Türk savunma sanayiinin kazandığı kabiliyetler neticesinde yeni silah sitemlerinin geliştirilmesi ve üretimi hızla devam ediyor. Yeni sistemlerin üretimi sonucunda sadece yeni platform inşaları değil eldeki mevcut platformların da modernizasyonu ya da kabiliyetinin artırılması için de bu sistemlerin entegrasyonu gerçekleştiriliyor.
Yunanistan’ın OH-58D alımı, İsrail’den Heron kiralaması ve AH-64 Apache helikopterlerine Spike füzelerini entegre etmeye başlamasıyla Ege Denizi’nde hücumbot gibi platformlara yönelik tehditler artmaya başlamıştır. Artan tehdit sadece Yunanistan örneği için geçerli değildir. Dünya ölçeğinde bu tarz tehditler artmaya devam etmektedir. Bununla beraber artan silah çeşitliliği alternatif çözümleri de kendi içerisinden çıkarma potansiyeline sahiptir. Eldeki kabiliyetler ile bir “what if” çalışması yani “ne yapılabilir?” çalışması göz önüne alındığında “Hava Savunma Hücumbotu” fikrine ulaşılabilir.
Yıldız Sınıfı Hücumbotlar
Yıldız sınıfı hücumbotlar, Alman Lürrsen Werft tersanesi tasarımıdır. Türkiye’de üretilen gemiden Türk Deniz Kuvvetleri envanterinde iki adet yer almıştır. İlk gemi TCG Yıldız, 1994 yılında suya indirilmiş olup 1997 yılında Deniz Kuvvetlerine teslim edilmiştir. İkinci gemi TCG Karayel 1995 yılında denize indirilerek ve 1997 yılında Deniz Kuvvetlerine teslim edilmiştir.
Teknik özellikler:
Deplasman | 433 ton |
Boy | 57,8 metre |
Motor | 4 MTU 16V956TB91 dizel motor 15.120 beygir |
Hız | 38 Knot |
Mürettebat | 45 |
Menzil | 1940 km |
Silahlar |
|
Savaş Yönetim Sistemi | TACTICOS |
Radarlar |
|
Elektro-optik sistem | LIOD Mk-2 |
Deniz kuvvetleri için alternatif konsept “Hava Savunma Hücümbotu”
Hücumbot flotillaları kendileri bağımsız görev yaparken genelde hava savunma şemsiyesinin dışında kalmaktadırlar. Yüksek hızları ve görev mahiyetleri sebebi ile onlara fırkateyn gibi gemiler eşlik edemez. Sensör ve hava sistemlerinin (İHA, dolanan mühimmat [kamikaze İHA], anti-gemi füzeleri vd.) hızla geliştiği dünyamızda bu hızlı ve küçük sınıf gemiler için ihtiyaç olan hava savunma şemsiyesi eldeki teknoloji ve imkanlar gözetilerek yerli sistemler ile başarılabilir bir seviyeye gelinmiştir.
Konsept olarak değerlendirildiğinde Yıldız sınıfı hücumbotların göreve devam etmesi halinde yarı ömür modernizasyonunda hava savunma görevinde kullanılabilmeleri mümkündür. Daha gelişmiş savaş yönetim sistemleri ile Kılıç sınıfı hücumbotlara eşlik ederek bu görevi yerine getirebilme imkanı bulunabilir.
Burada önemli husus kullanılacak satıhtan havaya füze sistemidir. Konsept, tasarıma çizilirken eldeki mevcut HİSAR O+ sistemi baz alınmıştır. Bu sistem kara konuşlu olarak tasarlandığı için alan sorunu olmayan daha büyük hacimli atıcılara sahip olmakla beraber neler yapılabileceğine dair fikir verebilir. Yakın gelecekte geliştirilmesi halinde G-40 füzesi ile çok daha uygulanabilir bir sistem elde etmek de mümkün olacaktır. Ancak G-40 füzelerine dair henüz bir boyut ve görünüm ortaya çıkmadığı için HİSAR füzeleri üzerinden bir konsept çizim gerçekleştirilmiştir. HİSAR füzelerinden daha kompakt bir füze geliştirilmesi halinde gemiye konuşlandırılacak füzelerin sayısının artırılması da mümkün olacaktır.
Gemiye yerleştirilen GÖKDENİZ hava savunma sisteminin mevcut parçacıklı mühimmat kullanabilme kabiliyeti olan Oerlikon GDM-A sistemine göre en önemli avantajı kendi radarı angajmana girebilecek olmasıdır. Roketsan tarafından geliştirilmesi beklenen orta menzilli gemisavar füzesi geminin hasım unsurlara yönelik angajmanı için önemli birer kabiliyet kazanımı sağlayacaktır. Gemiye yerleştirilmesi gereken elektronik harp sistemleri ile ilgili bir varsayımda bulunulmamıştır. Unutulmamalıdır ki bu konsept bir çalışma olarak yerli sistemler ile eldeki platformların etkinliğinin artırabileceğini göstermek üzere yapılmıştır.
Sonuç olarak alternatif gelişmiş sistemlerin yerli imkanlar ile üretilebilmesi sayesinde bu ve benzeri çok daha farklı sistemlerin mevcut gemiler üzerinde kullanılması hatta yeni konseptler oluşturulması imkanı günümüzde maliyet etkin çözümler olarak karşımıza çıkmaktadır. Benzer girişimlerin dünya da gelişmiş devletler tarafından da yapılmaktadır.