Kökenleri yaklaşık yüz yıl öncesine dayanan sorun, 1992’de Azerbaycan ile Ermenistan’ı savaşa sürükledi. İki ülke, 1994’te biten savaş sonrası sadece ateşkes anlaşması imzaladığı için hâlâ resmen savaş halinde. Bölge o günden bu yana Ermenistan işgali altında.
İşgal Altındaki Topraklar: Dağlık Karabağ
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en temel sorun olarak yıllardır sıcak çatışmaya gebe bir konu. Bugün sadece Karabağ’da değil, çevresindeki yedi rayonda da Ermenistan/Dağlık Karabağ Ermenilerinin işgali sürüyor. Karabağ’ın çevresinde rayon olarak adlandırılan bu bölgelerde yerleşim yok, sadece Ermenistan askerleri bulunuyor.
Çatışmanın Kökenleri
Karabağ üzerindeki çatışma, tarihsel kökenleri bulunsa da, esasen 20. yüzyıl başında Ermeniler ile Azeriler arasında çıkan toprak paylaşımı mücadelesine dayanıyor.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi. 1923’te Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ’da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980’lerin sonuna kadar statüko korundu.
Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985’te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya’nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı.

Uyuşmazlık Süreci: 1988-1992
1998-1992 arası dönem uyuşmazlıklar süreci olarak kabul edilmektedir. Sovyet dönemi öncesinde Ermeniler Dağlık Karabağ’da azınlıkta iken, Sovyet döneminde de gerçekleştirdikleri sürekli göçlerle, 1988’de nüfusun yaklaşık yüzde 75’ini oluşturur hale geldiler.
Sovyetler Birliği içinde Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ’ın Ermeni çoğunluğundaki Parlamentosu, Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti ile birleşme kararı aldı. 1989 yılında, Kremlin, Dağlık Karabağ’ın bu kararını geri çevirip, bölgeyi yeniden Azerbaycan’a bağladı. Sovyetler Birliği’nin dağılmaya başladığı 1991 yılı sonunda, otorite boşluğunu fırsat bilen Ermeniler bu kez de Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını ilân ettiler. Bu durum, Dağlık Karabağ ve Ermenistan ile Azerbaycan arasında silahlı çatışmaların da fitilini ateşlemiş oldu.
Dağlık Karabağ Savaşı: Süreç ve Taraflar
1992 yılında 25 Şubatı, 26 Şubata bağlayan gece Hocalı Katliamı ile savaş başlamıştır. 1993 yılında 28 Ekim-1 Kasım tarihlerinde Ermeni Silahlı Kuvvetleri son olarak Zengilan rayonunu işgal ederek Dağlık Karabağ’ın tamamını ele geçirmiştir.
Dağlık Karabağ, 8 Mayıs 1992’de Ermeniler tarafından işgal edildi. Aynı yıl, 18 Mayıs’ta, Dağlık Karabağ ile Ermenistan’ı ayıran Laçin bölgesi işgal edildi. Ermeni saldırıları 1993’te de devam etti ve Kelbajar, Agdam, Fuzuli, Jabrayil, Gubatlı ve Zangelan gibi, Dağlık Karabağı çevreleyen bölgeler de Ermenilerin eline geçti.
Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan’ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı.1994 yılından bu yana Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20’si Ermeni işgali altında bulunuyor.
Bağımsız Devletler Topluluğu 8 Aralık 1991 tarihinde Rusya Federasyonu, Ukrayna ve Beyaz Rusya arasında imzalanan anlaşma ile kurulmuş devletler topluluğudur. Anlaşma ile Sovyetler Birliği resmen yıkılmış oldu.
Azerbaycan yetkilileri Dağlık Karabağ olaylarında Rusya’nın, Ermenistan’a gizliden destek olduğu görüşündeydiler. Azerbaycan bağımsızlığının ardından BDT’ye katılmama noktasında kararlıydı. Rusya, Azerbaycan’a BDT’ye katılması konusunda farklı yollardan baskı yapıyordu ancak Azerbaycan Parlamentosu’ndan ret kararı çıkıyordu. Azerbaycan’ın bu tutumu karşısında Rusya, Ermenistan’a gizliden verdiği desteği daha açık vermeye başladı.
Haydar Aliyev, 7 Eylül 1993 günü yapmış olduğu açıklamada ülkesinin BDT’ye girmek istediğini açıkça belirtmiştir. Karşılığında Rusya’dan Ermenilere Dağlık Karabağ konusunda baskı yapılmasını istemiştir.
Bişkek Protokolü
5 Mayıs 1994 imzalanan Bişkek Protokolü ile ateşkes sağlanmıştır. Anlaşmayla geniş çaplı saldırı ve operasyonlara son verildi. Bişkek Protokolü’nden itibaren barış arayışları devam etmektedir. Taraflar karşılıklı olarak sıkça ateşkesi ihlal ediyor.
Sonuçta: 30 bin kişi hayatını kaybetti ve binlerce aile yurdunu terk edip mülteci oldu. Azeri kaynaklara göre bu sayı 1 milyon.
Bu süreçte Azerbaycan’ın konumu ”savunma”, Ermenistan “saldırgan” veya “işgalci” olarak nitelendirilmektedir.
Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. Her iki taraftan da birkaç askerin ölmesi ve/veya yaralanması ile sonuçlanan bu tür sınır çatışmaları, Ermeni ve Azeri liderlerinin müzakere masasından sürekli uzlaşmadan kalkmalarının ardından hız kazandı.
2014’ün Ağustos ayında 20 yılın en kanlı çatışmaları yaşandı. Dağlık Karabağ sınırında iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri öldü. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin öldüğünü açıkladı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Minsk Grubu, artan çatışmalar üzerine, Azerbaycan ve Ermenistan arasında kalıcı çözüm için müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısı yaptı.
Son olarak 2016 yılında 1 Nisanı, 2 Nisana bağlayan gece Ermenistan Silahlı Kuvvetleri sınır hattında Azerbaycan birliklerine ve sivil halka saldırdı. Saldırı sonunda Ermeni birlikleri önce geri püskürtüldü daha sonra Azeri birlikler 25 yıl aradan sonra ilk kez toprak kazanımı elde ettiler.
Ermenilerin, Dağlık Karabağ işgal ve sonrasında ki tutumu akıllara II. Dünya Savaşı’nda ki Nazi Almanya’sını getiriyor: işgaller devam ettikçe artan özgüven, daha da saldırganlaşan tavırlar ve barış ve uzlaşıdan kaçınılması.
Hocalı Katliamı (25-26 Şubat 1992)
25 Şubatı-26 Şubata bağlayan kanlı gece…
Hocalı Katliamı, 26 Şubat’ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan Silahlı Kuvvetleri ile Hankendi‘nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366’ncı Rus Motorize Alayı tarafından gerçekleştirilmişti.
Öncelikle 936 km2’lik alana sahip ve 2.605 aileden ibaret 11.356 kişinin yaşadığı Hocalı kenti 26 Şubat günü Rus alayının tanklarından açılan top saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. 26 Şubat 1992’de, 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olma üzere toplam 613 Azerbaycan vatandaşının katledildi.
Ermenistan’ın önceki Devlet Başkanı Serj Azati Sarkisyan(2008-2018), Hocalı katliamını yapan birliklerin 2 komutanından biriydi.
Serj Sarkisyan, İngiliz gazeteci Thomas De Waal ile yaptığı görüşmede Hocalı Katliamı ile alakalı olarak şu sözleri söylemiştir:
“Hocalı’dan önce Azerbaycanlılar, Ermenilerin sivil halka karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu Azerbaycanlılara şaka yapmadığımızı göstermek amacıyla ibret olsun diye yaptık… Olay işte bu…”
Kaçkınlar
10 milyon nüfuslu Azerbaycan’da 1 milyondan fazla göçmen yaşıyor. Yani ülkedeki her 10 kişiden 1’i mülteci konumunda. Azerbaycan’da mültecilere “kaçkın” diyorlar. Ülkedeki kaçkınların sayısı toplam nüfusun yaklaşık yüzde 13’üne denk geliyor. Bu insanlar 20 yıldır tam bir insanlık dramı yaşıyorlar. İçlerinde, yaşlananlar, sakat olanlar, kimsesizler ve işsizler var. Göçmen olarak doğan çocukların sayısı da sürekli artıyor.
Göçmenler genellikle devletin tahsis ettiği sosyal mekânlarda yaşıyorlar. Bu mekânların alt yapıları ise, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için yeterli olmuyor. Azerbaycan toplumunda yoksul kesimin en alt tabakasını oluşturan göçmenlerin en önemli gelir kaynağı devlet yardımlarından oluşuyor.
Arabulucu: Minsk Grubu
Azerbaycan ve Ermenistan’ın Ocak 1992’de o zamanki adıyla Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’na (günümüzde AGİT) üye olmasıyla birlikte Karabağ Sorunu uluslararası boyut kazandı. Arabulucu görevi üstlenen AGİK, 24 Mart 1992’de konuyu araştırmak üzere bölgeye bir heyet gönderilmesini ve Minsk Grubu’nun kurulmasını önerdi. 1994’te resmiyet kazanan Minsk Grubu’nun eşbaşkanlığını Fransa, Rusya ve ABD yapıyor. Grubun diğer üyeleri Türkiye, Almanya, İtalya, Portekiz, Hollanda, Belarus, İsveç ve Finlandiya.
Minsk Grubu, Karabağ Sorunu’nun müzakere yoluyla çözümü amacıyla ikili ve çoklu görüşmeler sürdürüyor, taraflara çözüm önerileri sunuyor. 20 yılda birçok farklı plan müzakere edildi. Çözüm için çok sayıda öneri yapılsa da, henüz somut bir sonuca ulaşılmış değil. Bugün de, sorunların yakın bir gelecekte çözüleceğini söylemek zor.
Dağlık Karabağ’da artık hiç Azerbaycanlı yaşamıyor. Savaşın neden olduğu toplam ölü sayısı 30 bin. Sadece, Ermenilerin 1992 yılında yaptığı Hocalı katliamında 613 kişi öldürülmüş, 487 kişi de sakat bırakılmış. Savaş nedeniyle Azerbaycan’ın uğradığı maddi zarar ise 22 milyar doları buluyor.
Dağlık Karabağ Özelinde Türkiye-Ermenistan ilişkileri
Türkiye, 1993 yılında Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarına yönelik saldırılarının artması ve Kelbecer bölgesinin de işgal edilmesinin ardından Ermenistan ile olan kara sınırını kapatmıştır. Geçen 24 yılı aşkın sürede birçok resmi ve sivil toplum girişimi yaşanmış olmasına rağmen Türkiye ve Ermenistan arasında hala diplomatik ilişki bulunmamaktadır. Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerinin normalleşmesi açısından da kilit bir rol oynuyor.
Türkiye, Dağlık Karabağ üzerindeki Ermeni işgalinin sona ermesini, bir devlet politikası olarak sınırın açılması için şart koşmuştur. Uzun müzakerelerin ardından 10 Ekim 2009’da İsviçre’nin Zürih kentinde, dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Ermeni mevkidaşı Edward Nalbandyan tarafından, “Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında Diplomatik İlişkilerin Kurulmasına Dair Protokol” imzalandı. AGİT Minsk Grubu üyeleri Fransa, Rusya ve ABD’nin dışişleri bakanlarının da katıldığı imza töreni ve sonrasında özellikle Türk yetkililerin, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin kısa sürede normalleşmesini umdukları doğrultusundaki açıklamaları, meselenin halline dair uluslararası kamuoyunda beklentileri yükseltti. Sonraki süreçte protokol Dağlık Karabağ’da yaşanan olaylar nedeniyle askıya alındı.
Hocalı Katliamı’nın 27. Yılı vesilesiyle; Azerbaycan’ın yıllardır işgal altında olan Dağlık Karabağ/Yukarı Karabağ topraklarında ve insanlığın başka büyük bir ayıbını olan Hocalı Katliamı’nda hayatını kaybedenleri şükran ve rahmetle hep anmak dileğiyle..
Kaynakça:
Prof. Dr. İsmail Özçelik “Karabağ Tarihi ve Karabağ’da Ermeni Olayları”
De Waal, Thomas (2003). Black Garden: Armenia and Azerbaijan Through Peace and War. New York University Press, New York and London. .
‘For The Sake of Cross’ – Haçın Hatırı İçin
Ahmet ALEMDAR
Defence Turk
Defence Turk Yayın Koordinatörü. Türk Savunma Sanayii özelinde; savunma teknolojileri, stratejileri ve politikaları araştırmacısı ve takipçisi.