1970’li yılların başında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı hızlı ani müdahalelerde bulunacak kolay inşa edilebilen bir tekne arayışına girmişti. Erbil SERTER tarafından 1 TL fiyatla hibe olarak sunulan ancak daha önce yapılmadığı için güvensizce ve birkaç sene sonra aynı dizayn Sayın Serter’in uyarmasına rağmen yine ona güvenmeyip Abeking Rassmusen tersanesinden ciddi meblağlar ödenerek satın alınmıştır. (Resmi kayıtlarda sadece bu tekneler için tasarım adı olarak Search And Rescue değil baş harf benzerliğinden dolayı Serter Abeking Rassmusen adı Almanlar tarafından kullanılmıştır.)
Konu ile ilgili olarak hemen Deniz Kuvvetlerimize kızmadan evvel o yıllardaki genel duruma bakacak olursak; tamamen ABD ye bağımlı olarak kendini ikame ettiren bir yapıda olan ve daha önceki yıllarda deniz kuvvetleri için yaptığı tasarımı başarılı olmayan bir tasarımcının o yıllarda bu büyüklükte bir tekne için hiç de alışık olunmayan bir formda tasarladığı oldukça küçük çok hızlı ve kompakt tasarıma daha önce hiç denenmediği için tedirginlikle yaklaşması doğaldır.
“Türkiye kullanmadı Almanlar satın aldı”
Sayın Serter’de daha sonra kitabında da belirttiği üzere bu tasarımı Türkiye’ye bedava vererek referans olarak kullanmak istediğini fakat Almanların daha vizyoner oldukları için büyük meblağlar ödeyip dizaynı satın alıp dünyada pek çok ülkeye sattıklarını yazmıştır.
Ancak sonra ayni dizaynı sadece Almanlardan geliyor diye, kendilerinde genel yerleşimi ve bazı detay çizimleri olmasına rağmen hiç kontrol etmeden satın alınması büyük bir ihmalkârlıktır. Konu ile ilgili bulabildiğimiz tek cevap “bize hücumbot olarak hibe etmek istemişti biz ise Sahil Güvenlik teknesi arayışı içerisideydik” olmuştur.
SAR 33 ve SAR 35
SAR 33’e teknik olarak bakacak olursak. Genel olarak teknenin gövde formu derin V tabir edilen daha küçük ve hafif sürat teknelerinde bulunan çeneli kayıcı tip bir formdur. Baş taraf oldukça narin olup kaldırma kuvveti kayıcı form ile sağlandığından geminin başında çok fazla silah ve donanım bulunmaz buna karşılık aşırı dolgun ve geniş kıç taraf ise 3 adet SCAM dizel (bazı gemilerde 2 motor vardır) motor iki adet jeneratör kaptan köşkünün önemli bir kısmını ihtiva ederek gerekli görev yükünün ciddi bir kısmını taşır.
Teknelerin iki motorlularında iki, üç motorlularında üç pervane vardır. Sahil güvenlik teknelerinde genelde amaç savaşmaktan ziyade denetlemek olduğu için yüksek manevra kabiliyeti istenir. Bu teknelerde ise düşük süratlarde manevra oldukça kısıtlıdır. V şeklinde bir karton kıvırın ve onu suda çevirmeye çalışın göreceksiniz ki sürekli düz gitmek isteyecektir.
Ayrıca yatık bordası sebebi ile teknenin diğer teknelere denetim amacı ile bordalamasında çeşitli zorluklar yaşandığı tekne komutanları tarafından dile getirilmiştir. Yinede 1970’li yıllar için çok başarılı bir dizayndır
Teknik Özellikler | SAR 33 | SAR 35 |
Boyutlar (Boy-En-Draft): | 34.6 M – 8.6 M – 1.8 M | 36.6 M – 8.6 M – 1.9 M |
Deplasman Tonaj: | 150 – 180 Ton | 180 – 210 Ton |
Ana Tahrik: | 3200 HPx2 | |
Maksimum Sürat: | 27 KTS | |
İktisadi Sürat – Seyir Siası: | 15 KTS – 600 MİL | 22 KTS – 500 MİL |
İlginç bir anekdot bu tekneden sonra daha büyük daha farklı bir formu hem Fransızlara hemde Almanlara teklif ediyor. Fransızlar La Combattan’ları, Almanlarda Doğan sınıfını üretiyor uzun davalar sonunda Fransızlar telif ödemeyi kabul etmişler. Almanlarda hidrodinamik testlerini onun şirketine yaptırıp kompanse etmiş diye not düşer Sayın Erbil Serter kitabında.
Baş formu bu kadar narin olan bir tekne için pruva genelde kayıcı olarak hareket edeceği düşünülerek ters eğimli zarif ve sportif bir şekil verilerek bu sınıf teknelerin karakteristik görünümlerini ortaya çıkartmıştır.
Erbil Serter bu tekneyi donanmaya teklif ederken çeşitli silah opsiyonları sunmuş bir tanesi hücumbot olarak tanımlayabileceğimiz ani müdahale botudur. Almanlar o tekne tasarımına hiç dokunmadan sadece hafif silah yükü ile donanmamıza satmışlardır.
Genel olarak arama kurtama faaliyetlerinden ziyade ani müdahale botu olarak tasarlanmış bir gemidir. Ülkemizde kullanılmasa da teklif edildiği silah yükü bu boyuttaki bir tekne için oldukça güçlüdür.
İlk tekne yurt dışından geldikten sonra Türkiye’de yapılan tekneler uygun çelik bulunamadığı için gerekli mukavemeti sağlayabilmek için daha ağır olarak inşa edilmiştir ve bu durum gemi performansına çok ciddi negatif etkiler getirmiştir. Amaçlandığı gibi kayıcı form olarak kullanılamaması önemli ölçüde yakıt tüketimini arttırmış menzili kısaltmıştır.
Zamanın da Almanlar tarafından Amerika ve Kanada için sahil güvenlik ve hücumbot olarak teklif edilmiş ABD ve Kanada Sahil güvenlikleri için detaylı havuz çekme testleri yapılmış ama satış gerçekleşmemiştir.
Kozan S. Erkan