Aktif Koruma Sistemleri genel olarak; muharebe sahasında kara araçlarını gelen tehditin fiziksel temasından önce sistem tarafından algılanması ve durdurulması şeklinde tanımlanmaktadır. Bu çalışmada; Aktif Koruma Sistemleri üzerine Türkiye’de yürütülen çalışmaları ASELSAN çözümleri özelinde değerlendireceğiz.
Aktif Koruma Sistemi nedir?
Aktif Koruma Sistemleri (AKS), sistem içerisinde yer alan radar, sensör ve alt sistemlerin farklılıklarıyla birbirlerinden ayrılırlar. Sistemler arasındaki farklılıklara rağmen tüm sistemlerin tek bir amacı vardır; tehdidin fiziksel temasından önce sistem tarafından algılanması ve durdurulmasıdır. Teorik olarak AKS’leri, güdümlü tanksavar mühimmatlarına, RPG ve türevlerine, tanklardan atılan HEAT veya KE mühimmatlara karşı platform savunmasında etkili olabilmektedir.
Muharebe araçlarının pasif ya da reaktif koruma sistemlerinin yerini tamamen AKS’lere bırakması günümüzde mümkün olmadığı gibi yakın gelecekte de mümkün görünmemektedir. AKS’lerin önceliği anti-zırh sistemlerinin etkisini kırmak üzere belirlendiği ve yüksek hızdaki hedeflere karşı “milisaniye” hassasiyetinde harekete geçtiği için başarı oranları çevresel birçok faktörden etkilenmekte ve değişkenlik göstermektedir. Bunun dışında birçok AKS sistemi kinetik enerjili mühimmatlara etkisiz kalmaktadır. Kinetik enerjili mühimmatlara karşı etkin olduğu iddia edilen sistemlerde pratik başarısı büyük soru işareti getirmektedir.
AKS kullandıkları savunma mekanizmasına göre iki grupta sınıflandırılabilir:
- Soft-Kill (saptırma, karıştırma)
- Hard-Kill (tehdit mühimmatını imha etme)
Soft-Kill
Soft-kill koruma konsepti, sis veya parçacıklarla muharebe aracının etrafında yanıltıcı/gizleyici perdeler oluşturularak veya ısı (kızılötesi) ve lazer güdümlü füzelere karşı yanıltıcı/şaşırtıcı sinyaller kullanılarak (lazer/kızılötesi karıştırıcı) yönlendirilmiş tehdidin hedefinden saptırılmasıyla bertaraf edilmesi esasına dayanmaktadır.
Hard-Kill
Koruma ihtiyacına bağlı olarak tipi ve sayısı belirlenebilecek kızılötesi ve radar algılayıcılar, algılayıcılardan gelen verilerin değerlendirildiği bir mikro işlemci ve önleme kapsülü içeren fırlatıcılardan oluşmaktadır. Genellikle aracın her iki yanında ve gerekirse üstten gelecek tehditlere karşı kule kısmında yer alan fırlatıcılar; 360 derecelik kapsama ve koruma alanına sahiptirler. Algılayıcılardan gelen tehdit mühimmatın tipi, şekil ve vektörel özellikleri ile ilgili verileri mikrosaniye mertebelerindeki sürede işlenmekte ve fırlatıcılar hedefe yönlendirilerek aktif hale getirilmektedir. Beklenen sonuç, mühimmatın ya zırhlı araca belli bir mesafede (1–20 m) etkisiz hale getirilmesi ya da çarpma etkisi ile mühimmatın yönünün saptırılarak zırhlı araca ulaşmasının önüne geçmektir.
Türkiye’nin üzerinde çalıştığı aktif koruma sistemlerine geçmeden önce Türkiye’nin özellikle tanklarda mevcut güdümlü tanksavar füzesi (Anti-Tank Guided Missile/ATGM) tehditlerine karşı AKS’ne ihtiyaç duyması ve bu doğrultuda başlatılan/yürütülen modernizasyon projelerine bakalım. Bu kısımda Defence Turk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Mehmet Küçük’ün yapmış olduğu çalışmanın bir kısmına bakacağız
TSK’nın Çelik Yumrukları Tanklarımız ve Modernizasyon Projelerine Bakış
Artan asimetrik harp sahaları sonucunda bu sahalarda tankların yapabildikleri ve tankların karşılaştığı engel ve tehditlerin daha net görülmesinin ardından mevcut tankların ve mevcut tank kullanım doktrinlerinin yetersizliği karşısında savunma firmaları ve ordular çeşitli çözüm arayışlarına gittiler. Asimetrik harp sahası denklemde bilinmezlerin / sürprizlerin çok fazla olduğu bir harp alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla durumsal farkındalık en fazla öne çıkan parametrelerden biri olmakta. Hemen ardından ise tehdit savunma unsurları geliyor, özellikle ATGM tehdidi karşısında boşluklu veya reaktif zırh, uyarı ve tepki sistemleri çok fazla önem arz ediyor. Ve tabii ki her zaman önem arz eden konu mevcut unsurların sahip olduğu mobilitedir!
Türk Silahlı Kuvvetleri
Kara Kuvvetlerimizde ABD ve Alman menşeli çeşitli tanklar bulunsa da Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine yarım asırdan uzun süredir sıfır tank girmedi. Yani TSK envanterindeki tankların hepsi ikinci el veya hibe tanklardan oluşmakta. Ayrıca batı ülkelerinin tank envanterlerine bakıldığında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde gerçekten çok fazla tank çeşitliliği bulunuyor. Bu çeşitlilik tankların lojistiği ve güncel tutulmaları hususunda çok ciddi zorluklar getiriyor. Keza güncel olarak bakacak olursak 3 ayrı modernizasyon projesi gündemde bulunmaktadır. Tank sayısı bakımından kalabalık bir envantere sahip olsak da çeşitlilik hususunun da ciddi etkisi olan tanklarımızın güncelliği konusunda çok büyük sorunlar mevcut. Bu sorunları kısaca açıklamak gerekirse M60A3, Leopard 2A4 ve M60T olmak üzere 3 farklı tank modelinin modernizasyonu ile ilgili çalışmalar yürütülüyor Bu 3 tank için de farklı zırh ve donanım entegrasyonu, farklı planlama ve farklı kablaj tasarım ve entegrasyon çalışmaları yapılıyor. Tabii bu hususta değinecek çok fazla nokta olmakla beraber modernizasyon çalışmalarına alt satırlarda değineceğim. Demek istediğim envanterinde 6 çeşit tank bulunan (-ki dünyada envanterinde en fazla çeşitte tank bulunduran ordulardan biri TSK denilebilir.) TSK için bu tankların bakım ve idame problemlerini bırakın bir de tankların demode oluşu ve güncel tutulmasının zorluğu çok büyük bir sorun oluşturuyor. Modernizasyon çalışmalarının fonlanmasından, planlanmasına ve tasarlanmasına kadar birçok noktada bu tank çeşitliliği Türkiye’yi zorlayan bir husus olarak karşımıza çıkıyor.
“Altay gelecek sorunlar bitecek.” Evet, planlanan bu şekilde(-ydi). Altay tankının gelmesi ile birlikte önce M48 serisi ardından M60 serisi (M60T’ler bilinmiyor) tanklar envanter dışına çıkarılacaktı. Otokar’ın 15 Kasım 2012 tarihindeki açıklamasına göre 2015 yılında seri üretime geçilmesi planlanıyordu. Altay Tankı için Kasım 2018 de (Savunma Sanayii Başkanlığı) SSB ve BMC arasında imzalanan sözleşme kapsamında ilk tankın en erken 2021 yılında teslim edilmesi bekleniyor.
Envanterimizde bulunan tanklara bakacak olursak:
Tank Modeli | Tank Sayısı |
1. M48A5T2 | ~750 |
2. M60A3TTS | ~645 |
3. Leopard 1A3T1 | 184 |
4. Leopard 1T | 171 |
5. Leopard 2A4 | ~334 |
6. M60T | 169 |
(~) işareti yaklaşıklığı simgeler M60 A3, M60 T tanklarının modernizasyonunda ASELSAN, Leopard 2A4 tanklarının modernizasyonunda ise BMC ana yüklenici olarak yer almaktadır. |
Leopard 2NG Modernizasyonu
ASELSAN’ın vizyoner öngörüsü ile tasarlanan Leopard 2NG Modernizasyon paketinin en önemli eksiği şüphesiz aktif koruma sistemidir. Ancak aktif koruma sistemi eksikliğine rağmen hayata geçseydi lazer uyarı sistemi ve ek balistik koruma modülleri ile Leopard 2A4 tanklarının beka kabiliyetini çok yukarılara taşıyarak Fırat Kalkanı Harekâtı ve Zeytin Dalı Harekâtı’ndaki birçok kaybımızı engelleyebilirdi.
M60T Projesi (Sabra Mk.II Paketi)
M60T (Sabra Mk.II) Modernizasyon Projesi, M60 Patton tanklarının IMI (Israel Military Industries) tarafından tasarlanan, daha yüksek kalibreli top ve reaktif zırh ile modernize edilmesini içeren projedir. Dönemin Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile İsrailli IMI arasında 29.03.2002 tarihinde imzalanıp 30.09.2002 tarihinde yürürlüğe giren 687.5 milyon $’lık anlaşma ile, KKK envanterindeki 170 adet M60A1 tank modernize edilerek M60T adını aldı. Tank modernizasyonu sırasında tankın neredeyse iskeleti dışında bütün parçaları değiştirildi. Sabra Mk.II geliştirme paketinin tümünde gözlem aygıtı programları, talebe ve operasyonel gereksinimlere göre özelleştirilmiştir.
Ancak Ağustos 2016’da başlayan Fırat Kalkanı Harekâtı’nda arka ve yan kısımdan hasar alan bazı tanklarımızda mürettebat kaybı yaşandı. M60T tankının zırh koruması üst düzey olsa da saldırı öncesi uyarı ve tepki sistemlerinin olmayışı büyük bir eksiklik oluşturuyor. Bu eksiklik TSK ve SSB tarafından görüldü ve bu doğrultuda Fırat M60T Projesi başladı.
M60T Tanklarının Tanksavar Savunma Yeteneğinin Geliştirilmesi (Fırat M60T) Projesi
Fırat Kalkanı Harekâtı sırasında elde edilen tecrübeler ışığında Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterindeki M60T ana muharebe tanklarından bir bölümünün modern tanksavar tehditlerine ve terör unsurlarına karşı daha etkin korunabilmesi ve mevcut sistemlere ilave yetenekler kazandırılmasına yönelik olarak başlatılan M60T Tanklarının Tanksavar Savunma Yeteneğinin Geliştirilmesi (Fırat M60T) Projesi’nde imzalar IDEF’17 Fuarı kapsamında 11 Mayıs 2017’de atıldı.
ASELSAN tarafından geliştirilen “Pulat” Aktif Koruma Sistemi’nin, Fırat M60T Projesi kapsamında modernize edilen tanklara entegre edilmektedir. Pulat Aktif Koruma Sistemi’nin Nisan 2018 sonrasında seri montaja hazır hale geldiği de yetkililerce ifade edilmişti.
Bu projeler dışında BMC tarafından Leopard 2A4 tanklarına yönelik modernizasyon projesi yürütülüyor.
ASELSAN Çözümü Aktif Koruma Sistemleri
ASELSAN tarafından yürütülmekte olan iki farklı aktif koruma sistem projesi mevcut. Bu projelerden biri AKKOR aktif koruma sistemi ve bir diğeri ise PULAT aktif koruma sistemidir. Neden iki farklı aktif koruma sistemi projesi yürütülüyor diye sorabilirsiniz, açıklayalım.
AKKOR aktif koruma sistemi, ana muharebe tankımız olacak Altay’da kullanılmak üzere geliştirilmektedir. ASELSAN, dünyada çok az ordu tarafından kullanılan bu sistem üzerinde 2008 yılında beri öz kaynaklarını kullanarak çalışıyor. Sistem ile ilgili radar, merkezi bilgisayar ve fiziksel imha mühimmatının denendiği testler de 2010 yılından itibaren başarı ile gerçekleştirilmekte. SSB proje ile ilgili 2 Ağustos 2013 tarihinde Teklife Çağrı Dosyası yayınlamıştır. Yani ASELSAN ihtiyacı çok önceden fark etmiş ve talep olmadan çalışmalara başlamıştır.
PULAT aktif koruma sisteminde ise durum biraz farklı. ATGM tehditlerine karşı aktif koruma sistemine duyulan ihtiyacın Fırat Kalkanı Harekâtı ile kendini daha çok hissettirmeye başlaması üzerine harekât devam ederken hızlı bir çözüm üretmek adına ASELSAN ve Tübitak Sage “Pulat” Aktif Koruma Sistemini geliştirdi. Fırat M60T projesi kapsamında tanklara Pulat aktif koruma sistemi entegre edilerek kuvvetten gelen talep bu şekilde hızlıca karşılanmış oldu.
AKKOR
AKKOR sistemi yukarıda bahsettiğimiz hem hard-kill hem de soft-kill önleme kabiliyetlerine sahiptir. AKKOR 360 derece imha kabiliyeti ile günümüzde yaygın olarak kullanılan birinci ve ikinci nesil ATGM’lere karşı koruma sağlamasının yanı sıra üstten vuruş kabiliyetine sahip henüz yaygınlaşma aşamasında olan üçüncü nesil ATGM’lere karşı da koruma sağlamaktadır.
Aktif koruma sistemlerinin başarı oranlarının artması ile birlikte, hava savunma doktrinlerinde olduğu gibi bir araca birden fazla roket/füze ile saldırılması senaryoları ile karşı karşıya kalmaya başlayacağız. Üreticiler ard arda iki füze fırlatarak kabiliyet sergilemeye başladı bile. AKKOR bu konuda da öne çıkarak aynı anda birden fazla tehdide karşı angajmana girebiliyor.
Optik algılama kullanmayan AKKOR sistemi hava şartlarından etkilenmeden çalışabiliyor. Modüler ve kompakt olması dolayısı ile birçok farklı tipteki kara aracına entegre edilebiliyor. Ayrıca AKKOR mühimmat fırlatma sisteminin döner kaideli olması sebebi ile fırlatıcılarda mühimmat bitmesi durumunda fırlatıcıların birbirleri açısında engelleme yapması mümkün hale geliyor.
Ayrıca AKKOR tankın atış kontrol sistemi ile entegre çalışıyor. İlk olarak Altay tankında kullanılacak AKKOR’un alt bileşenlerinin testleri, başarılı bir şekilde devam ediyor. Sistem seviyesi testlerin 2019’da tamamlanacak olan AKKOR’un, 2020’de, ALTAY üzerinde kullanıma hazır olması planlanıyor.
PULAT
PULAT mühimmatları, AKKOR sistemi gibi döner fırlatıcı üzerinden kullanılmamaktadır. Fırlatıcısı dikdörtgen halinde kutu içerisinde bulunan PULAT mühimmatının algılayıcısı da mühimmatın üzerinde bulunmaktadır. AKKOR sistemine göre görece daha basit ve kompakt yapıda tasarlanan PULAT sistemi ASELSAN tarafından TSK’nın acil ihtiyacı için hızlı biçimde tasarlanmıştır. ASELSAN’ın AKKOR çalışmasının da etkisi ile hızlıca geliştirilen PULAT sistemi Kasım 2018 itibariyle Fırat Modernizasyonu geçiren 40 adet M60T tankına entegre edilmiş durumda.
Tankın dört bir yanına bu modüllerden birer tane konulması, tüm çevreyi kapsayan bir koruma sağlıyor. Tankın içine ise bir güç dağıtım birimi ve bir kontrol paneli yerleştiriliyor. Sistem aktif hale getirildiğinde, herhangi bir kullanıcı girdisine gerek duymadan, otonom olarak çalışıyor. M60T tanklarının modernizasyonu kapsamında, her bir tanka, 6 adet PULAT modülü entegre ediliyor. PULAT, veri toplama ve sistem performansı testleri kapsamında, yaklaşık 400 kere ateşlendi (Tablo 1) ve testlerini başarıyla tamamladı (Kasım 2018).
Aktif Koruma Sistemleri yükseliyor
Tankların sahaya çıktığı tarihten bugüne kadar süren zırh ve tanksavar döngüsü aktif koruma sistemlerinin devreye girmesi ile başkalaşmaya başladı. Özellikle 2. Dünya Savaşı’nda tank zırhlarının öne çıkması, Almanların ağır zırh anlayışı ve sürekli zırh artırması sürecinin arkasından soğuk savaş sürecinde mobilitenin tekrar öne çıkmaya başladığını gördük. Nihai olarak soğuk savaş döneminde zırh ve mobilite dengesinin belli bir noktaya gelmesi ile birlikte tanksavar tehditleri ilerleyişini sürdürdü. Nihayetinde 2000’lerden sonra tekrar zırhın öne çıkması tankların mevcut kompozit zırhları üstüne; kompozit plakaları, reaktif zırhlar ve en üste ağ zırhların oluşması ile batı cephesindeki tanklar 65+ tonları aştı.
Tanksavar füzelerinin bu kadar üst üste mukavemete karşı dahi başarılı olması, uzun yıllar şüphe ile yaklaşılan aktif koruma sistemlerinin tekrar gündemde üst sıralara taşıdı. İnsansız kule gibi çeşitli konseptler ile birlikte aktif koruma sistemlerinin gelişmesi, belkide kinetik mühimmatlara karşı da belli başarı oranları yakalaması ile birlikte mobilitenin tekrar öne çıkmaya başladığı bir tank konsepti dönemine sürükleniyoruz. Aktif koruma sisteminin önemi bu noktada ortaya çıkıyor. Bu konuda ASELSAN’ın yürüttüğü çalışmalar geleceğe açılan bir pencere niteliği taşıyor.
Fatih Mehmet Küçük ve Ahmet Alemdar
Defence Turk
Aktif Koruma Sistemi, kinetik enerjili mermileri engelleyebilir mi?
Defence Turk Genel Yayın Yönetmeni. Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı mezunu ve amatör fotoğrafçı. Teknoloji, otomotiv ve uluslararası ilişkiler meraklısı. Savunma sanayii araştırmacısı.