• Gizlilik
  • Koşullar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Dergiye Abone Ol
  • Hesabım

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

ENG
DefenceTurk
TUSAŞ 47 Yaşında!
aselsan
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Genel Haberler
    • Kara Kuvvetleri ve Kara Sistemleri
    • Deniz Kuvvetleri ve Deniz Sistemleri
    • Hava Kuvvetleri & Havacılık ve Uzay Sistemleri
  • Özgün
    • Sistemler ve İncelemeler
    • Yazılar ve Analizler
    • Söyleşiler
  • Ürünler
    • Kara Araçları
    • Deniz Araçları
    • Havacılık ve Uzay Sistemleri
    • Silah Sistemleri
    • Radar ve Elektronik Harp Sistemleri
    • Entegre Güvenlik Sistemleri
    • Muhabere ve Elektronik Sistemler
    • Tedarik ve Ar-Ge Projeleri
  • Ansiklopedi
  • DergilerÜcretsiz Oku
  • Hizmetlerimiz
  • Dergi İçerikleri
  • Fuar Haberleri
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Haberler
    • Genel Haberler
    • Kara Kuvvetleri ve Kara Sistemleri
    • Deniz Kuvvetleri ve Deniz Sistemleri
    • Hava Kuvvetleri & Havacılık ve Uzay Sistemleri
  • Özgün
    • Sistemler ve İncelemeler
    • Yazılar ve Analizler
    • Söyleşiler
  • Ürünler
    • Kara Araçları
    • Deniz Araçları
    • Havacılık ve Uzay Sistemleri
    • Silah Sistemleri
    • Radar ve Elektronik Harp Sistemleri
    • Entegre Güvenlik Sistemleri
    • Muhabere ve Elektronik Sistemler
    • Tedarik ve Ar-Ge Projeleri
  • Ansiklopedi
  • DergilerÜcretsiz Oku
  • Hizmetlerimiz
  • Dergi İçerikleri
  • Fuar Haberleri
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
DefenceTurk

Rusya’nın kara günü: “Örümcek Ağı” Operasyonu

Defence Turk Yazar: Defence Turk
02 Haz 2025 11:10
Kategori: Yazılar ve Analizler
A A
0
Rusya’nın kara günü: “Örümcek Ağı” Operasyonu

Ukrayna Güvenlik Servisi, Rusya’nın stratejik derinliklerinde yer alan ve Ukrayna şehirlerini vuran bombardıman uçaklarına ev sahipliği yapan hava üslerini hedef alan bir saldırı düzenledi.

1 Haziran 2025’te Ukrayna-Rusya savaşının seyrini ve modern harp doktrinlerini derinden sarsan bir olay yaşandı. Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU), Rusya’nın stratejik derinliklerinde yer alan ve Ukrayna şehirlerini vuran bombardıman uçaklarına ev sahipliği yapan birçok hava üssünü hedef alan, eşi benzeri görülmemiş bir saldırı düzenledi. “Örümcek Ağı (Spider Web)” adı verilen bu operasyonda, Rusya topraklarına kamyonlarla gizlice sokulduğu anlaşılan FPV dronlar kullanılarak çok sayıda stratejik savaş uçağının imha edildiği veya hasara uğratıldığı rapor edildi. Saldırının şoku, yalnızca verilen askeri kayıplardan değil, aynı zamanda Rusya’nın savunma ve istihbarat mekanizmalarındaki devasa boşlukları acı bir şekilde ortaya sermesinden kaynaklanıyordu.

Bu tarihi olayın ardından, savunma ve strateji uzmanları Fatih Mehmet Küçük’ün moderatörlüğünde Defence Turk Twitter hesabında yayımlanan “Space” yayınında bir araya gelerek saldırının teknik, stratejik ve politik boyutlarını masaya yatırdı. Panelistler Kadir Doğan (Blitz Teknoloji Yöneticisi), Dr. Muhammet Çağrı Bilir, Fazıl Hızal (Urban Savunma Yöneticisi), Ahmet Arda Şensoy ve Doç. Dr. Emre Koyuncu, olayı “çok başka bir seviye” olarak nitelendirerek, bu saldırının sadece iki ülke arasındaki savaşın dinamiklerini değil, aynı zamanda tüm dünya için asimetrik tehditlerin ve bunlara karşı geliştirilecek savunma konseptlerinin geleceğini de şekillendireceğini vurguladı. Bu makale, panelde yapılan derinlemesine analizleri ve ortaya konan kritik tespitleri detaylı bir şekilde incelemektedir.

https://t.co/JHE7gwMz5x

— Defence Turk (@Defence_Turk) June 1, 2025

Saldırının şoku ve Rusya için anlamı

Panelin açılışında söz alan savunma araştırmacısı Kadir Doğan, saldırıyı ilk gördüğü andan itibaren büyük bir şaşkınlık yaşadığını belirtti. Doğan’a göre bu olay, Rusya’nın savaş boyunca sergilediği zafiyetlerin çok ötesinde, çok katmanlı bir çöküşün resmi. Rusya için “çok kara bir gün” olarak tanımladığı bu hadisede, “İstihbarat zafiyetine mi yanarsın? Orada bu kadar büyük bir üstte bu kadar hava aracının savunmasız olmasına mı yanarsın? Olayın hiçbir şekilde kontrol altına alınamamasına mı yanarsın?” diyerek zafiyetin boyutlarını özetledi. Doğan’a göre bu saldırı, aniden ortaya çıkan bir durum değil, Rusya’nın ihmallerinin “bangır bangır, bas bas bağıra bağıra geldiği” bir sonucuydu. Bu ilk şok ve değerlendirme, panelin genel tonunu belirledi: Bu, basit bir askeri başarıdan çok, bir süper gücün en güvenli kabul ettiği kalelerinin ne kadar kırılgan olabileceğini gösteren, modern savaş tarihinde bir dönüm noktasıydı.

“Klozeti bile uçurabilen kartlar” erişilebilir teknoloji

Paneldeki uzmanlar, saldırının en şaşırtıcı yönlerinden birinin, arkasındaki teknolojinin karmaşıklığı veya erişilmezliği değil, tam tersine herkesin ulaşabileceği sivil kökenli sistemler olması olduğunu vurguladı. Kadir Doğan, saldırıda kullanılan sistemlerin “FPV (First Person View) drone” olarak tabir edilen, operatörün bir gözlük veya ekran aracılığıyla dronun kamerasından canlı görüntü alarak onu yönettiği sistemler olduğunu belirtti. Bu dronların beynini oluşturan otopilot sistemlerinin temelinde ise iki ana bileşen yatmakta:

  • Yazılım: “ArduPilot” adı verilen, tamamen açık kaynak kodlu ve dünya genelinde bir topluluk tarafından sürekli geliştirilen bir otopilot yazılımı,
  • Donanım: Bu yazılımın üzerinde çalıştığı, “Pixhawk” gibi, dünyanın her yerinden kolayca temin edilebilen, farklı üreticilere ait kontrol kartları.

Doğan, bu donanım ve yazılım ikilisinin ne kadar esnek ve kabiliyetli olduğunu bir örnekle açıklamakta: “Sosyal medyada ABD’li bir hobici gördüm. Klozeti bile uçuruyordu adam yani. Bu Pixhawk’la bildiğiniz klozetin yanına iki tane kanat gibi bir şey takmış, motor bağlamış. Yani o derece kabiliyette sistemler.” Bu durum, Ukrayna’nın milyonlarca dolarlık stratejik bombardıman uçaklarını, internetten sipariş edilebilecek parçalarla toplanabilen sistemlerle vurduğu gerçeğini ortaya koymakta.

Bu basit görünümlü sistemlerin etkinliğinin iletişim ve otonomi kabiliyetlerinde gizli olduğunu belirten Doğan, bu dronların çeşitli yöntemlerle hedeflerine ulaştığını değerlendirdi:

  • İkili Veri Bağlantısı: Dronlar, genellikle iki ayrı frekans bandı kullanır. Biri, 2.4 GHz gibi yaygın bantlarda operatörün dronu yönetmesini sağlayan “kontrol linki”; diğeri ise 900 MHz ile 5.8 GHz arasında veya LTE bandında çalışan bir “video linki”dir. Bazı dronların standart mobil telefonlarda olduğu gibi SIM kart takılarak 4G baz istasyonları üzerinden görüntü aktarabildiğini de belirtmekte fayda var.
  • GPS ve Görsel Navigasyon: Teknik analist Emre Koyuncu, saldırıdan sızan bazı video arayüzlerinde “ArduPilot” yazılımının yanı sıra “GPS fix” (GPS sinyali bulundu) ibaresini gördüğünü, bunun da en azından bazı dronların GPS ile taarruz yapmış olabileceği fikrini verdiğini söyledi. Bununla birlikte, GPS sinyalinin karıştırıldığı durumlarda dahi, Skydio gibi modern sistemlerin tamamen “görerek”, yani GPS’e ihtiyaç duymadan otonom olarak seyrüsefer yapabildiği biliniyor.
  • Akıllı Terminal Güdüm: Koyuncu’nun dikkat çektiği bir diğer kritik nokta ise saldırının son anıydı. Ona göre, dronlar hedefe yaklaştıklarında, önceden eğitilmiş yapay zeka ve görüntü işleme algoritmaları sayesinde, uçağın en zayıf ve en çok hasar verebilecekleri noktalarını (örneğin radar küreleri veya motor bölümleri) otonom olarak seçip dalış yapmış olabilirler. Bu, saldırının sadece bir “vur-kaç” değil, akıllı ve hassas bir imha operasyonu olduğunu gösteriyor.

Buna ek olarak Koyuncu, bu operasyonun dünden bugüne planlanmış basit bir saldırı olmadığını, arkasında bir buçuk yıla varan bir hazırlık süreci olduğunu aktardı. Keza Koyuncu, bu saldırının koordine ve fazlandırılmış bir saldırı olduğunu hatta ilk dalgada daha yetenekli dronlar gönderilerek üslerdeki hava savunma sistemlerinin susturulmuş veya doyuma ulaştırılmış olduğunu, ardından daha basit FPV dronlardan oluşan ana sürünün savunmasız kalan ana hedeflere yönlendirilmiş olabileceğini belirtti.

İnsan faktörü

Panelde altı çizilen ancak çoğu zaman göz ardı edilen “insan faktörü”, yani dron operatörünün rolü de konuşuldu. Konuşmacılardan Fazıl Hızal, “bir dron varsa bir operatör var demektir. ve operatör burada çok önemli bir faktör.” ifadeleriyle bu durumu vurgulamıştır. Bu vurgu, savaşın sadece kodlardan, işlemcilerden ve motorlardan ibaret olmadığını, teknolojinin başarısının onu kullanan insanın yeteneğine, soğukkanlılığına ve eğitimine ne kadar bağlı olduğunu göstermektedir. Hızal, bu tür FPV taarruzlarının hepsinin başarılı olmadığını ve operatör yeteneğinin sonucu doğrudan etkilediğini belirterek, teknolojinin tek başına zafere giden bir yol olmadığını hatırlatmaktadır.

(Görsel: Sofiia Gatilova)

Bu saldırının karmaşıklığı, operatör boyutunda daha da belirginleşiyor. Hızal, saldırıda her bir dronun muhtemelen bağımsız operatörler tarafından uçurulduğunu düşündüğünü ifade etti. Bu senaryo, onlarca operatörün aynı anda, mutlak bir gizlilik içinde ve mükemmel bir koordinasyonla hareket etmesini gerektiren devasa bir operasyonel zorluğa işaret etmektedir. Keza bu durum, saldırının sadece bir teknoloji gösterisi değil, aynı zamanda son derece yetenekli ve disiplinli bir insan gücünün başarısı olduğunu da ortaya koymuştur. Emre Koyuncu’nun dronların terminal aşamada yapay zeka ile hassas noktalara yönlendirilmiş olabileceği teorisi ise bu insan faktörünü tamamlayan bir unsur olarak görülebilir. Yani operatör, dronu hedefe yaklaştırırken yapay zeka son vuruştaki hassasiyeti sağlayarak insan-makine iş birliğinin en etkin örneklerinden birini sergilemiş olabilir.

Zafiyetin katmanları: İstihbarat, savunma ve rehavet

Paneldeki tüm uzmanlar, olayın Rusya açısından bir hava savunma sistemi yetersizliğinden çok daha derin, çok katmanlı bir başarısızlık olduğu konusunda birleşti. Saldırının en bariz göstergesi, Rus elektronik harp (EH) sistemlerinin tamamen sessiz kalmasıydı. Kadir Doğan ve Fazıl Hızal, bu durumu şöyle açıkladı:

  • RF Karıştırmanın Yokluğu: Kritik askeri üslerin çevresinde, sivil dronların bile uçmasını engellemek için sürekli olarak radyo frekans (RF) karıştırması (jamming) uygulanması standart bir prosedürdür. Görüntülerin başarılı bir şekilde dışarıya aktarılabilmiş olması, bu önlemin alınmadığının kesin bir kanıtıdır. Kadir Doğan, “Ankara’da mesela bizim kritik tesislerin yakınlarında telefonlar çekmiyor. Tesislerin çevresinde sürekli bir bastırma uygulanıyor.” diyerek Türkiye’deki standart uygulamayla bir karşılaştırma yaptı.
  • Tespit Sistemlerinin Eksikliği: Kadir Doğan, bu tür üslerde 5 km mesafeden küçük bir DJI Mavic dronunu bile bir kuştan ayırt edebilecek drone tespit radarlarının bulunması gerektiğini belirtti. Rusların en temel tespit adımını bile atlayarak “imhayı geçtim, tespit bile edememiş” olmaları, zafiyetin ne kadar temel düzeyde olduğunu göstermekte. Bu radarların birkaç milyon dolarlık büyük sistemlere kıyasla 100 bin dolar bandında, nispeten ucuz sistemler olması, bunların tamamının cepheye kaydırıldığı tezini de zayıflatmaktadır.

Moderatör Fatih Mehmet Küçük ise tartışmaya fiziki bir boyut ekledi. Küçük’e göre milyonlarca dolarlık stratejik uçakların açıkta, hiçbir koruma olmadan park edilmiş olması, en temel savunma mekanizmalarının dahi ihmal edildiğini göstermekte. Küçük, “Biz F-16’larımız için birçok bölgede koruganlı hangarlara sahibiz. Bu hangarı delmek için, eğer kapısı kapalıysa, FPV drone mühimmatı yetmiyor. SDB gibi, 200 kg, 100 kg bomba atman gerekiyor.” diyerek, basit bir hangarın bile saldırıyı ne kadar zorlaştıracağını ve Ukrayna’yı çok daha pahalı ve karmaşık mühimmatlar kullanmaya iteceğini açıkladı. Rusya’nın bu temel önlemi almaması, “uçakların üzerine lastikler koyduğunu” gördüğümüz bir ortamda, büyük bir ihmalkârlık olarak görülmekte.

Konuşmacılardan Arda Şensoy ise bu teknik ve fiziki zafiyetlerin arkasındaki psikolojik ve politik nedeni “rehavet” olarak tanımladı. Şensoy’a göre Ruslar, “hem politik olarak hem de askeri olarak lehlerine dönmüş durumun rehavetine kapılmış olabilirler”. Cephedeki görece kazanımlar ve özellikle Trump yönetiminin başlangıçta savaşı sahiplenmeyen ve ABD yardımını kesme sinyalleri veren tutumu, Rusya’da bir sahte güvenlik ve rahatlama hissi yaratmış olabilir. Bu rehavet, en temel güvenlik protokollerinin bile göz ardı edilmesine yol açmış görünmektedir.

Saldırının arkasındaki Trump politikaları

Panelin strateji odaklı konuşmacıları Çağrı Bilir ve Arda Şensoy, saldırının zamanlamasını ve niteliğini tesadüfi bulmayarak, bunu doğrudan ABD’nin ve özellikle Başkan Trump’ın Ukrayna politikalarındaki dramatik değişimle ilişkilendirdi. Çağrı Bilir, Trump’ın “savaşı 24 saatte bitirme” vaadiyle yola çıktığını ancak bunu yaparken büyük bir stratejik hata yaptığını savundu. Trump, bir yandan Ukrayna’ya silah yardımını keserek Zelensky’yi savunmasız bırakma ve ateşkese zorlama tehdidinde bulunurken, diğer yandan Putin’e Rus ekonomisinin yeniden uluslararası sisteme entegrasyonu gibi “havuçlar” sunuyordu. Bilir’e göre bu, “Putin’in savaşması için belki de gerekli şartları hazırlarken, hazırlayacağını söylerken Putin’in geri adım atmasını beklemek” gibi bir tutarsızlık yarattı ve Putin’i müzakere masasına getirmek yerine onu daha da cesaretlendirdi.

Bu noktada, Ukrayna’nın bu cüretkâr saldırısı, Trump yönetiminin Putin’i ateşkese zorlamak için bir “el yükseltmesi” ve “diş göstermesi” olarak yorumlandı. Arda Şensoy ise Trump’ın son zamanlarda söylemini değiştirerek Putin’in “barış istemiyor gibi davrandığını” ve “ateşle oynuyor” dediğini hatırlattı. Keza uzmanlar bu saldırıyı Rusya’nın “canının acıması” ve sahadaki ilerlemesinin durdurulabileceğini anlaması için gerekli olan bir hamle olarak görmekte. Bu kapsamda Çağrı Bilir, “Ukrayna’ya silah vermek mi? İstihbarat desteği mi? Para yardımı mı?” diyerek Trump’ın Putin’i zorlayıcı tedbirler alması gerektiğini, bu saldırının da bu yolda atılmış bir adım olduğunu belirtmekte.

Panelde, özellikle Çağrı Bilir tarafından, tehdidi durdurmanın tek yolunun teknik önlemler olmadığı, politik ve stratejik caydırıcılığın da en az o kadar önemli olduğu vurgulandı. Bu kapsamda savunma sistemlerinin hiçbir zaman %100 koruma sağlayamayacağı gerçeği karşısında devletler, saldırganı saldırı yapmaktan caydıracak politik ve askeri stratejiler geliştirmek zorundadır.

Tehdidin yeni lojistiği

Dron tehdidi, sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik bir asimetri ve kontrol edilemeyen bir lojistik sorunudur. Panelistler, bu yeni tehdit vektörünün ekonomik ve tedarik zinciri boyutlarını detaylıca ele aldı.

  • Ekonomik Savaş Boyutu: Fazıl Hızal, düşmanın size sadece askeri kayıp verdirmek zorunda olmadığını vurguladı. “Yarın bir baraja veyahut da bir enerji santraline veyahut da başka bir elektrik dağıtım hattına böyle bir saldırı olsa ne yapacaktık?” diye sorarak, birkaç yüz dolarlık bir dron saldırısının milyonlarca dolarlık ekonomik zarara ve toplumsal kaosa yol açabileceğine dikkat çekti. Yani bu tarz saldırılar, savaşın maliyetini ve hedeflerini geleneksel askeri paradigmanın dışına taşıyor.
  • Çin Faktörü ve “Demonte Tehdit”: Emre Koyuncu, tehdidin lojistiğindeki en büyük ve en yeni zorluğun Çin kaynaklı olduğunu belirtti. Çin’in, ABD ile olan ticari gerilimler sonrası, 30 dakikadan fazla uçan dronlar gibi stratejik ürünlerin satışını kısıtladığını söyledi. Ancak bu durum, tehdidi ortadan kaldırmak yerine daha da kontrolsüz hale getirmiştir. Koyuncu’ya göre Çinli firmalar artık bütünleşik dron sistemleri yerine motor, pervane, işlemci gibi parçaları ayrı ayrı ihraç etmeye yönelmiştir. Gümrüklerde bu parçaların takibi neredeyse imkansızdır. En çarpıcı örnek ise Çinli firmaların Türk şirketlerine yaptığı tekliftir: “Biz buradan demonte olarak parça parça yollayalım. Siz bunları oralarda birleştirin. Bizim müşterilerimize yollayın.”. Bu, tehdidin küresel tedarik zincirleri üzerinden nasıl yayıldığının ve kontrolünün ne kadar zorlaştığının en somut kanıtıdır.

Dron karşı tedbirlerinin acı gerçeği

Panelistler, bu saldırının sadece Rusya’nın zafiyetini değil, aynı zamanda dünya genelinde dron tehdidine karşı henüz olgunlaşmış bir çözüm olmamasının da altını çizdi.

  • Evrensel Bir Çözüm Yok: Fazıl Hızal, “drone diye bir tehdit var ve buna karşı bir hava savunma katmanımız yok. Kimsenin yok açıkçası.” diyerek durumu özetledi. Emre Koyuncu da ABD’nin en büyük savunma şirketlerini bir araya getirdiği Haziran 2024 tarihli testlerde bile tatmin edici bir sonuç alınamadığını, yöneticilerin “çok katmanlı çözümlerin geliştirilmesi gerektiği” yönünde demeçler verdiğini belirtti. Sonuç olarak uzmanlar, Dünya’da bu işi %100 çözdüğünü iddia eden bir sistemin henüz mevcut olmadığı konusunda hem fikir.
  • Maliyet-Etkinlik Kabusu: En büyük sorunlardan biri ise asimetri. Fazıl Hızal’ın belirttiği gibi, 500 dolarlık bir drona karşı 20-30 bin dolarlık mühimmat kullanan milyon dolarlık bir savunma sistemi kurmak sürdürülebilir değildir. Bu durum, düşmanın çok düşük bir maliyetle çok büyük bir ekonomik ve askeri zarara yol açmasına neden olur.
  • Tez ve Antitez Döngüsü: Savunma teknolojisindeki her adım, yeni bir saldırı tekniğini doğurur. Kadir Doğan’ın “tez ve antitez noktasına geliyor iş” dediği gibi, bir radar kurduğunuzda (tez), bu radarın yaydığı sinyal bu kez anti-radyasyon başlıklı dronlar için bir hedef haline gelir (antitez). Bu sürekli döngü, kalıcı bir çözüm bulmayı zorlaştırımaktadır.

Türkiye’nin perspektifi

Panelin son bölümünde bu olaydan Türkiye’nin çıkarması gereken dersler ve mevcut durumu değerlendirildi.

  • Türkiye’nin Güçlü Yanları: Fazıl Hızal, Türkiye’nin sınır ötesinde bu tehditle uzun zamandır yaşadığını ve özellikle elektronik harp (EH) ve RF karıştırma alanında dünyadaki en hazırlıklı ülkelerden biri olduğunu vurguladı. Türkiye’nin hassas bölgelerinde bu tür bir saldırının gerçekleşme ihtimalinin çok düşük olduğu, çünkü “sürekli bir uygulama yapıldığı” belirtildi.
  • Türkiye’nin Karşılaştığı Daha Zorlu Tehdit: Panelistler, Türkiye’nin karşılaştığı tehdidin bir sonraki seviye olduğunu belirtti. Özellikle terör örgütleri tarafından kullanılan ve RF karıştırıcılardan etkilenmeyen fiber optik kablolu (kablolu) dronlar, Türkiye için daha büyük ve çözümü daha zor bir sorun teşkil etmektedir. Fazıl Hızal, bu kablolu dronlara karşı dünyada somut çözümü olan sadece iki veya üç ülke/firma olduğunu söyledi.
  • Yapılması Gerekenler: Türkiye’nin rehavete kapılmaması gerektiği vurgulandı. Çalışmaların, ucuz, esnek, mobil ve katmanlı savunma sistemleri üzerine yoğunlaşması gerektiği belirtildi. Özellikle 1 kilometrenin altındaki mesafelerde, piyadenin kullanabileceği kinetik (hard-kill) çözümler konusunda hala tam anlamıyla oturmuş bir çözüm olmadığı ve çalışmaların devam ettiği ifade edildi.

Sonuç

Uzmanların katıldığı panel, Ukrayna’nın “Örümcek Ağı” operasyonunun, savaşın kurallarını yeniden yazan tarihi bir an olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Bu saldırı; erişilebilir sivil teknolojilerin doğru bir strateji ve istihbaratla ne kadar yıkıcı olabileceğini, en güçlü devletlerin bile rehavete kapıldığında ne kadar savunmasız kalabileceğini ve modern savaşın artık sadece cephe hatlarında değil, en korunaklı sayılan stratejik derinliklerde de yaşandığını kanıtladı. Panelistlerin ortak görüşü, bu olayın tüm dünya ordularını, özellikle de Türkiye’yi, asimetrik tehditlere karşı savunma doktrinlerini temelden gözden geçirmeye, maliyet etkin, katmanlı ve esnek çözümler üretmeye zorlayacağı yönündedir. Dron ve anti-dron arasındaki bu bitmeyen satranç oyunu, geleceğin çatışmalarını şekillendirmeye devam edecektir.

Hasar gören Rus uçaklarının SAR uydusu ile çekilmiş görüntüsü
Defence Turk

Defence Turk; güvenlik güçleri personeline, savunma sanayii kurum ve kuruluşları ile araştırmacılara savunma ve güvenlik alanında bilgi ve haber takibi hizmeti sağlamaya adanmış bir platformdur.

Etiketler: Örümcek Ağı operasyonuRusyaukraynaUkrayna rusya savaşı
Önceki Haber

ASELSAN NATO’nun hava savunma programına katılıyor

Sonraki Haber

Anduril ve Meta’dan ABD Ordusu için iş birliği

İlgili Yazılar

Türk Deniz Kuvvetleri’nin son üç yılı
Yazılar ve Analizler

Türk Deniz Kuvvetleri’nin son üç yılı

1 ay önce
Türkiye 2 yılda 1000’den fazla zırhlı araç teslim etti
Yazılar ve Analizler

Türkiye 2 yılda 1000’den fazla zırhlı araç teslim etti

3 ay önce
Yazılar ve Analizler

SIPRI 2024 Uluslararası Silah Transferi Eğilimleri Raporu Yayınlandı!

3 ay önce
“Özgür” Suriye’nin Güvenliğinde Türkiye’nin Rolü
Yazılar ve Analizler

“Özgür” Suriye’nin Güvenliğinde Türkiye’nin Rolü

6 ay önce
Giyilebilir Akıllı Dünya: Yüzükten Gözlüğe, Bileklikten Teknolojiye
Yazılar ve Analizler

Giyilebilir Akıllı Dünya: Yüzükten Gözlüğe, Bileklikten Teknolojiye

9 ay önce
17'nci Uluslarası Savunma Sanayii Fuar Organizatörü: KFA Fuarcılık
Yazılar ve Analizler

Yepyeni konseptiyle IDEF 2025 geliyor!

10 ay önce
Sonraki Haber
Anduril ve Meta’dan ABD Ordusu için iş birliği

Anduril ve Meta'dan ABD Ordusu için iş birliği

Lütfen yorum yapmak için giriş yapın

Google Haberler

Bültene Abone Ol!

İlginizi Çekebilir

Azerbaycan JF-17 savaş uçaklarını teslim alıyor!
Haberler

Azerbaycan’dan JF-17 savaş uçağı tedariki

6 Haziran 2025
Çin’den hibrit motorlu tank
Haberler

Çin’den hibrit motorlu tank

9 Haziran 2025

Ulusal Savunmanın Medyadaki Güçlü Sesi

@ 2021 Defence Turk. Tüm hakları saklıdır.

Ulusal Savunmanın Medyadaki Güçlü Sesi

  • ENG
  • Hesabım
  • Hizmetlerimiz
  • Dergi İçerikleri
  • Özgün Yazılar
  • Savunma Sanayii Ansiklopedisi
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Dergiye Abone Ol
  • Dergiler
  • ENG
  • Hesabım
  • Hizmetlerimiz
  • Dergi İçerikleri
  • Özgün Yazılar
  • Savunma Sanayii Ansiklopedisi
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Dergiye Abone Ol
  • Dergiler
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Giriş
  • Sepet
  • ENG
  • Hesabım
  • Hizmetlerimiz
  • Dergi İçerikleri
  • Özgün Yazılar
  • Savunma Sanayii Ansiklopedisi
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Dergiye Abone Ol
  • Dergiler

© 2020 Tüm hakları saklıdır.
DefenceTurk

Tekrar Hoşgeldiniz!

Lütfen hesap bilgilerinizi girin

Şifrenizi mi unuttunuz?

Parolanızı kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen e-posta adresi veya kullanıcı adı girin.

Giriş

OTP Verification

OTP Verification


< Geri

Defence Turk'ün Yeni Hizmetleri

Defence Turk sektöre yönelik yeni hizmetlerini sunar. Profesyonel ekibimiz sorunlarınıza çözümler üretmek için yanınızda!

Hizmetleri Keşfedin