Teknolojinin götürdüğü yere gitmek önemlidir. Fakat gitmeden önce, birkaç dakika durup düşünmek gerekmez mi?
Merhaba değerli okuyucularım. Kusuruma bakmayınız. Oldukça uzun bir süredir zihnimi yüksek sorular ekseninde tutuyorum. Bu nedenle savunma alanında makale yazmak için gerekli ilham ve isteği bulmak zaman aldı. Birkaç gündür uyguladığım özel bir program sayesinde tekrar karşınızdayım. Sizlere son derece mantıklı ve temel bir soru sormak istiyorum. Gelin bu soruya birlikte ve adım adım ulaşalım.
Geçtiğimiz asırda savaş alanına çıkan tank ve diğer zırhlı araçlar, eski bir meydan okumayı tekrar alevlendirdi. Zırh ve zırha karşı mücadele. Tanklar sağladığı imkanlarla (Hız, Manevra Kabiliyeti, Zırh Koruması, Ateş Gücü.) piyade savaşlarının ve savaş doktrinlerinin ayrılmaz bir parçası oluverdiler. İlk etapta tanka karşı tank doktrini yani tank savaşları gündeme geldi. II. Dünya savaşı başta, bunu sıkça gördük, yaşadık.
Ardından piyade ve komando birlikleri de zırhlı araçlara karşı bir çözümleri olmasını istediler. Bazooka, Panzerfaust, RPG, LAV vb. tipte birçok roket çeşidi imdatlarına koştu. Malumunuz çukur imla hakkıyla çalışan bu sistemler, gelişen teknoloji paralelinde yepyeni bir kimliğe dönüşmekte gecikmedi: Tanksavar Güdümlü Füzeleri.
Basit tel güdümüyle başlayan, lazer, IR vb. birçok farklı güdüm sistemiyle zenginleşen, hatta at ve unut seviyesine kadar ulaşan birçok çeşit ve menşeye sahip sistemler. Bunlar günümüzün tüm çatışma sahalarında bolca bulunmaktalar. Her düzenli ya da düzensiz ordu tarafından kullanılmaktalar. Etkili sonuçlar almaktalar.
İlk etapta pasif (NERA) ve aktif (ERA) ilave zırh katmanları, RPG ağı vb. Ara çözümler ile kısmı bir güvenlik ağı temin edilmeye çalışıldı. IR güdümlü füzelere karşı IR yanıltıcı kaynaklar, Lazer güdümlü füzelere karşı tespit sistemleri, paralelinde ilerleyen personel eğitimi gibi hususlarla bu mücadele zenginleştirildi. Fakat an itibariyle tüm dünyanın gözdesi, aktif savunma/koruma sistemleri olmuş durumda.
FARKLI BİR BAKIŞ AÇIŞINDAN AKTİF KORUMA SİSTEMLERİ
Dikkat ederseniz biz de dahil birçok ülke aktif koruma sistemleri üzerinde çalışmakta. (ASELSAN Akkor ve Akkor Pulat) Bu hususta birbirinden farklı birçok yaklaşım mevcut. Her yaklaşımın da farklı avantaj ve dezavantajları var. Kullandığı farklı radarlar, sensörler, alt sistemlerden kaynaklanan hususlar da. Fakat değişmeyen bir gerçek vardır ki, ister 250 metre öteden ateşlenen bir RPG roketi olsun, ister 2500 metreden ateşlenen bir Kornet ya da Spike ATGM (güdümlü tanksavar füzesi) aktif koruma sisteminin bu mühimmatı tespit edebilmesi için bir “aktif radar sistemine” ihtiyacı var.
Gelin burada bir ara verip bakışlarımızı gökyüzüne çevirelim. Jet uçaklarına karşı yerden havaya füzeler (SAM) yani HSS’ler geliştirildi. bu sistemler oldukça uzun süredir Radarla güdümlendi. Uçaklar ne yaptı? Anti-Radar füzeleriyle SAM sistemlerini hedef almaya başladı. Örneği bizim de kullandığımız meşhur HARM füzesidir. Hatta hava kuvvetleri için düşman hava savunmasını bastırma (SEAD) tarzı birden çok görev profili doğdu. Aklın yolu bir olduğuna göre, tarih tekerrürden ibaret olduğuna göre, benzeri bir gelişmeyi karadaki aktif koruma sistemleri için ummak mantıksız olur mu?
Askerlere nöbet yerlerinde asla sigara içmemeleri tembih edilir. Çünkü sigaranın alevi kilometrelerce öteden seçilir ve düşman sizi gayet net biçimde hedef alabilir. Radarlar ya da aktif bir emisyon yapan tüm sensörler böyledir. Dolayısıyla aktif koruma sistemlerinin aslında, “açıkça hedef olma sistemleri” olarak da yorumlanması mümkündür. Bu gerçeği şu ana kadar hiçbir yerde okumadınız, hiç kimse bu hususa dikkatinizi çekmedi değil mi? Fakat gelin birlikte buna nasıl gerçeklik verebiliriz bir beyin fırtınası yapalım.
1. Yöntem:
Bir RPG roketi ya da Carl Gustaf M4 GTT (Geri Tepmesiz Tüfek) mermisi güdümsüz sistemlerdir. Bunları güdümlü hale getirmek büyük bir maliyet çıkarır ve sistemi verimli kılmaz. Çünkü güdüm sistemi, onun sensörü, beyni, kontrol kanatçıkları, motorları vs. ile desteklediğinizde, elinizde bir ATGM olur. Fakat bu gibi güdümsüz sistemlere basit ve oldukça düşük maliyetli bir hedef düzeltme sistemiyle, çok yüksek bir isabet oranı kazandırılabilir. Nasıl? Eğer hedef araç ben buradayım diye bir ışık yakıyor ise, gerisi son derece kolay olmaz mı? Emisyona doğru hedef düzeltebilen bir roket kullanıcısına, sokakları kapatma, sütre gerisinden görünmeden ateş açabilme vb. birçok avantaj sağlar. Çünkü silahı hedefe doğru doğrultmak yeterlidir. Mükemmel bir nişan alma süreci gerektirmez.
2. Yöntem
Bazı roket ya da ATGM füzelerinin ucunda sivri çubuk benzeri bir yapı görürsünüz. Bunun içinde bir ön çukur imla hakkı vardır. Sebebi ise aktif zırha sahip araçların, aktif zırh paketini imha etmek ve ana imla hakkının zırhı delmesine emin olmaktır. Gelin bu burnu farklı bir mantıkla, farklı bir şekilde dizayn edelim. Bir ATGM sisteminin ucunda olsun. İki adet plastik kaba parçadan oluşsun. Her plastik parçanın arka göbeğinde basınçlı bir hava tüpü olsun. Aktif koruma sistemi yayın yaptığı için en uygun mesafede önce ilki sonra da ikincisi ateşlensin. Diyelim ki tüm füze 550 metre/saniye hızla seyirde. Ağırlığı dolayısıyla ciddi bir güce sahip. İlk plastik parçanın sevki bu hızı 500, ikinci plastik parçanın sevki ise 450 metre/saniyeye düşürsün. Bunu güdüm ünitesi de bilsin ve hesaplamalarını ona göre yapsın. Aktif koruma sistemi bu iki plastik takozu etkisiz hale getirmek için ateşlenecektir. Fakat ardından gelen gerçek füze zırhlı aracı devre dışı bırakabilecektir.
3. Yöntem:
Bir ATGM mühimmatının maliyetini yükselten ana parçaları nelerdir? Sensörü ve beyni elbette. Fakat 4 adet füzeden oluşan bir seri düşününüz. Sadece ilk füze akıllı olsun. Ardından gelen tüm takipçi füzeler ise (örneğin) 0,5 saniye arayla sadece ilk füzenin hareketlerini taklit etsin. Böyle bir dörtlü paket, yeter ki hedef sabit olsun, tüm aktif savunma sistemlerini kırabilir. Fakat ya hedef hareketli ise? Ucuz bir düzeltme yolu bulmamız lazım değil mi? İşte bu hesaplı düzeltmeyi rahatlıkla hedefin üzerindeki aktif koruma sisteminin yayını sayesinde sağlayabiliriz. Açığa çıkıp, bizi hedef alıp, ateş edip, ardından hemen sütre gerisine saklanan bir düşman hayal edin. Hatta hayal etmeniz gerekmez, YouTube üzerinde Suriye’de benzer bir manevrayla düşmanın ATGM’sinden kurtulan onlarca tankın videosunu izleyebilirsiniz. Eğer aynı tanklar aktif koruma sistemine sahip olsaydı? Hadi olasılıkları düşünelim.
Zırhlı Hedeflere Karşı İHA’lar ve Gelecek
Bu senaryoları çoğaltmak mümkün. Fakat ben farklı bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Şu anda ülkemiz STM bünyesinde, özel kuvvetlere yönelik hafif vurucu İHA’lar üretiyor. Bunları Amerikan SwitchBlade konseptine denk düşünebiliriz. Fakat bu İHA’ların silah yükü, bir zırhlı aracı servis dışı bırakmak için yeterli değildir. İsrail ise daha ağır sistemlere yöneliyor. Harpy, Harop, Mini Harpy, vb. birçok farklı araç. Özellikle Harop kardeş ülke Azerbaycan’ımızın kullanımında da epey göz doldurdu. Şimdilik kullanım amaç ve konseptleri burada andığımız aktif koruma sistemi konusunun dışında görünüyor. Fakat gelecekte? Sizce aktif koruma sistemini icat eden, ilk olarak servise sokan, akıl ve hikmete sahip İsrail, bir sonraki aşamayı düşünmemiş midir? Ben onların gelecekteki aktif koruma sistemine karşı ana konseptlerinin bu olduğu kanaatindeyim. Ha keza bu tip İHA’lar ana saldırı öncesinde, aktif koruma mühimmat stokunu tüketecek yada şaşırtacak ilave yükleri de taşıyabilme kabiliyetindedir.
İçinizden geçiriyor olabilirsiniz: Aslında ne kadar basit, ne kadar göz önünde bir şey. Yahu bunu ben de düşünürdüm. Adamın yazdığı hiç de matah bir şey değil, eninde sonunda biri akıl ederdi zaten. Yahu bunu muhakkak bizim askerler yada askere iş yapan kurumlar düşünmüştür vs. diye…
Sizden bir ricada bulunmak istiyorum. Hadi Google, Yandex yada istediğiniz bir arama motorunu açın. Sonra ona şunu sorun: “Aktif koruma sistemini nasıl tank aleyhine kullanabilirim?” Bunu İngilizce dilinde de tekrarlayın lütfen: “How to use active protection system against tank?” Her hangi bir yazı yada çalışma bulabilecek misiniz bakalım? Yılmayın sayfaları çevirin ardı ardına ve arayın lütfen…
Aybars MERİÇ
aybarsmeric@gmail.com
Yazarın önceki yazısına ulaşmak için tıklayınız.
Defence Turk Kurucu Ortağı, makine mühendisliği öğrencisi, savunma ve ulusal güvenlik konularıyla yakından ilgileniyor. Amatör olarak video editlemeyi ve fotoğraf çekmeyi seviyor.