Ülkemizin en önemli askeri araştırma ve geliştirme kurumlarından biri olan TÜBİTAK SAGE kritik ve önemli savunma sanayii projelerinin kalbinde yer almaktadır. Farklı kritik alanlarda teknolojiler geliştiren SAGE özellikle ülkemizin roket ve füzeler konusunda ileri araştırma misyonunu üstlenmekte.
Günümüz modern hava-hava ve hava savunma füzeleri birçok ortak bileşen taşımaktadır. Bu mühimmatlar az sayıda ülke tarafından üst düzey teknolojiler ile üretilmektedir. Modern çizgiyi yakalayarak bu sistemlerin gelişimini sürdürmek pek az ülkenin sahip olduğu bir kabiliyet.
Bir “teknosistem[1]” doğuyor
Çıkış noktası havadan-havaya
SAGE’nin bu alandaki en kritik çalışmalarından olan GÖKTUĞ projesi ile görüş içi (WVR) ve görüş ötesi (BVR) hava-hava füzeleri üretilmiş olacak. Özellikle BVR hava-hava füzelerine bakıldığı zaman başarılı olarak aktif kullanımda çok az sayıda ürün bulunurken bu kabiliyete sahip ABD, Rusya, Çin, Tayvan, Hindistan firmaları ve Avrupa’da çok uluslu bir firma yer alıyor.
Hava savunma fikirleri
SAGE’nin sadece kamuoyuna açık geliştirme çalışmalarına dahi bakıldığında dahi SAGE’nin sadece ürünler ortaya çıkarmadığı bir “teknosistem[1]” oluşturduğu görülmektedir. TÜBİTAK SAGE GÖKTUĞ projesinde yakaladığı ivme ile birlikte bu füzelerden daha çok yararlanmak üzere hava-hava mühimmat ailesinin dışında daha kompakt birer hava savunma füzeleri de oluşturmak istemektedir. Keza TÜBİTAK SAGE Enstitü Müdürü Gürcan Okumuş daha önce GÖKTUĞ (GÖKDOĞAN GÖ ve BOZDOĞAN Gİ füzeler) projesi ile yerli NASAMS’a sahip olabileceğimizi belirtmiştir.
NASASMS dışında hava-hava füzelerini etkin birer hava savunma sistemine dönüştüren, dünya pazarında önemli yer tutan ve C-RAM konusunda öncü sistemler geliştiren bir diğer ülke de İsrail’dir. Özellikle Pyton ve Derby füzelerini olduğu gibi hava savunma sistemine entegre ederek kısa menzilli çözümü SPYDER SR, booster sayesinde menzilini arttırdıkları SPYDER MR ve daha büyük bir booster kullanarak oluşturdukları SPYDER ER gibi sistemler mevcuttur. Ayrıca Iron Dome sisteminin füzesi olan TAMIR de Pyton füzesi alt sistemleri kullanılarak geliştirilmiştir.
TÜBİTAK SAGE’nin de GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN füzelerini kullanarak bu tarz çözümleri geliştireceğini öngörmek pek de yanlış olmayacaktır. Bunun yanında TÜBİTAK SAGE’nin GÖKDOĞAN için hali hazırda daha büyük bir roket motoru geliştirmekte olduğu da çeşitli etkinliklerde ifade edilmiştir. Burada AMRAAM-ER türü bir füzeye doğru ilerlenmek istediği de anlaşılmaktadır.
AMRAAM-ER muadili bir füzenin ortaya çıkması halinde daha uzun menzilli HİSAR hava savunma sistemi olarak değerlendirilmesi ve kullanılması beklenebilir.
Soğuk Dikey Atış (Cold Launch) teknolojileri geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. pic.twitter.com/umuYWDpCJ4
— TÜBİTAK SAGE (@SageTubitak) January 28, 2020
SAGE ayrıca Soğuk dikey atım (Cold Launch) projesi üzerinde çalmaktadır. Soğuk dikey atım ile karadan havaya atılacak füzeler için özellikle lançerden çıkış çözümü geliştirilmiş olacak. Ayrıca bu tür fırlatma ile özellikle gemi hava savunmasında güvenli bir fırlatma teknolojisine sahip olunurken aynı teknoloji kara konuşlu hava savunma sistemlerinde de kullanılabilecek çift kullanımlı bir çözüm oraya çıkacaktır. Keza SAGE’nin sergilediği G-40 konsepti göze alındığında dikey atım ile SAGE’nin BVR füzesi GÖKDOĞAN üzerinden geliştirmiş bir hava savunma füzesi düşüncesi öne çıkmaktadır.

Bu noktada özellikle SAGE’nin Siper uzun menzilli hava savunma sistemi projesi üzerinde de çalıştığını göz önünde tutmak gerekmektedir.
Teknoloji Yönetimi ve Geliştirilmesi
Yine SAGE tarafından açıklanan son çalışmalardan biri de füze yönelim kontrol teknolojisidir. Bu teknoloji ile özellikle lançerden çıkış sonrası füzelerin yönlendirilmesi ve -hava savunma füzelerinde- özellikle yüksek hızlı füzelerin ve mühimmatların durdurulması için gerekli olan düşük reaksiyon süresi sağlanmış olacaktır. Bu teknoloji MBDA firmasının CAMM (Cammon Anti Air Modular Missile) Füzesinde Soft Vertical Launch Teknolojisi ile birlikte kullanılmaktadır. Bu teknolojinin aynısı olmasa da benzeri olarak PIF-PAF ismi ile ASTER füzelerinde kullanılmaktadır. ASTER füzeleri PIF-PAF teknolojisi ile 60G’ye kadar yüksek manevra kabiliyetine erişebilmektedir. TÜBİTAK SAGE’de son zamanlarda yaptığı testlerle GÖKDOĞAN Füzesi ile füze teknolojisinde, Soğuk atış testleri ile güvenli fırlatma teknolojilerinde ve Yönelim Değiştirme Kontrol Sistemi testleri ile de düşük reaksiyon süreli bir hava savunma sistemi/füzesi yolunda önemli adımlar atarak Teknoloji Yönetimi ve Geliştirilmesi anlamında kendinden emin ve planlı bir yaklaşım sergilemektedir.
Ülkemiz için üretiyoruz!
TÜBİTAK SAGE olarak; gelişmiş düşük reaksiyon süreli ve güvenli fırlatma teknolojilerine sahip Hava Savunma Sistemlerine giden yolda, soğuk atış teknolojisinin yanında, füze yönelim kontrol teknolojisini de geliştiriyoruz.#MilliTeknolojiHamlesi🇹🇷 pic.twitter.com/ATfp1vZfLP
— TÜBİTAK SAGE (@SageTubitak) June 11, 2020
Ayrıca TÜBİTAK SAGE Enstitü Müdürü Gürcan Okumuş daha önce Defence Turk ile gerçekleştirdiği söyleşide kullandığı ifadeleri şu şekildedir:
“Ramjet üzerinde çalışıyoruz. Sözleşmesi imzalanmış ve devam eden bir Ramjet projemiz var. Proje çok başarılı devam ediyor fakat ramjet geliştirebilmek için en önemli şey altyapı. Ramjet geliştirmek demek sizin ramjet itki sistemlerini test edebileceğiniz altyapının olması demek. Bizde o altyapı çalışması da devam ediyor. %90 oranında bitti. Ülkemizin çok uzun olmayan bir zaman dilimi içerisinde RAMJET’li süpersonik füzelerine sahip olacağını söyleyebiliriz.“
TÜBİTAK SAGE Enstitü Müdürü Gürcan Okumuş ile Söyleşi | II. Bölüm
Yine Okumuş tarafından başka bir söyleşide SAGE’nin MBDA’in Meteor füzesi gibi Ramjet itkili bir hava hava füzesi üzerinde çalışabileceği bilgisi verilmişti.
Gelecekte belki de hava odaklı bir füze ailesi
Tüm bu gelişmeler değerlendirildiğinde TÜBİTAK SAGE’nin geleceğe yönelik olarak havadan-havaya ve karadan-havaya (hava savunma) füzelere yönelik geniş bir ürün yelpazesi ortaya koyarak dünyadaki en modern geliştiriciler ile rekabet etmeyi amaçladığı görülmektedir.
Keza ürünler olgunlaştıkça SAGE’nin portföyündeki ürünleri birbiri ile destekleyerek veya entegre ederek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin farklı alanlardaki ihtiyaçlarını karşılayacağı tahmin edilebilir. Bu duruma dünyanın en gelişmiş füze sistemlerini üreten şirketlerden biri; Raytheon’un bazı çalışmaları örnek verilebilir:
“AMRAAM-ER, AMRAAM füzesi ve ESSM füzesini ikili olarak birbiri ile başarılı şekilde harmanlayan Raytheon’un öncelikle NASAMS hava savunma sisteminde kullanılmak üzere geliştirdiği bir füzedir. AMRAAM’ın aktif arayıcı radarını ESSM’e entegre ederek hem yarı aktif güdüm hem de aktif güdüm seçeneğine sahip ESSM Block II füzesini ortaya çıkaran Raytheon, ESSM füzesinde bulunan roket motoru ve uçuş kontrol sistemlerini AMRAAM’a ile harmanlayarak menzili genişletilmiş AMRAAM yani AMRAAM-ER füzesini elde etmiştir. Karadan havaya fırlatılan bu füze AIM-120 AMRAAM’a göre %50 daha uzun menzil ve %70 daha yüksek irtifaya ulaşabilme imkanı sunmaktadır.”
Geliştirilmiş Orta Menzilli Havadan Havaya Füze: AMRAAM | Hatice Bilge & Fatih Mehmet Küçük
Örnekleri verilen ESSM füzesi gemi konuşlu bir hava savunma füzesiyken AMRAAM hava-hava füzesidir. Ortaya çıkan AMRAAM-ER kara tabanlı bir hava savunma füzesi haline gelirken ESSM Block 2 daha gelişmiş bir gemi tabanlı hava savunma sistemidir.
TÜBİTAK SAGE bu vizyon ve misyonunu sürdürerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gemi ve kara konuşlu kısa/orta/uzun menzilli hava savunma sistemlerinden ramjetli süpersonik hava hava füzelerine kadar çok geniş mühimmat ihtiyacını karşılayarak bu alanda en iddialı küresel oyunculardan biri haline gelebilir.
- “Teknosistem” tabiri sistemler bütünü ile sürekli olarak yeni alt sistem ve sistem geliştirmesini betimlemek için belirtilmiştir.
İlginizi Çekebilir:
TÜBİTAK SAGE Enstitü Müdürü Gürcan Okumuş ile Söyleşi | II. Bölüm

Defence Turk Genel Yayın Yönetmeni. Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı mezunu ve amatör fotoğrafçı. Teknoloji, otomotiv ve uluslararası ilişkiler meraklısı. Savunma sanayii araştırmacısı.