Rus donanması, uzun süredir Karadeniz filosunu güçlendirmek konusunda istekli olmasına karşın filosunun tamamını Soğuk Savaş döneminden kalma eski gemiler oluşturmakta idi. Halen dünyanın en yaşlı destroyeri olan 1969 yapımı Kashin sınıfı Smetlivy gemisi Karadeniz filosunda bulunmaktadır. Sancak gemisi olan Slava sınıfının en eski gemisi Moskva ise 2018’den beri modernizasyon için bütçe beklemektedir. Diğer iki Krivak sınıfı gemilerin de durumu çok iç açıcı olmamakla birlikte filonun iki gemisinden birisi olan Ladnyy, 2015 yılında Sivastapol’de Donanma Günü’nde kameralar karşısında yanlışlıkla füze ateşleyerek lançerlerini parçalamıştır.
Admiral (Amiral) Grigoroviç sınıfı fırkateynlerin gelişimi
28 Şubat’ta Boğazlardan geçen Amiral Grigoroviç sınıfı fırkateynler (Project 11246), Soğuk Savaş döneminin son fırkateynleri olan Krivak-III sınıfı fırkateynler baz alınarak geliştirilmiştir. Krivak serisinden geliştirilerek Hintliler için Talwar sınıfı fırkateynleri inşa eden Rus YANTAR tersanesi bu gemilerin tasarım ve inşasını da üstlenmiştir. Bu gemiler ile hemen hemen aynı özelliklere sahip olan Hint gemilerinin üretimine 2010 yılında başlanmış ve projede gemi bedeli olarak 520 milyon dolar hedeflenmesine karşın nihai maliyet hiçbir açıklanmamıştır. Proje toplam altı adet gemi üzerinden oluşturulmuş olup üçü inşası tamamlanmış ve operasyonel iken dördüncü geminin inşası devam etmektedir. Beşinci ve altıncı gemilerin Hindistan’a satılması sebebi ile ayrıca yeni iki gemi daha yapılıp yapılmayacağı henüz netlik kazanmamıştır.
Tüm gemiler Karadeniz donanmasında kullanılmakta olup bu, bizlere Rusların artık Karadeniz ve Akdeniz’i ne kadar ciddiye aldıklarının en önemli göstergesidir. İki adet gemi 28 Subat’ta boğazlarımızdan geçtikten sonra Suriye’de sınıfın üçüncü gemisiyle buluşmuştur. Karadeniz donanmasındaki en yeni gemilerin hepsini Suriye’ye göndermesi, Kırım konusunda Ukrayna ve Batılılardan hiçbir karşı reaksiyon beklemeyen Rusların hala donanmalarını tam olarak güçlendiremedikleri için ellerindeki en yeni gemileri en sorunlu bölgeye göndermeleri ile yaşlı gemilerin etkisizliğini gidermeye çalışmaları olarak yorumlanabilir. Unutulmaması gereken bir diğer husus ise Rus donanması, bozulan gemileri çekmek ve kurtarmak için çare olarak yanında römorkör ile dolaşan ve bunu aktif olarak defalarca kullanmak zorunda kalan tek büyük donanmadır.
Admiral (Amiral) Grigoroviç’in verileri
Söz konusu gemiler, 125 metre boy ve 4000 ton deplasmanları ile sadece Karadeniz ve Akdeniz değil aynı zamanda okyanuslarda da görev yapmak üzere tasarlanmış büyük tip fırkateynlerdir. Gemilerde dört adet gaz türbini bulunmaktadır. İlk üç gemide Ukrayna devlet firması Zorya-Mashproekt DS59 ve DS71 mekanik kontrollü türbin motorları bulunmaktadır; 2014’te Rusya’nın Kırım’a müdahalesinden sonra Ukrayna motor temin etmeyi reddetmiş ve diğer üç geminin inşası gecikmiştir. Ruslar, son üç gemi için kendi yaptıkları NPO Saturn’ün tasarlayıp ürettiği M90 ve M70 dijital kontrollü türbinlerini kullanacağını açıklamıştır. Rus türbinlerinin testleri henüz tamamlanmadığı için seyir performanslarını merakla bekleniyor.
Silahlanma
A-190 Arsenal, 100 mm baş topu 20 km menzili ve dakikada 80 adet mermi atma kapasitesi ile oldukça güçlü bir top olmasına rağmen hava savunması görevlerinde hızı mermi zamanlayıcının patlama süresinn anlık programlanması sebebi ile 50 atıma kadar düşmektedir. Seri atımda toplam 80 mermiyi otomatik doldurucusunda taşıyabilmektedir. Rus toplarında seri atış yapılırken topa mermi doldurma yapıldığında kronik olarak mekanik arıza çıkarma hastalığı bulunmaktadır A100 topunun modern hali olan A190’da bu sorunun ne kadar giderildiği merak konusudur.
Yakın/nokta hava savunma sistemi (CIWS) olarak zamanının en iyisi iki adet AK-630 6 namlulu 30mm silahı örnek verilebilir. Dakika 5000 mermi atabilen 4000 metre menzilli bu sistemin üzerinde 2000 mermi hazır olarak bulunmaktadır. Genelde Puma radarı ile hedefe yönlendirilmekte ve atışını buna göre yapmaktadır. Optik sistemler ile de atış yapabilme kapasitesi olmasına rağmen geçtiğimiz yıllarda Somali’de süratli küçük korsan tekneleri vurma konusundaki başarısızlığı çok dikkati çekmişti. Çinliler ise kendi kopya sistemlerini iyileştirmek için hedef izleme radarını geliştirmelerinin sonrasında büyük gemileri için bu sistem yerine kendi Goalkeeper kopyalarını kullanmaya başlamışlardır. Ayrıca, Hintliler kendi kardeş sınıf Talwar fırkateynlerinde iki top ve füze bulunan daha kapasiteli ve çok daha pahalı olan Kashdan sistemini tercih etmişlerdir.
Gemide 24 adet bulunan 9M317 füzeleri, BUK M serisi füzelerin deniz versiyonlarıdır. Şu anda Rusların elindeki en gelişmiş orta menzil füze sistemi olup Suriye’de seyir füzesi vurabilen yegane füzeler olarak dikkati çekmişlerdir ve eski nesil Soğuk Savaş dönemi füzelerinden BUK serisinin yıllar içinde gelişen teknolojiye ayak uydurmuş halidir. 50 km menzille sahip olan bu füzeler, (Hint ve Çin kaynakları, manevralardan dolayı oluşan kayıplar gibi hususlar nedeniyle maksimum vuruş menzilini defaatle 32 km olarak belirtmektedir) yarı aktif radar ve yönlendirme güdümlü oldukları için hava hedefleri kadar denizde satıh hedeflerine karşı da kullanılabilmektedirler. BUK serisini başarılı olarak görülse de genel manada eski nesil bir füze sistemidir ve yarı aktif radar güdümlü bu füzeler, aldatılması en kolay füzeler olarak bilinmektedir. Yapılan son Barış Kalkanı Harekatı’nda İHA’lar tarafından vurulmaları elektronik harbe karşı ne kadar dayanıksız olduklarının en önemli göstergesidir. Uçaklara ikişerli salvo şeklinde fırlatılırken füzelere karşı üçlü olarak fırlatılmaktadırlar. Puma radarlarının yapıları gereği aydınlatma işlemini 360 derece yapma kabiliyeti yoktur; bunu belli bir konik alan için yapar ve sadece bu bölgedeki füzeleri aydınlatarak bilgisini füzeye aktarır.
Geminin boyutuna kıyasla en fazla öne çıkan özelliği taşıdığı 8 adet UKSK dikey atıcıdır. Bunlar, S-300 füzesinin atıcılarından deniz sistemleri için geliştirilip “Cold Launch” sistemi güçlendirilmiş ve oldukça büyük atıcılardır. Gemi, bu atıcılar ile 3M54 Kalibr seyir füzesi, P-800 Oniks süpersonik anti-gemi füzesi ve 3M22 Zircon (halen geliştirilmektedir) füzesi atabilme yeteneğine sahiptir. Bu füzeleri atabilmesi sayesinde gemi ciddi bir vurucu güç ve harekat esnekliğine sahiptir. Ancak, gemi bu füzelerin en fazla bir cinsini toplam 8 adet taşıyabilir yani gemiye 8 adet P-800 Oniks anti-gemi füzesi yüklenirse Kalibr seyir füzesi atılamaz. Bu adetten dolayı ortaya çıkan kısıtlama geminin en büyük operasyonel darboğazı olarak öne çıkmaktadır.
Kalibr füzeleri oldukça başarılı füzelerdir. İlk etapta seyir füzesi olarak tanımlansalar dahi çok çeşitli amaçları ve versiyonları vardır. Bunlardan 91RTE kodlu füze serisi, denizaltılardan dahi atılabilir. Ancak mevcut sistem, Tomahawk gibi bir füzeyi farklı amaçlarda kullanmak yerine her amaç için farklı özel ön başlık takılarak kullanılan bir sistemdir. Kasım 2016’da Suriye’de El Nusra hedeflerine karşı ilk defa Kalibr füzelerini bu sınıf gemi kullanmıştır.
P-800 Oniks süpersonik anti-gemi füzesi olmakla birliklte Hintliler in Brahmos füzesi bu füzenin gelişmiş halidir. Soğuk Savaş sonlarında geliştirilmeye başlayan bu füzenin iddia edilen menzili 600km (gerçekte 300 km’dir), hızı mach 2’dir.
Gemide bir adet 1960’ların teknolojisi olarak bilinen RBU-6000 tipi sualtı bombaatarı bulunmaktadır. 12 adet sualtı bombasını 5 km mesafeye kadar atabilen bu sistem aynı zamanda torpido karşıt tedbir olarak da başarılı bir sistemdir.
Bu gemide Ruslar denizaltı harbi için ana silah olarak iki adet ikiz 533 mm’lik ağır tip torpido kovanları ve 53-65KE torpidolarını taşımaktadırlar ve bunlar, hemen hemen tüm Rus donanmasındaki torpidolar standart “wake homing” güdümlü torpidolarıdır.
Rus gemilerinin MGK-335EM-03 serisi sonarları dünyada oldukça başarılı sonarlar olarak kabul edilirler.
Sensör ve ekipmanlar
Gemide kullanılan ana radar Fregat M2M Soğuk Savaş döneminde geliştirilmiş zamanının en iyi pasif sentetik radarlarından birisidir. Yıllar içinde modernize edilse de Ruslar halen daha sensör teknolojisinde Batının gerisindedir. Bu durum şöyle açıklanabilir: Ruslar bu radarlarda eski nesil Galyumoksit sensörler kullanırken Batılılar çok daha verimli olan Galyumnitrat sensörler kullanmaktadırlar. Ruslar radarın kapasitesi konusunda uydurma bilgiler verseler de en doğru veriler Çin analizlerinden elde edilmektedir. Söz konusu radarın bir kopyası hatta elektronik olarak daha gelişmiş olanı Çin üretimi Type 382 radarıdır. Bu radarı Rus versiyonu ile karşılaştıran Çinliler kendi radarları ile Ruslardan alınan radarın detaylı analizlerini yaptılar. Örnek olarak Feragat M2M radarları 300 km menzilli radarlardır, ancak bu sayı 300 km olarak ifade edildiğinde radar 300 km’de hayalet uçak görüyor demek değildir. 230 km menzilde Mig-31 ve Su-27 büyüklüğündeki uçakları görmeye başlayan radar, 180 km menzillerde F-16 ve Mirage 2000 büyüklüğündeki uçakları tespit edebilmektedir. Füze ve hayalet uçaklarda bu menzil 50 km’lere düşmektedir. Hacimsel radarlar belli bir bölgede bir cisim var ise tespit ederler; uzun menzillerden kilitlenmeleri ve rota takip etmeleri zordur. Ayrıca bu radar 45 derecelik bir konik içerisinde yayın yaparak o bölgede hassas tarama yapabilir. Yani yukarı bakıyorsa aşağıdaki hava araçlarını görmekte, aşağı bakıyor ise çok yüksek irtifadakileri görmekte zorlanacak ya da gecikecektir.
MR-352 Pozitiv-M1.2 radarı, söz konusu geminin helikopter platformunun üzerindeki radomun içindeki genel maksat aydınlatma radarıdır. Bu radara kısa menzilde Rus donanmasının elindeki en gelişmiş radar denilebilir. Kısa menzilde çok alçaktan uçan hedeflere kilitlenerek füze ve CIWS silahlarına ön veriyi sağlayabilmekte ve ana radara hayalet uçakların veya füzelerin aydınlatılmasında destek olmaktadır. Aktif dizinli bir radar olduğu için karıştırılması daha zordur. Fregat radarının paralize olduğu senaryolarda ana radar olarak görev yapabilmesi planlanmıştır.
Puma 5P-10E aydınlatma radarı küçük hedefler için 30 km, büyük hedefler için 60 km (teorik olarak maksimum) menzilde aynı anda dört hedefi aydınlatabilen bir radardır. Radar, eski serilerin yenilenmiş daha doğrusu “overclock” edilmiş halidir. Hedeflere daha güçlü enerji dalgası göndermek üzere bu modelde, “boost” olarak tabir edilen verici sensörleri ekstra zorlayarak verimi artırımı başarılmıştır. Ancak bu son “boost” aydınlatma 60 saniye ile sınırlıdır ve daha uzun kullanılmasına imkan yoktur. Bu radarın bir diğer özelliği de her 8 saatte bir dinlenmesi ve en az 3 dakika “reset”lenmesi gerekmektedir. Yine de Rusların elindeki en başarılı aydınlatma radarlarından birisi olarak öne çıkan Puma radarının en önemli eksiği üzerinde elektro optik sensörlerin olmamasıdır. Elektro optikler geminin başka bir kısmında olduğu için hassas atışlar için kalibre etmesi oldukça zordur ve bu eksiklik en çok görerek yapılan atışlarda belirginleşmektedir.
Monument E 3T-25 yüzey tarama radarı, 1990’lı yıllarda üretilmiş maksimum 140 km menzilli pasif alıcılı ve çok güçlü tek aktif vericili bir sistemdir. Çok amaçlı kullanımlıdır; navigasyondan yüzey hedeflerini bulmaya kadar pek çok görev modu mevcuttur tek aktif kanalı olduğu için elektronik harp durumlarında pasif sistemleri kullanmaktadır.
Ayrıca gemide oldukça eski nesil 1980’lerin teknolojisi olan 4 adet MR-90 aydınlatma radarları da bulunmaktadır. Ana amacı BUK füzelerinin yarı aktif alıcılarına hedeften sinyal yansıtmak olan bu radarların günümüz şartlarında ne kadar başarılı görev yapabilecekleri şüphelidir.
Rusların tek platformda çok sayıda radar kullanması
Bu kadar çok çeşitli radarın bulunmasındaki amaç aslında Rus radar doktrininin zamanın hızına yetişememesi ve çözüm olarak tek bir ana sistem yerine birbirinin üzerine binen benzer işleri gören çoklu sistemleri kullanmasıdır. İlk anda akla yatkın görünse de bu sistemleri merkezi bütünleşik bir biçimde kullanmadıkları için elde edilen bilgi karmaşası çözümü kolay bir iş değildir ve bu soru akını gelecekte de çözülecek gibi durmamaktadır. Örneğin, ana radar olan Fregat radarının gemi içinde 20 adet elektronik dolaptan oluşan bir alt sistem ekipmanı bulunmaktadır ve bunun Batıdaki karşılığı ve ASELSAN tarafından da üretilen Smart MK2 radarında, bu elektronik ekipman dolap sayısı 2 adettir.
Ruslar bu gemide TREBOVANIE-M muharebe iletişim ve yönetim sistemi kullanmaktadırlar. Talwar sınıfında da aynı olan bu sistem, Rus donanmasının elindeki en gelişmiş muharebe yönetim sistemidir. Ağırlıklı olarak gemi entegre yönetiminden ziyade sadece muharebeye yönelik sekiz konsol ile savaş yönetimi üzerine yoğunlaşmış bir yapı sergilemektedir. Hintlilerin şimdiden İsrailliler ile elektronik altyapı ve ABD Bell system ile gemi yönetimi üzerine görüşmeler yaptıkları bilinse de yeni gemilerde uçak gemilerinin öz savunma sistemleri için bu sistemi kullanacaklarını belirtmişlerdir.
Kağıt üzerinde Rus elektroniklerine genel olarak çok güçlü gözüyle bakılsa da hızla gelişen teknolojinin gerisinde kalmaktadırlar. Bunun farkına varan Çinliler gemilerindeki benzer sistemleri sürekli değiştirip güncelleyerek yenilemelerine karşın Ruslar aynı geliştirme ivmesini gösterememektedir. Özellikle son yaşadığımız Barış Kalkanı Harekatı’nda Rus sistemlerinin elektronik karıştırmaya ne kadar yatkın oldukları İHA’lar ile vurulan HSS sistemleri ile gözler önüne serilmiştir.
Gemide pasif koruyucu sistemler olarak PK-10 su üstü decoy atıcıların yanı sıra gemilerde bir adet hareketli lançer bulunmaktadır. Bu, geminin belli bir mesafe uzağında onlu şekilde atılarak gemi radar ekosuna benzer bir yansıma ve ısı dalgası oluşturarak yaklaşan füzeleri aldatmaya yönelik başarılı bir sistemdir. Bu sistemin benzeri ama daha küçüğü olan KT-216 tipindeki de ayrıca 4 tane küçük sabit lançer olarak takılmıştır
TK-25E-5 entegre elektronik harp sistemi
Elektronik harp (ECM) ve elektronik karşıt harp (ECCM) genel olarak savunma sistemlerinde Rusların en yumuşak karnı olmuştur. X ve Ku bantlarında karıştırma yaparken diğer bantlarda (C, S P, L) kestirmeyi 80kW’a kadar yapabilmektedir. Bu sistem, Krivak I serisinden beri bulunan elektronik harp sisteminin en gelişmiş olanıdır. Genelde bu tip sistemlerin bilgileri çok gizlidir ancak eski sistemlerden bilinen verilere göre yeni sistemin özellikle uçaklardan yapılan radar taramalarında uçak radarlarının verimliliğini %20 oranında azaltacağına muhtemel olarak bakılabilir.
Ayrıca gemi bir adet Kamov Helix KA-27 tipi helikopter taşımaktadır.
Tamamı Karadeniz filosunda kullanılan bu gemiler isimlerini Rusların Karadeniz savaşlarında görev yapmış olan amirallerinden almaktadır.
Peki biz bu yeni nesil gemiler ve değişen Rus Karadeniz donanması doktrini karşısında nasıl bir sistem tasarlıyoruz?
Bizim bu gemilere vereceğimiz ilk cevap İ sınıfı gemiler ile olacaktır. İ sınıfı fırkateynlerimizin detaylı bilgilerinden ziyade Rus fırkateynleri ile karşılaştırmalarına bakmak faydalı olacaktır.
Boyutlar
İ sınıfı fırkateynler 113 metre boyunda ve 3000 ton ağırlığında olacaklar. İlki şu anda inşa halinde olmakla beraber toplamda gemide 125 kişi görev yapacak. Bu gemiler Rus gemisine göre daha küçük boyutlara sahiptir. Bu boyuta mensup Rusların baz aldığı gemiler olan Talwar sınıfı gemiler okyanus görevleri için yapılmış gemilerdi. Rus gemileri ana görev yeri olarak Karadeniz ve Suriye kıyılarında olsalar da gerektiğinde okyanusta uzun görev süreleri yapmak zorunda kalabilecekleri için motor konfigürasyonları gereği daha çok yakıt harcayıp daha çok yakıt depolamak zorunda olmaları nedeniyle geminin büyük olması, teknik bir beceriden ziyade eldeki yeteneklerin isterlere göre daha küçük olarak yapılamamasından kaynaklıdır. Bunun en iyi göstergesi Rus gemileri ekonomik sürat ile 5000 deniz mili menzile sahip iken daha küçük İ sınıfı gemilerimiz 6500 deniz mili menzile sahip olacaklardır.
İstif sınıfı gemiler denizde ikmal yapmadan 25 gün denizde kalabilecek iken Rus gemileri 30 gün denizde kalabilmektedir. Açıkcası İ sınıfı gemilerimizin ana amacı Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de görev yapmak için tasarlandıkları için gayet makul bir zaman iken okyanus seyiri de planlayan Ruslar için bu süre kısa kalacak bir durumdur.
Silah sistemleri
İstif sınıfının Otomarela 76 mm super-rapid topu günümüz topları arasında en gelişmiş toptur. Günümüzde deniz toplarını sadece kara ve deniz hedeflerini vuran silahlar olarak görmekten ziyade hava hedeflerine de müdahale edebilen ve gerektiğinde CIWS olarak hatta aldatıcı karıştırıcı atan sistemler olarak da kullanılan araçlar olarak görmek gerekmektedir. Bütün bu özellikleri içerisinde barındıran 76mm topun ateş ederken gönderdiği patlayıcı miktarı Rus sistemine göre daha az olsa da daha seri ve daha isabetli atışlar yapması ve çok daha farklı görevleri daha başarılı bir biçimde yerine getirdiği için çok daha iyi bir sistemdir. Günümüz dünyasında bir geminin diğer bir gemiyi uzun menzilden görüp bütün füzelerini kullanmaksızın ya da kullandıktan sonra yaklaşıp top ateşi ile diğer gemiyi vurmaya çalışması oldukça zor bir ihtimaldir. Ancak kendisine yaklaşan füzeye ya da hava aracına ateş etmesi daha olası bir senaryodur. İşte bu durumda teknolojisi daha gelişmiş ve daha seri olan 76mm top radyo güdümlü DART mühimmatı ile daha öne çıkmaktadır. Rus A-190 topunda hava hedeflerine sadece baraj atışı yapabilecek zaman ayarlı mermileri vardır ve bu nedenle günümüz hedefe varırken sürekli rota değiştiren füzelerine karşı şansı çok düşüktür.
Hava savunma füzesi olarak İ sınıfı fırkateynlerimiz 64 adet (16 hücreli dikey atım sisteminde her hücrede 4 füze ile) ESSM veya ESSM Block II (Block II alımı çok olası görünmektedir) güdümlü füze ile donatılacaktır. Bu denli yüksek sayıda füze gemiye iyi bir nokta savunma becerisi sağlayacaktır. ESSM Block II bilindiği üzere üzerindeki yarı aktif yönlendirme ve aktif radar ile anti-gemi füzelerini avlamak üzere tasarlanmış ve son derece başarılı bir füzedir. Rus gemileri 24 adet BUK M2 ya da M3 serisi füzelerin deniz versiyonunu taşıyor olup bunların tamamı yarı aktif güdümlü füzelerdir. Bu da Rusların gemi üzerine çeşit çeşit çok adetli radarlar koymasının sebebini açıklamaktadır. Yarı aktif füzeler sabit rotada yavaş uçan hedeflerde başarı gösterseler de harp zamanı üzerlerine gelen ve sürekli rota değiştiren füzeleri durdurmadaki başarıları oldukça muğlaktır Ayrıca son Barış Kalkanı Harekatı’nda da görüldüğü üzere aynı füzelerin radarları, karada konuşlu olanları elektronik karıştırma sonucu kör olup İHA’lar tarafından vurulmuştur. Bu ciddi bir risktir.
Anti-gemi ve seyir füzelerinde Rus füzelerinin daha uzun menzilli olduğu görünse de burada açıklanması gereken başka bir durum vardır. Rus gemi radarları Rus füze menzilinden daha kısadır yani Rus radarları füzeleri doğru hedeflere yönlendirmek için hava araçlarından, helikopterlerinden ya da gemiye yakın bir sinyal sağlayıcıdan veri almak zorundadır. Açık denizlerde bu çok sorun teşkil etmez; düşman filosunun yeri bellidir ve ona göre düzen alabilmek mümkündür. Ama toplam derinliği 120 deniz mili olan Karadeniz ve 90 mil olan Suriye civarında ya da Akdeniz ve Ege’de füzelerin uzun menzilli olmasının çok fazla faydası olmamaktadır. Burada öne çıkan özellik kıyı bölgelerde hedef bulabilme özelliğidir.
Rus sistemleri genel olarak açık denizde ABD uçak gemisi gruplarına saldırı amacı ile üretilmiş hızlı ve güçlü füzelerdir ancak Rus sensör becerisi batının çok gerisinde kalmaktadır. Özellikle adacıklar ve derin koyların bulunduğu Ege’de ve Akdeniz’de bu füzelerin başarı ile hedeflerini bulması açık denizdeki kadar kolay olmayacaktır. Ancak Atmaca füzesi ilk tasarım anından beri bu amaca yönelik olarak üretilmekte olup ana amacı dar alanlarda adacık ve derin vadiler içindeki koylarda deniz hedefleri bulma üzerine üretilmişlerdir. Yani daha kısa menzilden oluşması düşünülen bu zafiyet zaten deniz bölgelerimizin fiziki yapısından dolayı oluşamamakta olup deniz yapılarının durumu ile füze sistemleri konusunda avantaj oluşturabilecek özellikler Atmaca füzesinde mevcuttur.
Ayrıca Rus gemileri sadece 8 adet (gemisavar) füze taşırken İ sınıfı fırkateynlerimizde 16 adet Atmaca füzesi bulunacaktır. Teorik olarak Rusların her gelen füzeye 3 adet anti-füze fırlattığı düşünülürse 8 füze sonunda Rus gemisinin güdümlü füzelere karşı atacak mühimmatı kalmayacaktır. Nicelik üstünlüğünün İ sınıfı gemilerde olacağı şüphesizdir.
Radar ve sensörler
Gemi radarlarına bakacak olursak İ sınıfı fırkateynlere takılacak olan (Thales lisansı ile) ASELSAN üretimi Smart-S MK2 radarı sınıfında en çok kullanılan radarlardan biridir. Şu anda bu sınıfa mensup bundan daha gelişmiş başka bir radar yoktur. Özellikle çoklu ESSM yönlendirme becerisi ve gelişmiş elektronik harp karşıt tedbirleri (ECCM) gelişmiş sensörleri ile Rus gemileri üzerindeki radarlarından daha başarılı ve hassasiyet ile görebilen bir radardır. Rus Fregat radarı dakikada 6 defa dönerek arama, 12 defa dönerek hedefe kilitlenme yapabilmekte Smart S radarları dakikada 12 defa dönerek arama ve 27 defa dönerek kilitlenme yaparak hedefi daha hassas olarak bularak ve takip ederek füzeleri yönlendirebilmektedir. Radarlar sadece menzil olarak değil aynı zamanda uzak mesafeden algılama becerileri ile de Rus karşıtlarından daha üstündür. Diğer bir deyişle, Rus Fregat radarları 45 derecelik bir konik içerisine giren hedefleri görürken Smart S radarı için bu konik daha fazla olup 75 derece kadardır. Yani Rus radarı yüksek irtifayı tararken çok alçak irtifa hedeflerini görebilme becerisini yitirmektedir ve bu sebeple çok miktarda ve farklı radara ihtiyaç duymaktadır.
İ sınıfı gemiler hedef aydınlatma işini bazı değerlendirmelere göre dünyanın en iyi radarlarından olan StingEO MK-2 sistemi ile yapacaktır. Şu anda da donanmamızda aktif olarak kullanılan bu sistem çift bantta (I ve K) çalışmaktadır ve I bandında 120 km kadar menzili vardır. Ayrıca kendi üzerindeki gelişmiş elektro optikleri ve lazerli mesafe bulucu sistemi ile gemi topçu radarı görevlerini de başarı ile yerine getirirken 76 mm topun hava hedeflerine lazer güdümlü DART mühimmatını da isabetle atmasını sağlamaktadır.
I sınıfının öz savunma sistemi olarak sadece 20 mm Phalanx topunu düşünürsek zayıf görünebilir; ancak unutulmamalıdır ki asıl öz savunma füzeleri 64 adet ESSM füzeleridir. Eğer ESSM Block 2 füzeleri ile teçhiz edilirse bu özelliği daha da artacaktır.
İ sınıfında bulunacak ASELSAN ARES2N elektronik saptama sistemi dünyadaki iyi sistemlerden birisidir. Hatta en yaygın olarak kullanılan HarrisES-3701S sisteminden dahi daha iyidir dersek yanlış olmaz. Ayrıca önemli bir diğer husus ise Rus radarları elektromanyetik enerji yayma canavarlarıdır ve elektronik karıştırmalara karşı daha kuvvetli sinyaller göndererek aşma prensibine güvenmek zorunda kaldıkları için kendilerini gizlemek bir yana aksine özellikle fener gibi kendi kendilerini uzun mesafeden aydınlatan sistemlerdir. Batılı sistemler ise elektronik karıştırmayı bertaraf etmek için yüksek hızlı işlemcilerde veri düzeltme yaparlar ve enerji yayılımları çok daha azdır. Öyle ki Batılı yeni nesil denizaltı radarları çalışırken cep telefonundan daha az enerji yaymaktadırlar.
Savaş yönetim sistemleri
İ sınıfının en büyük avantajlarından birisi de GENESIS ADVENT sistemi olacaktır. Sistem sadece gemi entegre savaş yönetim sistemi değildir. ADVENT özellikle harp dışı harekat ihtiyaçlarının artması ile ortaya çıkmış olup sadece geminin kendi sensörlerinden değil diğer gemiler, denizaltılar, İHA ve uçaklar ile de iletisim kurarak tek gemi yerine kuvvet odaklı çalışan bir yönetim sistemidir. Büyüklük olarak kendisinden daha büyük olan Rus sistemlerinden daha fazla otonom entegre sistemleri olmasına rağmen sayıca daha çok konsol ve operatöre sahip olması bu sebeptendir. Rus TREBOVANIE-M tek gemi savaş verimini arttırmak için yapılmış yani GENESIS karşılığı bir sistem olarak görülebilir.
https://www.youtube.com/watch?v=YyIjD_LRiVk
Bununla beraber Rus gemisinde 200 kişi görev yaparken İ sınıfı gemide 120 kişi görev yapacaktır. Bu da sistemlerin daha otomatik, daha verimli, daha az insana ihtiyaç duyan ve hata ihtimali azaltılmış olduğunu göstermektedir. Ruslar son zamanlardaki çok miktardaki Hava Savunma Sistemi kayıplarını hep insan faktörüne bağlayıp acilen bu sistemlerdeki insan faktörünü ortadan kaldırmak amaçlı robotik ve otomasyon için çabalamaya başlamış olup bunu yeni yapılacak gemilere dahi yetiştirmeleri pek mümkün görünmemektedir. Modern yüksek süratli harp sistemlerinde iyi eğitimli az sayıdaki personelin verimliliği fazla sayıdaki az eğitimli personelden çok daha verimlidir. Kısacası fazla personel olması daha avantaj değil günümüz yüksek teknolojik harp yönetiminde dezavantaj oluşturacak bir durumdur.
Kozan Selçuk Erkan
“1975 İzmir doğumlu, İlk ve orta öğrenimini İzmir’de yaptıktan sonra, İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. 9 Eylül Üniversitesi’nde İşletme Fakültesi’nde yüksek lisansını tamamladı. Savunma projelerinde görev almış olup halen savunma sanayii için üretim yapan firması bulunmaktadır.”