CERN’e ihracatı ile tanıdığımız ve IT-telekom sektörünün başarılı firmalarından SAMM Teknoloji Genel Müdürü Mustafa Akşit, Defence Turk’ün sorularını yanıtladı.
“Yalnızca üniversite-sanayi değil, insanımız bir araya gelip, takım çalışması yapabilirse neler yapabileceğini tüm dünyaya göstermeyi hedefledik. Gelişmiş ülkeler, bunu bu tür iş birliktelikleri ile başardılar. Kimse tek başına bir şey yapamaz. Kaliteli bir ekip ve dayanışma olması lazım.”
Defence Turk: Öncelikle SAMM Teknoloji’yi tanımak adına bize bilgi verir misiniz?
Mustafa Akşit: SAMM Teknoloji, 2003 yılında dört mühendis arkadaş tarafından kurulmuş bir teknoloji şirketidir. Distribütör olarak başladığımız ticari hayatımıza mühendisliğin verdiği üretme arzusu ile 2-3 yıl içinde üretime başladık. Şu an 60’ı mühendis 300’e yakın çalışanımız Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu 2 modern üretim tesisimiz ve AR-GE merkezi ile IT ve telekom sektörlerinin lider firmalarından birisidir.
Defence Turk: CERN ile imzaladığınız sözleşme kapsamı nedir? Maliyet ve ürün olarak açıklar mısınız?
Mustafa Akşit: Bu ihalenin bir bütçe rakamı var ama daha çok günlük, haftalık veya aylık acil ihtiyaçları karşılamak üzere yapılmış bir ihale. Yani 3+4 yıl boyunca ihtiyaç olan ürünleri bize sipariş edecekler ve biz onların talep ettikleri süre içerisinde üretip göndermeye çalışacağız. Sözleşme bedelini belirtmemiz uygun olmayabilir ama Türkiye’de CERN’le yapılan 3 büyük sözleşmeden birisi olduğunu biliyoruz.
Sürekli bir şekilde CERN ile irtibatta olacağız, kendi AR-GE merkezimizde geliştirdiğimiz ürünleri de test etmelerini sağlayacağız. Ayrıca, üretimler için bazı hammaddeler de CERN’den bize gelecek. Ancak, gümrüğe takılması gibi bir sorun varmış, 2016 yılında bu sözleşmeye imza attığımız hâlde, gümrüklere bildirilmediği için bazı zorluklar yaşanmış. Bürokratik bir sorun. Hâlâ da bir çözüm bulunmadığı söylendi bize CERN yetkilileri tarafından. Konu Gümrük ile Ticaret, Sanayi ve Teknoloji ve Ulaştırma Bakanlıkları arasında çözülmeyi bekliyormuş. Umarız biz başlamadan bir çözüm bulunur.
Defence Turk: Satışı onaylanan fiber optik kabloların özellikleri nedir? Nerelerde kullanılabilirler?
Mustafa Akşit: Bu ürünler SAMM’ın ana iş kolu olan fiber optik bağlantı aksesuarlarıdır. SAMM’ın bilgi birikimi fiber optik pasif ürünler üzerine olup, telekom operatörleri, ekipman sağlayıcıları ve kablolar ile bağlantı kurulmasını sağlıyoruz. Yani, sektörde en küçük bileşen olsak da, operatör, kablocu, ekipman sağlayıcısı ve taahhüt işi yapan firmaların hepsinin iş kapsamını iyi bilmek ve ihtiyacına cevap vermemiz gerekiyor.
Bu ürünler de dünyada daha çok veri merkezleri, sistem salonları, antene kadar fiber (FTTA 3G, 4G, 5G), evlere kadar fiber (FTTH) gibi uygulamalarda ekipmandan verinin ilgili yere düzenli ve en az kayıpla aktarılmasını sağlıyor. CERN’de bu kabloları çok yüksek çözünürlüklü fotoğrafları aktarmada ve genel amaçlı olarak kendi LAN ve WAN ağlarında kullanacak. Tabii ki CERN aynı zamanda büyük bir laboratuvar ve deneylerinde öngörülmeyen bir talep olduğunda da, bizler elimizden geldiğince teknik bilgi ve üretim kapasitemizle destek olmaya çalışacağız. Bu ihalenin zaten bizi en çok cezbeden kısmı ise CERN ile 7 yıl boyunca birlikte iş yapma şansı yakalamaktır.
Kendimize, ülkemize ve CERN’e büyük katkı yapacağımızdan hiç şüphem yok.
Defence Turk: CERN ile imzaladığınız satış sözleşmesi için ihale sürecinde Türkiye ile CERN Ortak Üyelik Anlaşması’nın ne gibi faydalarını gördünüz? CERN’de bu sürece SAMM Teknoloji olarak nerede nasıl dahil oldunuz?
Mustafa Akşit: İlk olarak, bizim de ortağı olduğumuz KOCAELİ SAVUNMA A.Ş Genel Müdürü Sn. Murat Erhan, CERN Türkiye temsilcisi Sayın Hakan Kızıltoprak ile bizleri tanıştırdı. 2019 yılı sonlarına doğru CERN’e Hakan Bey’le birlikte bir ziyaret gerçekleştirdik. Oradaki ilgili birimlerle teknik ve ticari görüşmeler yaptık sonrasında ihaleye mutlaka katılmamız gerektiğini anladık.
CERN’e üye ülkelerin bir bütçesi var, hangi ülke ne kadar katkıda bulunuyor ve ne kadar ürün satıyor gibi bir ölçüt var. Türkiye ise katkısına göre daha az satış yapan ülkeler kategorisinde, bunun da ihalenin en son fiyat aşamasında bir katkısı var ama biz o aşamaya kalmadık.
Defence Turk: İlgili sözleşmenin ihale sürecinde dünyadan ve Türkiye’den kaç firma vardı?
Mustafa Akşit: İlk aşamada kaç firma olduğunu tam bilmiyoruz ama sanırım her katılımcı ülkeden doğrudan veya dolaylı katılım vardı diye biliyoruz. Ancak kısa listede 7 firma vardı. Türkiye’den ise bir tek SAMM Teknoloji vardı, çünkü istedikleri portföyü bizzat üretimini yapan tek firmayız. İthal veya fason üretilen ürünler, ya da distribütörden alınan ürünlerle ilgili formları doldurmak çok zor ve muhtemelen ihaleye davet de edilmezler. Doğrudan üretici ve üst düzey bir laboratuvarı olan firmalar ile temasta olmak istiyorlar ve tüm formlar da buna göre hazırlanıyor. En azından bu ihale için bu şekildeydi.
Defence Turk: CERN’e ilave olarak yurt dışında ve yurt içinde hangi kurum/kuruluşlarda firmanızın ürünlerinin kullanımını görüyoruz?
Mustafa Akşit: Biz Türkiye’de (kendimize göre) büyük yatırımlar yaptık. Ürün portföyümüzü ve ARGE’mizi buna göre kurduk. 2020 yılında tamamen ihracata yönelecektik ama pandemi dolayısı ile büyük aksamalar oldu.
Yoğun emek gerektiren bir üretimimiz var, personel maliyetlerimiz artık dayanılmaz boyuta gelmişti ama personel azaltmak yerine kar etmemeyi etik olarak daha uygun bulduk. Geçen yıl pandemi ve zorlukları nedeniyle yurt dışı pazar ile ilgilenmek biraz ikinci planda kaldı.
Türkiye’deki müşterilerimiz de, Uzak Doğu’dan ithalat zorlaştığı için tüm siparişlerini biz teslim edip, malzeme sorunu yaşatmamamıza rağmen bu yıl da önümüze Uzak Doğu fiyatlarını koyup, bunun altında bir fiyat verirseniz işi alabilirsiniz dediler. Yani üretim açısından, “yerli-milli söylemleri” ile gerçekte olan bazen farklı olabiliyor.
Durumdan şikâyet etsek de, bu da bizim için ihracat yapma konusunda bir fırsat aslında.
Tüm bu nedenlerle, biz de yönümüzü yurt dışı pazara döndürdük, yurt dışında en çok İsviçre’ye ihracat yapıyorduk, bunu CERN ile daha da üst noktalara getirip Avrupa’dan başlayarak tüm dünyaya hitap eden ürünler üreteceğiz.
Defence Turk: CERN ile iş birliği konusu Türkiye’de 2016’dan beri gündemde. İlgili ihale süreçleri nasıl işliyor? Uyulması gereken protokoller neler?
Mustafa Akşit: İhale süresi içerisinde ilk olarak kalite belgeleri, izlenebilirlik, kapasite ve referanslar etkili oluyor. SAMM Teknoloji’nin 20 yıla yakın AR-GE ve ürün bilgisi, geliştirdiği ve kullandığı yazılımlar sadece Türkiye’de değil dünya ölçüsünde bile çok üst düzeyde bulundu. Fabrika kabulü için COVİD dolayısıyla seyahat edilemedi, onun yerine sanal bir tur düzenledik sanki fabrikadaymış gibi detay sorulara yanıt verdik.
Teknik şartname çok detaylı olarak hazırlanmış ve ilgili yanıtların tatmin edici düzeyde hazırlanması ve sonraki sorulara hazırlıklı olunması gerekiyor.
CERN’deki ihale ekibi, her türlü detaya hâkim bir ekip olduğu için bizim ne üreteceğimizi çapraz sorularla teyit etmeden bir sonraki aşamaya geçmiyorlar. Bu sorular esnasında, SAMM AR-GE ve üretim ekibi şeffaf bir biçimde yapılabilecekleri ve yapılamayacakları anlattığımızda, bilgi seviyemize de saygı duyduklarını açıkça ifade ettiler.
Daha sonra prototip aşamasına geçtik ve istedikleri prototipleri üretip, bağımsız kuruluşlardan test sertifikalarını gönderdik. Aralık 2020’ye gelmeden önce de kısa listeye girdiğimizi ve fiyat karşılaştırması yapacaklarını söylediler.
Yani ne çok düşük ne de çok yüksek bir fiyat olduğunu anlıyoruz ki, bir liste gönderip birim fiyatlarını bir kez daha kontrol etmemizi istediler. Yılbaşından önce de ihaleyi kazandığımızı ve sözleşme aşamasına geçtiğimizi bildirdiler. Yılbaşından sonra sözleşmeyi imzaladık, şu an detay dokümantasyon yapılıyor. Doküman yönetim sistemimiz aracılığı ile dokümanları onlara onaya gönderip, düzeltmeleri yapıp nihai katalog oluşturulmuş olacak.
Bunların tamamlanmasına müteakip de, sanırım Temmuz gibi ilk sevkiyatlara başlayacağız.
Defence Turk: Fiber Optik Tabanlı Akustik Algılayıcı Sistemin (FOTAS) nasıl işlediğini anlatır mısınız? Koruma işlevini hangi sistemlere entegre olarak nasıl sağlıyor? FOTAS ile edindiğiniz kabiliyetleriniz neler?
Mustafa Akşit: Fiber optik içerisinden iletilen ışık, çevresel etkilerle faz değiştirmektedir. Yani sıcaklık, gerginlik veya araç geçişi, insan yürümesi, kazı gibi akustik faktörler de ışığın cam içindeki seyahatinde geriye doğru “bu bilgiyi” taşıyan bir yansıma oluşturmaktadır.
Bu yansıma özel bir optik ve elektronik donanım ile algılanmakta ve gelen sinyal de yapay zekâ ve sinyal işleme ile tasnif edilmektedir. Bu tasniften sonra bir aracın geçişi, yürüme, koşma, elle veya makine kazısı sisteme öğretilerek, kablo yakınındaki tehdidin ne olduğu güvenlik personeline haber verilmektedir. Sistem tek başına çalışabildiği gibi kapalı devre kameralar da entegre edilerek, kamera tehdidin olduğu yöne dönebilmektedir. Bu bağlamda dünyaca bilenen büyük bir kamera üreticisi firmanın sistemine entegre olan ilk firma olduk. Şu anda kendi kamera sistemlerinin yanı sıra bizim ürünlerimizi de müşterilerine önermektedirler.
Bunun dünyada çok uygulama alanları var, petrol boru hatları, ülkeler arası sınırlar, hapishaneler, havalimanları, telekom operatörleri gibi. Fiber optik algılama konusunda 2015 yılından beri çalışıyoruz. Bu konuda dünyanın en iyi ürünlerini sunan firma olma arzusundayız.
Ayrıca, fiber optik yukarıda bahsettiğim gibi sıcaklık ve yangını da algılayabiliyor, bu yıl sıcaklık ve yangın algılayan sistem üzerinde de çalışmaya başladık.
Defence Turk: FOTAS’ın kritik tesislerde şu an kameralarla birlikte çalıştığını biliyoruz. Kritik tesislerde yoğun kullanımını gördüğümüz hafif keşif ve gözetleme radarlarıyla entegre çalışmaya yönelik bir çalışmanız var mı? Varsa potansiyel iş birlikçileriniz olarak hangi kurumları görüyorsunuz?
Mustafa Akşit: Biz daha çok sivil amaçlı olarak geliştirdik bu ürünü, projedeki ortağımız TÜBİTAK BİLGEM olup, askeri konularla onların ilgilenmesinin daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Bizim için savunma sanayii çok zor; çünkü bilmediğimiz bir sektör, nasıl alım yapıyorlar nasıl bir ihale süreci işliyor tam anlayamadık geçen 3-5 sene içerisinde. Bir de bu işler için Ankara’da olmak gerekiyor, bu maliyete katlanmak yerine ihracat pazarına yönelmeyi tercih ettik.
Askeri olarak da bize gelen her türlü “millileştirme” çabasına bir karşılık beklemeden destek olduk. Fiber optik kablo ve aksesuarları konusunda iddialıyız, bize bazı kuvvet komutanlıklardan veya vakıf şirketlerinden gelen talepleri bir karşılık beklemeden yerine getirmeye devam ediyoruz.
Radarla entegrasyon konusunda henüz bir talep almadık ama gelirse, onu da hızlı bir biçimde yapabiliriz.
Defence Turk: Bilişim Vadisi’nin güvenlik sisteminde de yer aldığınızı biliyoruz. Bu kapsamda SAMM Teknoloji ne tür işleri kiminle yapıyor? Şu an hangi aşamadasınız?
Mustafa Akşit: Bilişim Vadisi’nde, fiber optik kablo, tüm bağlantı aksesuarları ve FOTAS Çit versiyonu SAMM tarafından üretildi, tüm montajlar referans ve önemli proje olduğu için SAMM tarafından yapıldı. Seçtikleri kamera sistemine yine SAMM mühendisleri tarafından entegre edildi. Burada sözleşmeyi yapan ana yüklenici firma ile çalıştık, TÜBİTAK BİLGEM, yüklenici firma ve biz ortak kararla “en iyisini” yapmak için elimizden geleni yapma kararı almıştık. Şu anda sistemin kurulumu tamamlanmış ve çalışır durumda. Bize bu fırsatı verdikleri için Mahrek firması ve Bilişim Vadisi yöneticilerine çok teşekkür ederiz.
Defence Turk: Yurt içinde ve yurt dışında yüklenicisi/destekçisi olduğunuz ve olmayı planladığınız/hedeflediğiniz projeler var mı?
Mustafa Akşit: Almanya ve İngiltere ofisimizi açmıştık ama pandemi dolayısıyla proje müdürü arkadaşımız Almanya’ya gecikmeli taşınmak durumunda kaldı. Mayıs itibariyle de SAMM GmbH faaliyete başlamış oldu. Bundan sonra gelişme bölgesi olarak Avrupa’yı hedefledik.
Türkiye’de NETAŞ’ın önderlik ettiği bir AR-GE konsorsiyumu içerisinde yer alıyoruz, akıllı şehirler ile ilgili olarak çalışmaya devam edeceğiz. Ayrıca, Boğaziçi Teknopark‘ta TÜBİTAK çağrısı ile kurulmuş olan İNSİGMA firmasına sanayici ortak olarak iştirak ettik, Kocaeli Savunma A.Ş’ye ise yine Kocaelili 64 saygın kuruluş gibi ortak olduk, bu tür iş birlikteliklerine her zaman açığız ve gerçekten çok önemsiyoruz.
Ayrıca bir AR-GE merkezi olarak Avrupa’da açılan çağrılara konumuzla uyuşuyorsa yer almaya özen gösteriyoruz.
Defence Turk: İş birliğinde olduğunuz üniversiteler bulunuyor mu? Üniversite-sanayi iş birliğine yaklaşımınız nedir?
Mustafa Akşit: Tek cümleyle söylemek gerekirse, SAMM Teknoloji olarak daha fazlasını yapmaya çalışıyoruz.
Yalnızca üniversite-sanayi değil, insanımız bir araya gelip, takım çalışması yapabilirse neler yapabileceğini tüm dünyaya göstermeyi hedefledik. Gelişmiş ülkeler, bunu bu tür iş birliktelikleri ile başardılar. Kimse tek başına bir şey yapamaz. Kaliteli bir ekip ve dayanışma olması lazım.
Üniversite-sanayi iş birliğini de 5 yıldır yapıyoruz, kontrollü riskleri tamamen SAMM üstlenmiş durumda. Bu yatırım olarak bir yerde yazmasa da biz bunu yatırım olarak görüyoruz. Henüz kazandığımız pek bir şey yok ama inat ettik…
SAMM Teknoloji de, bu konuda en çok çaba sarf eden ve maliyete katlanan firmalardan birisi olabilir. TÜBİTAK’la pandemiye kadar haftada 3 gün bizim AR-GE merkezinde yan yana çalışıyorduk. Sonra Gebze Teknik Üniversitesi, GOSB Teknopark’ta kurulu firmalar, Bilkent Üniversitesi ile bazı ortak çalışmalar için görüşmeler ve ziyaretler yapıyoruz, ODTÜ İVMER’den Prof. Dr. Bilge Demirköz hocamız bizleri ziyaret ederek, önümüzdeki iş birliği olanaklarını görüşmeye başladık, sonra Koç Üniversitesi’nden hocalar ile iş birliği yapıyoruz.
Başarı için şansımızı sonuna kadar zorladık, bazı problemler oluyor ama hem üniversite, hem araştırma kuruluşu, hem de sanayici olarak biz “Nasıl daha iyi takım çalışması olur?” sorusuna neredeyse cevap bulmak üzereyiz. Projelerimiz tamamlandığında, ilgili kişilerden de izin alarak bir “case-study” bile yazacak duruma gelebiliriz, diğer firma ve üniversitelere örnek olması amacıyla.
Defence Turk: SAMM Teknoloji’nin işe alım ve staj süreçleri nasıl işliyor? Sizinle çalışmak isteyen meslek gruplarına neler söylemek istersiniz?
Mustafa Akşit: En büyük sermayemiz her zaman insandır. En güzel ve keyifli sonuçlar da takım çalışması ile sağlanmaktadır. Özellikle uzun dönem stajyerliğine çok önem veriyoruz, ancak yeni mezun arkadaşlara da gerekli danışmanlığı ve mentorluğu vererek kendi potansiyellerini dışarı çıkarmalarına destek olmaya çalışıyoruz. Personel seçerken yalnızca akademik başarı değil, biraz da dışa dönük ve kendini ifade edebilen kişilerin iş yaşamında daha başarılı oldukları bir gerçek. O nedenle, AR-GE de dahil, personel istihdam ederken, “satış ve müşteri odaklılık” kavramını sürekli vurgulamaya çalışıyoruz.
Bizimle çalışmak isteyen arkadaşlar, ben dahil herkesle iletişime geçebilirler veya İnsan Kaynakları bölümüne CV gönderebilirler. ([email protected]) Ben şahsen bana gelen hiçbir iş talebini yanıtsız bırakmamaya özen gösteriyorum.
Genel olarak tavsiyem de, önce çok çalışma, sonra başarı ve son olarak da parasal kazançtır. İş görüşmelerinde temel olarak gördüğüm sorun “para odaklı ama risk almadan…” yaklaşımıdır.
Özellikle beyaz yaka personel, başarılı ise zaten firma kendisini kaybetmek istemeyecektir ve maddi imkanları verecektir. Başarılı olmak için de akıllıca çok çalışmak gerekiyor.
Defence Turk: SAMM Teknoloji olarak Defence Turk aracılığıyla duyurmak istediğiniz bir şeyler var mı?
Mustafa Akşit: SAMM olarak kendi misyonumuzu belirlemiş durumdayız, çok çalışmadan, plan yapmadan, özellikle uluslararası pazarda rekabet şansımız pek yok. Biz bunu başarmak istiyoruz.
Bu vesile ile zor koşullar altında üretim, AR-GE ve pazarlama faaliyeti yürüten bizim gibi tüm firmalara başarılar diliyor, sizlere de bize bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz!
SAMM Teknoloji’ye ilgi ve alakaları için teşekkürlerimizi sunuyor, başarılar diliyoruz.
Uzay ve roket teknolojilerine pek meraklı mühendislik öğrencisi, defenceturk.net te savunma sanayii araştırmacısı.