Uzay Ajansı Nedir? Neler Yapar?
Uzay ajansları en genel tanımlarıyla uzay ve havacılık teknolojileri; uydu, fırlatma ve araç sistemleri, hava araçları, simülatörler ve uzay platformlarından tutun telekomünikasyona kadar birçok alanda çalışmalar yapar ve yaptırırlar. Çalışmaları inceleyecek olursak, ilgili konularda ihtiyaç duyulan her türlü teknolojinin, sistemin tasarımı ve üretimi uzay ajanslarının denetimi ve koordinasyonu altında gerçekleşir. Sonrasında çalışmalara yönelik basılı ve dijital yayınlar hazırlar ve sunar. Aslında var olan ama yeni yeni popülerleşen bazı konulardaki çalışmalarda uzay ajanslarının bünyesinde gerçekleşmeye başlıyor. Uzay hukuku, uzay mimarisi buna verilebilecek güzel örneklerden. Önemi şu an pek anlaşılamasa da arşivler, gerek kurumların gerek devletlerin ilerlemesini görebileceğimiz en iyi aynalardır. Birçok uzay ajansı bu konuda ortak paydada buluşuyor; fırlatmaların, yörünge yerleştirmelerinin izinlerini, bildirimlerini kayıt altında tutuyor.
Uzay ajansları çoğunluk itibarıyla bir hükümete bağlı olsalar da uluslararası çalışan kurumlar da vardır. Örnek verecek olursak ESA (European Space Agency) 22 üyesi olan hükümetlerarası bir organizasyondur. Başka bir örnek olarak Birleşmiş Milletler Uzay İşleri Dairesi (OOSA), BM Uzay Uygulamaları Programı aracılığıyla uydu navigasyonu, uzaktan algılama gibi konularda uluslararası eğitim kursları ve pilot projeler yürütmektedir. Kurum ortaklığı olmasa da proje ortaklığı her zaman mümkün kılınabilir. Tübitak Ulusal Gözlemevi’ndeki Türk-Rus proje bazlı ortaklık gibi. Başka bir örnek olarak; MAKS-2019 (Uluslar arası Havacılık Fuarı)’da başkan Putin ve ROSCOSMOS başkanı Rogozin’le Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın yaptığı görüşmede Rogozin, cumhuriyetimizin 100.yılına özel yörüngeye Türk astronot göndererek kutlama yapma önerisinde bulundu. Cumhurbaşkanı bu teklif için teşekkür ederek saygıdeğer bu çalışmaya katılacağımızı belirtti.
Uzay Ajansı Denilince Akla Hangi Ülkeler Geliyor?
Son yıllarda birçok ülke her ne kadar uzay konusunda büyük atılım içinde olsa da uzaya insan götürebilen 3 ülke var. Rusya, Amerika ve Çin. Hindistan, uzay teknolojilerine yönelik çalışmalarını anti-uydu füzeleriyle de son zamanlarda farklı bir noktaya taşıdı. Fransa, uzay teknolojilerinde çok iyi ama henüz insan gönderemedi. Çin, şu anda kendi uzay istasyonunu yapıyor. Birçok ülke uzay ve uzay teknolojileri alanında faaliyette bulunmakta. Dünyada 80 civarında ülkenin uzay ajansı var.
Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi – NASA
NASA’nın kurulma amacı, soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği’ne karşı atılmış bir adım olmasına rağmen temel hedefi içinde bulunduğumuz Dünya’yı ve evrenimizi keşfederken bir yandan da hayatı kolaylaştırmaktır. Bu amaçları doğrultusunda bünyesinde jeologlar, astronomlar, okyanus bilimciler, mühendisler gibi birçok alanda bilim insanı çalıştırarak yaptıkları işin bilincinde olduklarını gösteriyorlar.
Rusya Federal Uzay Ajansı – Roscosmos (RKA)
Eski Sovyetler Birliği 1950/60’larda uzaydaki uzmanlığının zirvesindeyken uzaya çıkan ilk insan gibi önemli birçok ilke imzasını atmıştır. Fakat sonrasında 1991’de Sovyetler Birliği’nin de dağılmasıyla Rusya Uzay Programı’na ayrılan bütçe azalır ve 1 yıl sonra, Rusya Federal Uzay Ajansı Roscosmos kurulur. Kurum birkaç ufak projede istediği başarıyı yakalayamayınca başından beri inşasında yer aldığı Uluslar arası Uzay İstasyonu (ISS)’nuna daha büyük bir bütçeye ayırmaya karar verir. Bu konudaki ortaklık halen devam etmektedir. Örneğin eğer ki astronot olmak istiyorsanız hem Rusça hem İngilizce bilmeniz gerekir, çünkü ISS’e gittiğinizde ve gitmeden önce Rus ve Amerikan astronotlarla birlikte çalışırsınız.
Avrupa Uzay Ajansı – ESA (European Space Agency)
ESA 1975 yılında uzayın keşfini amaçlayarak Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre ve İngiltere (II. Dünya Savaşı sonrası batı ülkeleri) tarafından kurulmuştur. Şu an merkezi Fransa’nın başkenti Paris’tedir. Dünya’mızın ilk yörünge teleskobunun inşası ESA-NASA ortaklığında 1978 yılında başlatıldı ve 18 yıllık bir süreç sonunda başarıyla sonuçlandı.(IUE yaklaşık yarım metre ayna açıklığı ve ultraviyole kameralarıyla araştırmacıların gözbebeğiydi.) Peşi sıra başarılı Dünya Yörünge Projeleri ile devam etti.
Çin Ulusal Uzay İdaresi (CNSA)
Son zamanlarda gündeme Ay’ın Keşfi Programı kapsamında Ay’ın karanlık yüzüne inmeleriyle gündeme gelen CNSA, 2024 yılında programın son aşaması olan insanlı görevler ve kalıcı üsler ile dikkatleri üzerine çekiyor.
Hindistan Uzay Araştırma Organizasyonu (ISRO)
Hindistan Uzay Araştırma Organizasyonu, merkezi Bengaluru şehrinde bulunan Hint hükümeti’ne bağlı uzay ajansıdır. Vizyonu; uzay bilimi araştırması ve gezegensel araştırmayı takip ederken “ulusal kalkınma için uzay teknolojisini kullanmaktır”. 2017 yılında tek roket ile 104 adet uyduyu fırlatışı ile ISRO yeni bir dünya rekoru kırmıştı. Son olarak ISRO, Andra Pradeş Uzay Uygulama Merkezinden, Polar Satellite Launch Vehicle (PSLV) roketi ile RISAT-2B radar keşif uydusunun başarıyla yörüngesine gönderildi.
Japon Uzay Araştırma Ajansı (JAXA)
JAXA ise meteorlar üzerine olan çalışmalarından dolayı sık sık gündeme geliyor. Meteorları bu kadar önemsemelerin sebebi nedir diyecek olursak, meteorların evrende birer gezgin gibi dolanmaları geçmişe dair izler taşıyabilecekleri anlamına geliyor diyebiliriz. Meteorlar evrenimizin geçmişine ve erişemediğimiz yerlerine ışık tutan birer kaynak olarak her zaman yeni haberlere gebe olacaklar. Aynı zamanda JAXA-NASA iş birliğinde yürütülecek olan proje Ay’a yeniden insanlı görev gerçekleştirilmesi üzerinedir.
Veeeee…Türkiye Uzay Ajansı
Türkiye Uzay Ajansı’nın kuruluşuna dair bilgiler 12 Aralık 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Resmi Gazete’de yayınlandı. Ardından 7 Ağustos 2019’da TUA yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin ataması da Resmi Gazete’de yayınlandı. Uzay ajansının detaylarına gelmeden bugüne kadar Türkiye’de uzay araştırmaları denilince akla gelen TÜBİTAK UZAY’dan da bahsedelim. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın altında faaliyet gösteren TÜBİTAK UZAY, ülkemizin uzay ve havacılık alanındaki ihtiyaçlarını bir yandan Ar-Ge ile karşılarken diğer yandan da gelecek nesillere altyapı oluşturmayı hedefliyor. Kurum RASAT, GÖKTÜRK 2, BALİSTİKA gibi birkaç projenin de yürütücülüğünü yapıyor. Bu projelerin yürütücülüğünü her ne kadar biz yapıyor olsak da ne yazık ki proje içerisinde dış kaynaklı sistemler de bulunuyor. Dışa bağımlılığı artıran bu etkenlerin varlığı Milli Uzay Programı fikrinin oluşmasını, hayata geçirilmesi için de Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulmasını sağlamıştır.
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın TUA açıklaması:
Uzay sanayinin güçlendirilmesi, uzay teknolojileri alanında bilimsel altyapıların ve insan kaynağının geliştirilmesi, kapasite ve yeteneklerin daha da artırılması için Türkiye Uzay Ajansı’nı kurduk. Bu kurum, dışa bağımlı olmayan rekabetçi bir sanayinin geliştirilmesine zemin hazırlayacak. Türkiye’nin milli çıkarları uzayda da gözetilecek. Uzay teknolojileri alanında belirlenen temel politika ve stratejilerinin sonuç odaklı uygulanmasını sağlayacak. Uzay Ajansı, ‘Milli Teknoloji, Güçlü Sanayi’ vizyonunu uzay ve havacılık alanında da başarıyla uygulamak için çalışacak.
Türkiye Uzay Ajansı’nın Görevleri ve Hedefleri
- Uzay-havacılık bilimleri ve teknolojilerinin milli güvenlik, kamu sağlığı ve çevrenin korunumu, doğal kaynaklar ve tarımsal verimlilik, doğal afetler üzerine kalkınma politikaları düzenlemek, özel kuruluşları bunun için koordine etmek.
- Milli güvenlik ve kamu düzeni için toplanan verilerin işlenmesi ve saklanması.
- Uzay-yer sistemleri, alt sistemler tasarımı gibi başlıklarla ilgilenen, bilimsel faaliyetler düzenleyen üniversite, özel kurumlar ve benzerleri ile işbirliğine gitmek ve ilgilenenleri bir çatı altında toplayıp ortak ağ oluşturmak.
- Cumhurbaşkanlığınca öngörülen 10 yıllık Milli Uzay Programı’nı oluşturmak; finans, hukuk, yönetim, işletme benzeri konularda çalışmak.
- Türkiye’de gerçekleşecek, gerçekleşmesi muhtemel uzay, havacılık ve bilimsel faaliyetlerde stratejik planlamalar yapmak.
- Ticari, bilimsel araştırma-geliştirme amaçlı uzayın keşfine yönelik çalışmalar yapmak.
7 Ağustos 2019’da ataması yapılan TUA yönetim kurulu başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım yaptığı açıklamada uzay limanlarına dikkat çekiyor.
Bugün biz yerli uydular için çalışıyoruz fakat Turksat 6A ve imece uydularında da görüldüğü gibi fırlatma konusuna gelindiği zaman başkalarından destek almamız gerekiyor. Dünya üzerinde yaklaşık 25 uzay limanı var, hatta bazı kurumların 2 adet uzay limanı bulunuyor. Şöyle bir coğrafyamıza bakınca Türkiye bir uzay limanına pek olanak sağlamıyor.
Ne var ki bilim ve teknoloji her geçen gün bizleri şaşırtmaya devam ediyor, kendi mühendislerimizle olaya çok kaliteli çözümler getirebiliriz.
Uzay Ajansı’nın kararnamesi yayınlandığı tarihten bugüne halkımız kötümser bir bakış açısıyla ülke olarak bu konuda uzmanlaşmamızın zor olduğunu söylüyor. Sebebi ise bugün yerli üretim sahasındaki eksikliklerimiz…
Gelin olaya farklı bir pencereden oldukça yerinde bir örnekle yaklaşalım. İllaki görmüşsünüzdür, daha kendi samanımızı üretemiyoruz uzayda ne yaparız yorumunu. Öncelikle uzay çalışmaları denilince akla sadece roket ve uydu çalışmaları gelmemeli. Bugün kara harekatı denilince akla sadece tanklar gelseydi ve sadece bunun üzerine çalışılsaydı şu an toprak bütünlüğümüzde dahi karar kılamazdık. Oysa İHA’lar sayesinde yapılan yer taramaları operasyonlarda kayda değer kolaylıklar sağlamıştır. Uzay çalışmalarının içinde en etkililerden biri uzaktan görüntüleme yöntemleridir. Eğer ki biz daha saman için ekilecek buğday miktarını belirlemeden, ekilecek yerlerin yakınlarındaki akarsu ve nehirlerin taşma olasılığını göz önünde bulundurup ona göre önlem alıp ekimi gerçekleştirirsek ve sonrasında da herhangi bir aksilik gözleniyorsa önceden harekete geçersek zaiyatı en düşük orana indirmiş olacağız. Buna göre de ihtiyaçlarımızı karşılamak çok daha az maliyetli ve planlı olacak. Tabi bunu yaparken geçmişe yönelik olasılık hesaplamaları da unutulmamalı. Sonuca varacak olursak elbette ülkemizde çözülmemiş çok sorun var. Ama bu ve bunun benzeri sorunların çözümü aslında tek noktada halloluyor. Ufak sorunlara ayrı ayrı yoğunlaşmak yerine kapsamlı bir çözüme yönelmek bize vakit ve nakit kazandırır.
Konumuz planlamaya gelmişken bahsetmek istediğim bir diğer konuya geçelim. Bir kurumu kurmak kadar önemli olan o kurumu iyi yönetebilmektir. Yukarıda çokça bahsettiğim gibi TUA’nın amacı tutup roket üretmek değil roket üretecek olanlara yol göstermek, onları bir araya getirip organize ve finanse edilmiş hale getirmek. Hal böyle olunca akla Merkezi Planlama Kurulları geliyor. Örneğin Hindistan bize bir uzay çalışmasında teklifte bulunuyor ve bunu dış ilişkiler birimimize yöneltiyor. Ama dış ilişkiler birimi bu talebi nereye ileteceğini bilmiyor. Çünkü daha önce buna hiç gerek olmamış. Hangi üniversite, hangi kurum yapar derken olay bir yere bağlanamıyor. Bütçe sorunu, çalışan eksikliği vs. denilerek unutuluyor. Marketten baklagil alacaksınız ama markette baklagil reyonunun olmaması gibi bir şey. Kulağa trajikomik geldiğinin hepimiz farkındayız. Bunu önüne geçmek amacıyla atılacak en iyi adımı da atmış bulunuyoruz. Bu bağlamda geçenlerde TUA’nın 123 kişilik kadrosu yayınlandı. Zamanla taşlar yerine oturuyor. Hepimiz gelişmeler için çok heyecanlıyız.
Bugün ülkemizde bilimsel çalışmalara bakıldığında her ne kadar bütçe sıkıntısı yaşasak da, TUA’ da işlerin farklı olacağını da ön görmek zor değil. Maddi yetersizlikler var ancak bugün tekerleği yeniden icat etmek gibi bir derdimiz de yok. Önümüzde çok çeşitli örnekler var, bu işte tecrübeli kurumlar var ve biz bu durumu çoktan avantaja çevirdik. Uzun lafın kısası ülke olarak çok uzun mesafeyi kısa zamanda katetmemiz gerekiyor. Zamanla taşlarda yerine oturuyor. Hepimiz gelişmeler için çok heyecanlıyız. Peki ilerleyen zamanlarda da bu konuda ne tür gelişmeler bizi bekliyor? Olası problemler neler? Eminim sizler de benim gibi bu konu üzerine düşünmüşsünüzdür. Fikirlerinizi yorumlarda görmek beni çok mutlu eder.
Yazar: Hatice İspir
Defence Turk
Kaynakça
uzay ve savunma sanayii teknolojileri meraklısı, defenceturk.net te araştırmacısı.