Türkiye’nin en hafif makineli tüfeğini üreterek ihraç eden System Defence’in Satış ve Pazarlama Müdürü Serkan Tosun ile Söyleşi gerçekleştirdik. System Defence tesislerinde gerçekleştirdiğimiz söyleşide firmanın yoğun üretim temposuna bizzat şahit olduk.
Ahmet Alemdar
Defence Turk: System Defence’ın kurumsal faaliyetlerini nasıl açıklarsınız? Yurt içinde ve yurt dışında faaliyet gösteriyorsunuz. Özellikle ihracat boyutunda ne gibi bir politika izliyorsunuz? Önümüzdeki süreçte hedefleriniz nelerdir?
Serkan Tosun: Hata yapmaktan korkmayan yenilikçi genç zihinlerin, kendilerini hızlı bir şekilde geliştirmelerine yönelik eğitimsel ve deneysel imkânları birleştiriyoruz. Böylece daha tecrübeli olan çalışanlarımızla bir arada olmalarını sağlıyoruz. Nihayetinde yurt dışına yönelik tüm faaliyetlerimizde de kaliteye ve yeniliğe addedilmiş politikalarımızla varlık gösteriyoruz. İhracat ile ilgili dünyanın birçok ülkesinde 2021 yılından bugüne aktif bir çalışma, satış ve satış sonrası hizmetimizle varlık gösteriyoruz. Özellikle 2022 yılında yurt dışındaki artan varlığımız büyüyerek devam ediyor. Yerli ve milli ürünlerimizin yurt dışından bu denli ilgi çekmesi bizim kanadımızda gurur duymamıza ve isimizi bir Türk markası olarak dünya pazarında daha da geliştirmemize olanak sağlıyor.
Defence Turk: System Defence’ı rakiplerinden pozitif olarak ayrıştıran hususların neler olduğunu sormak istiyoruz. Bu bağlamda hedeflerinize ulaşmada hangi hususların öncelikli olduğunu düşünüyorsunuz?
Serkan Tosun: Öncelikle önemli Ar-Ge faaliyetleri ile varlık gösterdik ve böyle yolumuza devam ediyoruz. MFR56 Open-Bolt ultra hafif makinalı tüfeğimizi Ar-Ge çalışmalarımızın sonucunda 3,5 yıllık bir süre zarfı içerisinde geliştirdik. Tüfeğimiz, 5,56×45 kalibrede sınıfının en hafifi olması – 4.2 kg – kompakt olması ve 2 katı ağırlığındaki muadillerinin test kalifikasyonlarını karşılaması vesilesiyle System Defence’ın milli gururudur diyebilirim. Daha sonra 5,56×45 kalibrede olan R56 piyade tüfeğimiz de diğer muadillerinde olmayan bir kabiliyete sahiptir. Aslında ‘abisi’ MFR56’da geliştirilen ve onunda (R56) nasiplendiği bir özellik hızlı namlu değiştirmedir (quick change barrel). Bu noktada edinilen fark yaratacak kabiliyetlerin korunup diğer çözümlere aktarıldığını da söylemeliyim. Tabancalarımızdan C9 polimer Compact 9×19, dünyanın en çok tercih edilen ve bilinen bir sisteminin kendi uyarlama versiyonumuzdur.
Bilinen sistemin yiv-set hadvesi polygonal iken bizim kullandığımız yöntem hibrit rifling diye geçmektedir. Bu durum ise atıştaki grupman ve silah ömrünü olumlu etkilemektedir. Dayanımını ise daha üst düzeye taşımaktadır. Sonuç olarak diyebilirim ki bizim yani System Defence’ın üretmiş olduğu veya üreteceği her çözüm, saha kullanıcılarının yorum ve arazideki yasam koşullarına bağlı olarak tasarlanmakta ve geliştirilmektedir.
System Defence Satış ve Pazarlama Müdürü Serkan Tosun ile Söyleşi çalışmasının tamamı Defence Turk Dergi 10′uncu sayısında.
Defence Turk Dergi’ye online ve basılı olarak erişmek için tıklayınız.
Defence Turk: Üretim teknolojinizi geliştirme adına ne tür iyileştirmeler ve yenilikler hedefliyorsunuz? Örneğin üç boyutlu yazıcı vd. teknolojilerden ne ölçüde yararlanıyorsunuz ?
Serkan Tosun: Silah sanayi teknolojileri kontrol ekipmanları seri üretimi hızlandırma faaliyetleri sırasında gözlemlenen kalite değerini yükseltecek fikir ve eylemlerle oluşan bir süreçtir. Buna bağlı olarak örneğin 3D yazıcılar ile tasarım mühendisi arkadaşlarımız modellemelerini oluşturup bir sonraki evreye, CNC makina tarafına taşıyarak Ar-Ge ve Ür-Ge faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar. Bu husus da yine nihai tasarıma ulaşmadan önceki önemli bir adımdır. Bizim için teknolojik yeniliklerin ürünün hayatı boyunca sürece dahil edilmesi hızlı müdahale ve hızlı gelişimi getirmektedir.
Defence Turk: Alt tedarikçileriniz var mı? Tedarikçilerinizle iş birliğiniz sanayi kümelenmesi benzeri bir ilişki türüne mi dayanıyor? İş birliklerinizin ölçeği tam olarak nasıl nitelendirilmeli?
Serkan Tosun: Tabii ki de alt tedarikçilerimiz var. Silah mekaniği var olduğu süreçten bu zamana üretimsel açıdan gelişen ancak tasarım ve çalışma anlamında çok da değişmeyen bir ana daldır. Türkiye’de Edirne’den tutun da Konya, Urfa, Karadeniz’e kadar dayanan ciddi altyapılara sahip destekçi ve kaliteli işler gerçekleştiren birçok tedarikçi firmamız mevcut. Biz sonuç olarak hep birlikte var olduk. O şekilde hep birlikte büyüyerek devam edeceğiz.

Defence Turk: MFR556’daki dikey yerine yatay olarak kullanılan gaz sisteminin avantaj ve dezavantajları nedir?
Serkan Tosun: MFR56 dış tasarımsal olarak AR-15 yani M16 ve M4 tüfeklerini andırmakta dolayısıyla ortak paydada kullandığı bir platform mevcut. Örneğin şarjör sisteminin alt kısımda olması, boş kovan penceresinin yönünün sağ tarafta olması, üst kısımda ise şerit besleme sistemi bulunmasıyla birlikte sol tarafında piston sistemi çalışmaktadır. Bu hususlar kullanıcı için de avantajından ziyade nişan hattını bozmadan kolay kurulumu sağlamakta ve kirlenmeyi en aza indirmektedir.
Defence Turk: MFR56 ve R56 piyade tüfeklerinin çeşitli güvenlik güçleri tarafından kullanıldığı biliniyor. İhracat faaliyetlerinde çift besleme ve hafif olmasının ne gibi katkıları oluyor?
Serkan Tosun: Kolluk kuvvetleri zorlu arazi koşullarında intikal ettiklerinde, üzerlerinde bulunan tüm teçhizatın minimum ağırlıkta ve maksimum performansta olması icap eder. Üzerinizdeki 8 kg’lık bir makinalı tüfekle kat ettiğiniz intikal mesafesinin 3/2’sini o ağırlık dinamiğini yönetmeye ayırırsınız. Artık bu makinalı tüfek tarafında da aşılmış bir şey olmakla birlikte intikal ettiğiniz yolda daha az yorulmanızı ve dikkatinizi kaybetmemenizi sağlar. Onu taşıyan ve yaşayan bilir elbette. Biz; Sahadaki personel ne ister? Ne gereklidir? Bunu düşünerek hareket ediyoruz.
Yazının devamı için lütfen giriş yapın veya kaydolun