Askeri Olaylarda Devrim (Revolution in Military Affairs) Hipotezi ya da kısaca adıyla RMA Hipotezi, askeri yazında yeni teknolojik değişimlerin olası bir savaşın gidişatını belirleyebilecek şekilde değişimini, muhabere ortamını dönüştürdüğünü teoride kabul eder. Bu hipoteze göre tarihte belli bir teknolojik üstünlüğe erişmiş bir kullanıcı ordu, bu üstünlüğü doğru ve yerinde uygulayabilmesiyle game-changer (oyun değiştiren) konumuna erişebilir.
Askeri Alanda Devrim Hipotezi ilk kez 1980’li yıllarda Sovyetler ’de, Mareşal Nikolay Ogarkov öncülünde ordu personeli tarafından ortaya atılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki NATO ile Sovyet Rusya’nın teknolojik ve bilişsel anlamda aralarının açıldığını, Sovyet ordusunun geri kaldığını savunmuşlardır. Bu hipotezin farklı çevreler tarafından tartışılmaya başlandığı dönem, teknolojinin getirdiği handikabın güncel bir örneği 1990-1991 tarihli 1. Körfez Savaşı’dır. Sayısal ve ekipman açısından güçlü bir hasım gözüken Irak Ordusu, Koalisyon kuvvetleri tarafından adeta imha edilmiş; aylar süreceği hesaplanan müdahalenin sıcak safhaları haftalar sürmemiştir.
RMA Hipotezini destekleyen güçlü örneklerden biri olarak ‘Alman Panzer Tümenleri’ gösterilebilir. 1. Dünya Savaşı’nda milyonların hayatına mal olan ancak kayda değer bir cephe ilerlemesi sunmayan siper savaşlarına karşı Britanya Ordusu tarafından geliştirilen tank konsepti; 1916’da Somme Muharebesi’nde ilk kez kullanılmasına rağmen beklenen sonucu getirmemiştir. Teknolojik olarak bir devrim olmasına rağmen, tankın savaşta doğru ve etkin kullanılması için gereken askeri doktrin ve destekleyici unsurlar Britanya Ordusu tarafından o dönemde geliştirilememiştir. 1. Dünya Savaşı’nda alınan mağlubiyet, akabinde imzalanan ağır Versay Antlaşması Alman Ordusu’nu daha etkin ve kısa sürede sonuç alabilecek bir askeri yapılanmaya itmiştir. Hava unsurlarının zamanla gelişmesi ve tank konseptinin ilerleyen yıllar içerisinde daha fazla kullanıcı ülke bulmasıyla beraber, General Heinz Guderian öncülüğünde Alman askeri uzmanları da bu konsepti kendi ihtiyaç ve kabiliyetlerine uygun olarak tekrar tasarlamış, sonucunda Alman Panzer Tümeni ortaya çıkmıştır. Diğer ordularda var olan kullanım amacının aksine, tankın Alman Ordusu’nda sadece bir ateş destek vasıtası değil, cepheyi yarıcı güç olarak; onu destekleyecek piyadenin mekanize araçlarla taşınması (mekanize piyade), yakın hava destek uçaklarının (Stuka) mobil topçu görevi görmesi Panzer Tümenlerinin farkını ortaya koymuştur. Böylelikle Blitzkrieg (Yıldırım Savaşı) ortaya çıkmış, Alman Panzer Tümenleri 1. Dünya Savaşı’nda dört yılda geçilemeyen Fransız savunmasını 2. Dünya Savaşı’nda birkaç hafta içinde yararak tankların gerçek üstünlüğünü dünyaya göstermiştir.
KAYNAKÇA
- Kane, T. M. & Lonsdale, D. J. (2016) Çağdaş Stratejiyi Anlamak (Çev. Tunçer Büyükonat), İstanbul: Doruk Yayınevi.
- Metz, S. & Kievit, J. (1995) “Strategy and the Revolution in Military Affairs: From Theory to Policy”, Strategic Studies Institute US Army War Collage.
- Guderian, H. (2017). Bir Askerin Anıları (Çev: İhsan Gürkan), İstanbul: Kastaş Yayınevi.
- Ökten, T. (2020) “Askeri Alanda Devrim: Ateş Gücü-Manevra Dengesi”, Güvenlik Stratejileri Dergisi, 16(33), s. 125-162.
Hacettepe Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü & Philipps-Universität Marburg, Politikwissenshaft – Bilim İnsanı & Tarihçi – Savunma Sanayii Sektörü, Askeri Bilimler ve Yönetim Bilimleri Araştırmacısı