine Mühendisliği Bölümü öğrencisi. Savunma Sanayii ve Uluslararası İlişkiler Meraklısı