“İstediğimiz uyduyu istediğimiz yere göndermenin faturası bize yansıyacağı için fırlatma üsleri gibi oldukça büyük sistemlerin nihai hedefinin gelişmelere ayak uydurabilir esneklikte olması gerekir.”
Hatice İspir
1957’den bugüne bir rekabet sahası olarak uzay, ülkelerin kabiliyetleri doğrultusunda yer aldığı ve ekosistemin imkân tanıdığı ölçüde söz sahibi olduğu bir saha olarak tanımlanabilir. Türkiye bu sahada uydu teknolojileri ve fırlatıcı roket sistemleri olmak üzere iki koldan ilerlemiştir. Uydu teknolojileri haberleşme ve yer gözlem uyduları olarak ikiye ayrılır.
Görev yaptıkları yörüngeden taşıdıkları faydalı yüke kadar farklılaşan bu ayrım, uyduları yörüngesine taşıyan fırlatıcılarda da bulunur. Örneğin iyi çözünürlükte görüntü almak için kullanılan yer gözlem uydularının Dünya’ya olabildiğince yakın (450 – 850 km) olması beklenir. Haberleşme uyduları geniş bir kapsama alanı sağlarken Dünya ile eş zamanlı dönebilmek için genellikle 36000 km irtifada görev yaparlar.
Yer gözlem uyduları genellikle kuzey veya güneye doğru fırlatılırken yer sabit yörüngede görev yapacak bir uydu için minimum yörünge eğikliği hedeflenir. İlaveten 36000 km’ye fırlatacağınız bir roket, yer gözlem uydusunu 500 km’ye götürecek bir roketten çok daha güçlü olmalıdır.
Zirveye Giden Yolun Mimarı Roketsan çalışmasının tamamı Defence Turk Dergi 12′nci sayısında.
Defence Turk Dergi’ye online ve basılı olarak erişmek için tıklayınız.
Peki çok güçlü bir roket yapıp istediğimiz uyduyu istediğimiz yere göndersek olmaz mı? Bu sorunun cevabına 1988’de kurulmasıyla birlikte Türk savunma sanayiini klasik mühimmat, silah ve iletişim sistemlerinin ötesine taşıyan ROKETSAN’ın fırlatıcı roket çalışmalarını inceleyerek bakalım.
Çalışmalara geçmeden önce, okuyacağınız yazı boyunca vurgulanacak uzay tarihçesi kısmına da biraz yakından bakmakta fayda var. Uzay tarihçesi kazanmış ürün, bir başka deyişle TRL – 9 seviyesi (Teknolojik hazırlık seviyesi, İng. Technological Readiness Level, TRL) ürün demektir. Seviyelerin ilk TRL – 1’ de teknolojik uygulamasını yapacağınız bilimsel bir çalışmaya ait veriler bulundurmanız gerekiyor. TRL – 2’de teknolojik uygulamanızı simüle edebilir bilgi ve donanım seviyesinde olmanız bekleniyor. TRL – 3’te ise sahip olduğunuz bu donanımı testlerde kullanabilmeniz ve çalıştığına dair kanıtlar sunmanız gerekiyor. TRL – 4 seviyesinde bir ürün isteniyorsa, prototipinizi artık test etmeniz gerekiyor Yani teknolojik uygulamanızın gerçekten uygulanıp uygulanamayacağına dair ilk testler burada yapılıyor. TRL – 5’te ise gerçek ölçeklerde ürettiğiniz ürününüzü gerçekçi koşullarda teste tabii tutuyorsunuz. Ürününüzü gerçek ölçeklerde üretip gerçekçi test koşullarına girdirebildiyseniz ve başarılı olduysanız, süreç bundan sonra görece daha kolay işliyor. TRL – 6’da uygulamanızın bir sistem için test edilip doğrulanması gerekiyor. TRL – 7’de uygulamanız ait olduğu sistemlerle birlikte, çalışmasını umduğunuz ortama gidiyor ve orada deneniyor. TRL – 8’de sisteminiz için çevresel testler ve performans testleri yapılıyor. Yapılan bu testlerde başarıyla sonuçlanırsa, TRL – 1’de dokümanını hazırladığınız ürün artık belirli bir ortamda çalışmak üzere kendini kanıtlamış oluyor.
Yazının devamı için lütfen giriş yapın veya kaydolun
Gaziantep Makine Mühendisliği Bölümü öğrencisi. Savunma Sanayii ve Uluslararası İlişkiler Meraklısı