Ciddi bir denizcilik ülkesi olan Yunanistan’ın yaklaşık 18.400 km kıyısı bulunuyor ve bunun 13.800 km’lik kısmı kıyı sınırı olarak kabul edilir. Yunanistan Sahil Güvenlik Teşkilatı yaklaşık 9.000 ada ve kayalıktan oluşan bir coğrafyada hizmet vermek zorunda olan bir güvenlik / kontrol birimidir.
Tanım olarak bakıldığında bizim sahil güvenliğe çok benzeyen bir görev tanımları vardır. Eskiden Denizcilik bakanlığına bağlı olarak çalışırken şimdilerde bakanlığın Ekonomi bakanlığına bağlanması sebebi ile ve yeni kurulan fakat aktif olmayan adalar ve balıkçılık bakanlığının da çalışmamasından dolayı Yeni kurulan Halk Güvenliği (ABD deki NSA karşılığı İç Güvenlik Bakanlığı kıvamında bir yapı) bakanlığı tarafından idare edilmektedir.
Bizdekinden farklı olarak deniz polisi görevlerini de ve gümrük bulunmayan yerlerde gümrük kontrol görevlerini de sahil güvenlik yerine getirir.
Kendilerine görev sahası olarak Akdeniz’de Süez kanalı Adriyatik denizi ege denizi olarak tanımladıkları bir bölgede göre yaparlar.
Yunan Sahil Güvenliğinin birimleri ise:
- – Operasyon bölümü.
- – İdare yönetim ve eğitim bölümü.
- – İç yapılanma destek bölümü.
- – Güvenlik bölümü.
- – Polis ve kolluk bölümü.
- – Denizde can ve mal güvenliği bölümü.
Bu kadar bilgiden sonra gerçeklere bakalım kendi denizlerinde denetimlerden başka yegane görevi Türkiye ye karşı kıyı koruması yapmak olan bu kurum yapısı gereği gayet hantal (çünkü pek çok yerde liman başkanlığı görevlerini de üstleniyorlar) ve düzensiz bir o kadar da disiplinsiz bir şekilde görev yapmaktadır. Bütün dertleri 2010 yılına kadar dalga dalga gelen mülteci akınını engellemek ve kaçakçılığı önlemek olan bir davranış içindedirler.
Arnavutluk sınırı ve Korfu Adası’nda toplam 6 tekne, Adriyatik’te ve Mora tarafında 5 tekne, Selanik tarafında da iki tekne ve Atina Pire Korent tarafında yine 5-6 tekne ile görev yapan bu kurum; bütün teknelerini adalara yığmak sureti ile elinden gelen güç/bayrak gösterme faaliyetlerini de yerine getirmeye çalışıyor.
20’den fazla tekne çeşidi ile lojistik bakım onarım ve işletme masraflarının çok ciddi olacağını düşünmek hiç de yanlış olmayacaktır. Bizim Sahil Güvenlik birimimizde olduğu gibi liman kontrol, kirlilik engelleme gibi görevleri de Yunan Sahil Güvenliği kendi bünyesinde bulundurduğu ve ülkede uygulanan bu son ekonomik tedbirler sebebi ile oldukça sıkıntılı zamanlar geçirdikleri kesindir. Örneğin çok başarılı bir küçük platform olan CB-90 alımı 3 adetle sınırlı kalmıştır.
Teknelere bakacak olursak..
Müthiş çeşitlilikte platforma ve genel olarak kontrol amacı ile donatılmış karma karışık bir ince hafif tekne grubu karşımıza çıkıyor. Bu platformların içinde 3 adet Saar-4 ile Vosper Toyncroft’un tek gemisini saymaz isek açık denizde uzun süreli görev yapabilecek hiçbir tekne olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu nispeten büyük teknelerin haricinde 3 adet İsveç yapımı CB 90 sınıfı, 10 adet İngiliz ve 10 adeti Yunan yapımı Halmatic tekneleri her havada denizde görev yapabilen küçük ve başarılı tekneler olarak gözümüze çarpar. Diğer Yunan yapımı olan ve çok sık Türkiye kıyılarında gördüğümüz Lambro 57 ve 53 tekneleri çok adetli olmalarına rağmen yukarıdaki tekneler kadar başarılı olmayıp hızlı motor yattan geliştirilme sahil güvenlik tekneleridir. Geri kalan tekneler ufak sürat tekneleri kıvamında sadece kontrol ve hafif müdahale amaçlı küçük boyutlu ve kapsamlı olmayan teknelerdir.
Yunanistan Sahil güvenliğin temin politikaları da çok başarılı denemez. Hırvatistan’dan 6 adetlik 24 metrelik POB – 24 sınıfı hızlı motor yattan hallice tekneler sipariş vermişlerdi. Tekneler beklentilerin çok altında kalınca ikinci tekneden sonra siparişi iptal edip firma ile davalık olmuşlardır.
Çok sayıda küçük tekneden oluşması yanlış bir politika gibi gözükse de bünyesinde Liman kontrol, Gümrük muhafaza, Deniz polisi, Arama Kurtarma, Kirlilik kontrol ve engelleme gibi çok fazla çeşitli görevi bulundurması sebebi ile küçük tekne ihtiyacı haliyle fazladır.
Kirlilik müdahalesi için AB fonları desteği ile alınmış 6 adet (3 adedi katamaran) teknesi ile başarılı bir biçimde Atina pire ve Selanik bölgelerinde defalarca temizlik faaliyetlerinde bulunmuşlardır.
Bizim bakış açımıza göre çok daha silahsız bir sahil güvenlik düzeni olarak görülebilir. Ancak barış zamanında sahil güvenliğe destek olmak üzere artık bizde olmayan bir “GUN SHIP” olarak tarif edebileceğimiz 8 adet Osprey 55 ve Osprey 56 sınıfı gemilerini, 2 adet eski amerikan Ashville sınıfı gemilerini ve 6 adet benim çok sevdiğim 2. Dünya Savaşı görünümlü eski Norveç yapımı en genci 50 yaş üstü Tjield sınıfı torpido botlarını (bu sınıf gemilerin bazıları silahsız bazıları ise sadece kıçta 40mm tek namlu bofor L-60 taşır) Yunan sahil güvenliğine destek olarak aktif bir biçimde kullanmaktalar.
Ekonomik krizden etkilenen Yunanistan silahlı kuvvetleri gibi Sahil güvenlikte önemli ölçüde yapması gereken alımlarını yapamadı. Ancak son zamanlarda gelmeye başlayan kapsamlı AB yardımları ile tekne parklarını tekrar donatmaya başladılar. Şu anda Sahil Güvenlik Komutanlığın sancak gemisi konumunda bulunan Hollanda Damen tersanesi yapımı 58 metrelik Stan Patrol 5509 gemi bu fonlar ile inşa edilmiştir.
Bununla beraber maliyetleri daha az küçük tekne alımları yakın gelecekte kuvvetle muhtemeldir ki AB’nin sınır güvenliği ile ilgili yardımları ve destekleri sayesinde diğer birimlere göre krizden daha kolay çıkacak ve hızla filosunu yenilemeye başlayacak. Onlarca adet yine çok çeşitlilikte 9 ila 12 metre arası boylarda çeşitli küçük kompozit tekne ve şişme botları bu yardımlarla envanterlerine almışlardır.
Hava Unsurları
Yunan Sahil Güvenlik biriminin hava unsurlarına kabaca bakacak olursak:
- 2 adet Cessna 172
- 3 adet Cessna 406 Caravan II
- 2 adet Socota TB 20
- 4 adet SuperPuma helikopter
- 6 adet Dauphin helikopter
Az sayıda olan Superpuma ve Dauphin/Dolphin helikopterlerini çok aktif kullanıyorlar. bunun yanısıra Yangın için kiraladıkları Kamovları bu sene bir kaç defa insan kaçakçılığına karşı kullandıklarına hem denizde hem de Yunan haberlerinde denk geldim.
Şunu belirtmeliyim ki Yazıdaki amacım hiçbir zaman için Yunan sahil güvenliğini küçümsemek ve hor görmek değildir. Ancak son derece denizci olan bu milletin kaynakları nasıl harcadığını görünce insan şaşırıyor.
Kaynaklar
Kozan S. Erkan